Bir Menkıbe Analizi
(Fettullah Gülen'in Peygamberle görüşen kişi videosu:
https://www.youtube.com/watch?v=-oxBZgVdlQ8 )
https://www.youtube.com/watch?v=-oxBZgVdlQ8 )
Fethullah Gülen - Peygamberle Canlı görüşme videosundaki kendi sözlerini dikkatlice analiz etmeye çalışalım
SENELERCE EVVEL BİRİSİ : Bu kişinin kimliği hakında hiçbir bilgi vermiyor ancak sözlerini aktarmaya başlıyor. Kim bu Birisi ? belli değil ancak kendisine önemli şeyler arzediyor. Önemli bir zat olduğunu yine kendi ağzından öğreniyoruz ancak kim olduğu konusunda birşey söylemiyor. Buradan hareketle Animizm konusunda girmek gerekir;
Animizmin başlangıcı, ruhun öldükten sonra var olduğu düşüncesidir. Böylece ruh, insanların etrafında dolaşan, onlara müdahale eden doğaüstü bir hal alır. O zaman bu ruha adaklar adamak, dualar etmek, kurbanlar kesmek, kalp ve mana ile konuşmak eylemleri başlar ki bunlar Animizm dinin temel ögelerindendir. Zamanla sadece insanın değil, hayvanların ve bitkilerin de ruhları olduğuna, bunların da insanları iyi-kötü yolda etkilediğine inanılarak, bunlara da tapılmaya başlanmıştır. Böylece, önce atalarının ruhlarına tapan insanlar, daha sonra doğaya tapmaya başlamışlardır. Her nesnede ruh olduğuna inanılmasıyla, insanlarda canlı-cansız ayrımı böylece kalkar.
Bu dinin mistik yanını Levy-Bruhl şöyle anlatıyor: "İlkel zihniyetin müşterek tezahürlerinde nesneler, varlıklar, olaylar, bizim için anlaşılmaz bir şekilde hem kendileri, hem kendilerinden başka şey olabilirler. Yine aynı anlaşılmaz şekilde bir takım kuvvetler, meziyetler, mistik hareketler neşreder veya alırlar ki bunlar oldukları yerde kalmaya devam etmekle beraber, kendilerini yine de bulundukları yerin dışında hissettirirler."
Bu dinin farkında olarak yada olmayarak mesupları maddi alemin dışında, manâ alemi düşüncesini geliştirmişlerdir ki mistik yan budur. Bu insanların ibadetlerinin amacı; manâ ile temasa hazırlıksız oldukları zaman, kendilerini ondan korumak ya da hazır oldukları zaman manânın daha fazlasını benliklerinde tutmaktır.
Rahip, manâya tamamen sahip olan kişidir ve bunu istediği gibi kullanabilir. Tapınak ise manânın büyük miktarda toplandığı yerdir. Muhtemelen SENELERCE EVVEL BİRİSİ ifadesi garipseyeceksiniz ancak böyle bir Rahip olabilir. Eğer değil ise bu kişinin kim olduğunu açıklaması gerekir.!
Kendisine 22 Kasım 1999 PAzartesi Akademi Gurubu Fasıldan Fasıla Peygamber sevgisi söyleşisinde sorulan soruya verdiği cevap, kalp ve mana yeterliliği olanların istediği kişi ile görüşebilmesine olanak vermektedir.
Soru: Hz. Peygamber (sas)'i kalben ve manen ziyaret ne demektir? Bunun gereği ve riayet edilecek esaslar adına neler söyleyebilirsiniz?
Allah Rasulü (sas)'nü kalben ve manen ziyaret edebilme, dini duygu ve düşüncelerin canlı kalmasıyla mümkündür; bu, duygu ve düşüncelerin canlı kalması adına çok önemli bir esastır. Öyle inanıyorum ki, Nebiler Sultanı, onu Hakk'ı mülahaza adına bir kıblenüma gibi tezekkür ve tefekkür eden her şahsın iç dünyasında sezildik-sezilmedik insiyaklara vesile olmaktadır. Evet, O adeta bir güneştir; bizim büyük bilip, büyük tanıyıp huzurlarında ışık aradığımız abdallar, üçler, yediler, kırklar kutuplar, gavslar hep O'nun gölgesi altında varlıklarını sürdürmektedirler.. ve onlar, O'nunla irtibatları sayesinde bu makamlara ulaşabilmişlerdir. Hasılı, Nebiler Sultanı'nı tefekkür, tezekkür bizlere -hissetsek de, hissetmesek de- çok şeyler çağrıştırır ve o konudaki her tedai de bizlere yeni ufuklar açar.
(22 Kasım 1999 Pazartesi Akademi Gurubu Fasıldan Fasıla Peygamber sevgisi söyleşisi)
konuşmayı aktardığı kişi kendisinin Huzur-u Risalet Penahi de olduğunu söylüyor ancak bu kavramın ne olduğu konusunda yapılan bütün çabalar sonuçsuz yine kendisini gösteriyor. Yani bu kavram bizzat kendisi tarafından uydurulmuş, PEYGAMBER İLE GÖRÜŞME ANI olarak özetlenebilecek mistik bir durum. kastedilen bizzat Peygamberin kendisidir. Peygamber huzunda olmak anlamınada geliyor. Ancak kavramın bu anlama gelmesi vakıa nın gerçekleşme ihtimali bile olmayan böylesi bir kandırmacaya biçilen kılıf gibi duruyor. Nitekim Kur-an ı Kerim in NAhl Suresi 80. ayetinde "Gerçek şu ki, sen ölülere de işittiremezsin, sırt çevirip uzaklaşan sağırlara da işittiremezsin bu çağrıyı;" açıkça ifade edildiği gibi Ölülerle irtibat kurulamayacağı açık seçik ifade ediliyor.
Ayrıca Fatır 22, Rum 55 de bu konu çok açık ve net bir biçimde ifade edilmiştir.
Ümmeti Muhammedin derdi ve Türk insanın derdi ile iki büklüm olan bu adı sanı belli olmayan ama misyonu bu kadar bizi duygulandıran şahıs her kim ise niye BİR İNLEMİŞ ?, Sonra Murakabeyi niçin yapmış ?
RÜYA DEĞİL cümlesini özellikle laf arasına sıkıştırması bu zatın, anlatıcı olarak Gülen in ve orada bulunan dinleyenlerin Ruh sağlığının yerinde olmadığını gösteriyor. İşin trajikomik tarafı, Peygamberin meseleyi Falanlara bırakması. Kim se bu falanlar ?. Peygamberin kendileri animist olan, ölülerle konuşan bir topluluğa bel bağlamasını varın siz içinizden geçen en en kalbi duygular ile değerlendirin