Kayıtlar

Şubat, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Allah'ın İki Kitabı

Resim
Gözümüzü açtığımızda gördüğümüz her şey ama her şey Allah'ın Kainat Kitabıdır. Allah'ın Kainat Kitabı bilimsel gelişmeyi, ilerlemeyi, gözlemi, deneyi, araştırmayı emreder ve bunda insanlar için rahmet vardır. Bu rahmet insanlık için muhteşem bir örnek ve rehberliktir... Allah'ın bir de Ahlak ve Vicdan kitabı vardır ki dönem dönem İnsanlığa genel geçer unuttuklarını hatırlatan, onları akla, ahlaka, vicdana davet eden. Kur'an buna Vahiy der. Son örneği bize ulaşan ise matbu olarak okuduğumuz Kur'an işte bu Vahiy. Bu kitap ise tüm olguları araç olarak kullanan insanın hangi ahlaki ilkeler doğrultusunda hareket edeceği bir rehberdir... Bu iki kitabın arasını açmak doğrudan ya da dolaylı olarak Allah'a düşmanlığa varan bir sonuca götürür İnsanlığı... Kainatta uyumu bozan şey insanın iradesi ile bu uyuma dahil olup olmadığıdır. Yoksa kainatta her şey kitabına uygun davranır. İnsan dışında ! Bir örnek vermek gerekirse; Batı, bu iki kitabın arasını açtı. Ondan önceki Üm

"Kitapsız"lık Yapma !

Resim
Toplumları genel olarak kitaplı ya da kitapsız olarak tasnif etmek lazım. Din terminolojisinde bu önemli bir kriter. Dilimize deyim olarak geçen "KİTAPSIZ", "KİTAPSIZLIK YAPMA!" bu minvalde söylenen şeylerdir. Vahiy gönderilmiş toplumların Kur'an da "Utül Kitab", gönderilmemiş toplumların ise "Ümmül Kitab" olarak isimlendirildiklerini biliyoruz.Yani kitaptan ve ya kitabın ne dediğinden haberi olmayan toplumlar. Eğer bir toplum Ruhbanlar Sınıfı tarafından kitabın gerçek gündeminden uzaklaştırılmışsa o toplumda utül kitaptır ancak Allah bu topluma; "BİZ SİZİ KİTAPSIZ BIRAKMADIK AMA SİZ ATALARINIZDAN ALDIKLARINIZA DÖRT ELLE SARILDINIZ VE BUNA DA "ALLAH'IN DİNİ İŞTE YALNIZCA BU" YALANINI UYDURDUNUZ" der. ve Ehli Kitab olarak isimlendirilenlerin de vahyin inciğini cinciğini kurcalamış, sağını solunu çekiştirmiş, Allah'ın gerçek gündemini sanal ve dandik gündemlere bulaştırıp vahyi tanınmaz hale getirdiklerini biliy

Yorum-la-ma Artık !

Resim
- Şimdi abi bak sen Muhammed aleyhisselamsın -Töbe töbee olur mu öyle şey - abi dur, söztemsil - bende velid bin muğireyim - hah bak o olur - ama abi bak asıl şimdi ayıb oluyo, aa ! - şaka be ya şakaa, Ee ? - Şimdi sen geldin ve şehadet parmağını havaya kaldırdın ve - Ya Eyyuhennassss, Ya eyyuhellezine amenü dedin ve durdun, sonra örneğin Asr Suresini okudun. Ya da her hangi bir Sure'nin bir pasajını yada başka bir surenin tek bir ayetini. Ben de sana sordum - Ey Muhammed bu sözlerin bize mi biz n'aptık ki ? - Sen de dedin ki şundan, şundan ötürü, geçenlerde şunu demiştiniz ya, bunu demiştiniz ya, şunu yapmıştınız ya. - Ee sonra, başka ? - Sonrası yok. Ey İnsanlar Vahiy bu kadar başka bi şey demedi, gelmedi ! Yani burada canlandırmaya çalıştığım şeyi biz yüzlerce yıldır ıskalamışız. Ayetlerin içinde bulunduğu koşullara göre, şartlara göre, sürece göre tedricen, peyderpey inişi çoğu zaman DİLLLENDİRİLİR ama ayetler YORUMLANIRKEN ıskalanır. Bu sonradan iki kapak a

Hava, Su, Ateş, Tahta. Tahta yok Tahta değil, Taş !

Resim
Eliade, Dinler ve Uygarlıklarla ilgili çalışmasının Kutsal Taşlar, Epifaniler, İşaretler ve Biçimler bölümünde aynen şöyle der; Maddenin sertliği, sağlamlığı ve dayanıklılığı ilkel insanın dinsel anlayışında bir hiyerofanidir. Hiçbir şey, eksiksiz gücüyle, görkemli bir kayadan veya çarpıcı bir şekilde dikili duran granit bir bloktan daha doğrudan, daha özerk, daha soylu veya daha huşu verici değildir. Her şeyden önce, taş vardır. Her zaman olduğu gibi kalır ve varlığını sürdürür; daha da önemlisi taş çarpar. ilkel insanın inancı, her zaman, taşın bütünleştirdiğinden, ifade ettiğinden farklı bir şeye yönelik olmuştur. Bir kaya parçası ya da bir çakıl taşı belli bir dinsel saygı görür, çünkü bir şeyi temsil eder ya da canlandırır; çünkü bir yerlerden gelmektedir. Kutsal oluşu özellikle bu bir şeye ya da bir yere bağlıdır) varlığıyla ilgili değildir. İnsanlar taşlara, olduklarından farklı bir şeyi temsil ettikleri sürece tapmışlardır. ... Şimdi Gelin İhlas Suresini okuyalım; Gul huvallâhu