Kayıtlar

Haziran, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mavi Marmara ve Anlaşma Meselesi

İki söylem arasında Anlam ve Bağlam farkı; Fetö: "Otorite den izin mi aldınız?" derken "Otoriteye mutlak itaat edin" demek istiyordu. Onun Otoritesi Güneyde sevdiği ülkeydi. Erdoğan "Giderken bizden mi izin aldınız?" derken Kabadayılık edip bizi Uluslararası zeminde zor durumda bırakacak bir adım attınız, hadi attınız sizi yanlız mı bıraktık, burnunuz dan gelsin diyor. Şimdi bu ikisi bir mi ! Allaşkına. IHH Başkanı Bülent Yıldırım Abi IHH gibi bir İslami kurumu şimdi, Erdoğan'ı köşeye sıkıştırmak için siyasi bir GÜÇ olarak kullanıyor. Bildiğin Siyaset yapıyor ve sırtında yumurta küfesi yokken. Bu yaptığının farkındaysa durum çok çok vahim !!! O zaman ben şimdi ortaya çıkan bu sonuçlara bakara şunları düşünürüm; "Otoriteden izin alınmadan gidilmez" diyenlerle Yerel Otorite ile istişare etmeden "illa gidicem" diyen adamlar aynı amaca mı hizmet ediyorlar dı? İsrail ile yapılan anlaşma da Türkiye nin istediği üç şart ama iyi ama kötü

İnsanoğlu Ayağa Kalk !

Resim
Toplumların halk dili, efsaneler mitoslardır. Bir toplum geçmişini sözlü kültür yoluyla ancak böyle aktarabilmiştir. Bir toplumun nesnel ve reel geçmişi ancak bir kuşak sonra erozyona uğrar ve değişim gösterir. Süreçler abartılır, sayılar çoğaltılır, olaylar yerden göğe taşınır. İnsan ister kendi kişisel başarılarını bir kahramanlık öyküsü, ister bir halkın var ya da yok oluş sürecini böyle ölümsüzleştirmeye çalışır. İnsanlığın ya da halkların yaradılış hikayelerine Kozmogoni denir. Bu konuya niye girdik ? Şundan Kur'an toplumların bu hafızalarını birer mesaj katmanı olarak kullanır. Amacı toplumların anladığı dilden konuşmaktır. Kur'an da kıssaların aktarım biçimleri bu formaları taşır. Kur'an, çok sorulan bir soruyu aynen böyle bir format ile yanıtlar. Kozmogonik sorular tüm toplumların kabul gördüğü ANLAMA KAPASİTELERİ çerçevesinde laf ve izan ziyanına uğratılmadan insanlığa aktarılır. Bu yapılır iken maalesef algı dünyamızın dar oluşu bazen BASİT bir anlatımı BASİT ol

Meryem NİÇİN SUSTU ? Mesele Çözülmüştür

Resim
Tarihin Sonbaharı Kültür'den Dine Meryem ve İsa Anladığım kadarıyla bu abi meseleyi çözmüş... Kitap hakkında Descartes abi şöyle dedi; "İyi kitaplar okumak, geçmiş yüzyılların en iyi insanlarıyla sohbet etmek gibidir."

Allah ile Sırtsırta

Resim
Abi yaa! bi düşün, öyle bir mücadele veriyorsun ki gemileri yakmışsın. Bedir. Hisset abi, çöl, kavurucu sıcak, geride kaybedecek hiç bir şeyin kalmamış, yerinden yurdundan olmuşsun. Onurun zedelenmiş, kafan gözün defalarca yarılmış, alaya alınmış, aşağılanmış ve hor görülmüşsün. Üç beş adam, üç beş kadın ve yaşlı dan ibaretsin. Elinden avucunda ne varsa işte bu kadar. Varlık ya da yokluk savaşı. Düşmana dalacak, ya çıkacak ya batacaksın. Sayı az, düşman çok. Ama sahada ki adamlar, nitelikli üniversite mezunu, kitap külliyat yazan, konferans konferans gezen, tv ler de it dalaşı sosyal medyada sanal kör döğüşü yapan adamlar değil. Düşünsene abi, Allah ile sırt sırta mücadele... "Sen atmadın" diyor "Biz attık". "Kavgada bende varım" diyor Allah. Muhammed a.s.ı düşünüyorum da heyyt be  heyyyt bee.  Başı nasıl da dik, omuzları nasıl da gergin ve bakışları kim bilir nasıl da bir kartal bakışı gibi keskindi. Geriye dönüp bakmadan varını yoğunu İslam&#

Kadir Gecesi

Resim
Kadir Gecesi yaklaşıyor. Birkaç güne polemikler ve tartışmalar başlar. Biz önden gidelim zira yolumuz uzun gündem sonra arkamızdan gelse de olur. Kısa, öz ve mümkün olduğunca Kur'an çerçevesinde bakalım meseleye. Kur'an da geçen "Kadr" kelimesinin bir kaç kök anlamı var ilk anlamı alırsak geceye atıf anlamsız olur; yani "GÜÇLÜ GECE", "KUVVETLİ GECE" gibi. Öyleyse ikinci anlamı almak daha doğru olacaktır. Yani "AYDINLIK, IŞIK". Kadir Gecesi: Karanlıkların aydınlatıldığı gecedir. Gecenin özel bir anlamı yoktur. Yani Muhammed a.s ın vahiy aldığı bir gece olarak kaldı. O geceyi önemli kılan yalnızca VAHYİN kendisidir. Yani geceye mistik bir anlam yüklemeyeceğiz ama o gece gelen aydınlık rehberimiz olacak, karanlıkları daima aydınlatacak. Kısacası Kur'an da methedilen gece değil geceyi aydınlatan şeydir yani, VAHİY. Bu geceyi anlamlı yapan ve diğer gecelerden farklı kılan tek şey Vahiy ile yeryüzünün aydınlanmasıdır. Öyleyse Vahyin

fındık beyinliler

Resim
"Fındık kabuğunu doldurmayan meseleler" cümlesindeki anlamın "fındığın" ve "kabuğun" kendisi ile ilgisi ne ise güncel İslam algımızda üzerinde tartıştığımız bir çok soru ve sorun da o. Sorunumuz sanal gündemler sorunudur. fındık sanal, kabuk sanal, içini doldurmaya çalıştığımızsa sanal oğlu sanal. Kur'anı Kerim in bir tartışma mekanizmasına çevrilmesindeki önemli unsur; fındık kabuğunu doldurmayan meselelerin anlam dünyasındaki deyimin nesnel gerçeklik olarak aranmasıdır. Buna en iyi örnek; sabah akşam öteye beriye çekiştirdiğimiz, eğip büküp içinden hazineler çıkardığımız, kıssalardır. Kur'an, kıssaları Mü'minlere rehberlik etmek, gerçeği aydınlatan hakikatleri anlatmak için, hele ki altını kalın harflerle çizmek gerekirse Muhammed a.s ve arkadaşlarına moral destek, moral motivasyon olsun diye aktarır. Yaklaşık olarak Kur'an muhtevasının yarısını teşkil ederler ancak Kıssanın anafikiri bir kenara bırakılıp argümanları, "fındık kabuğun

Dağılan AB

Resim
Erdoğan baktı AB bizi almıyor, Dağılın dedi. Dağılıyorlar...

Düğün değil bayram değil Kraliçe AB den niye çıktı?

Resim
AB, Türkiye önünde Kraliçenin kullandığı bir siperdi. Derme çatma bir birlik ancak bu kadar dayanabilirdi. İngiltere, yapılan halk oylamasıyla AB den ayrılma kararı aldı. Kuran da kendisiydi dağıtanda. Böylece Kraliçe, Avrupa Baharı'nı başlattı. İşin ucu dönüp dolaşıp bize dayanacak. Nasıl mı? Güneyimizde Suriye Cephesi açan Kraliçe, Rusya'nın beceriksizliğini ve iş birlikçilerini yeterince kullanamadı ve Güney Cephesi Türkiye'nin bölgedeki alan savunmasını zayıflatacağına, güçlendirdi. Bu nedenle Balkan Cephesini de devreye sokmalıydı. Arı kovanına çomak soktuk bi kere. Geri dönüş yok!. Yakın tarih çok çetin geçecek ancak İslam'ın da zaferiyle sonuçlanacak. Yeryüzündeki tüm mazlumların son duaları da tükendi. Yarınlar çoook güzel olacak, İnşaaAllah.

Vicdanlı Robotlar

Resim
Batı karşısında yüzyıllardır geri kalmışlığımızın farkını onlarla iş üreterek değil laf yarıştırarak yaptık. Kur'an ı da bu konuda kendimize malzeme yaptık. Adamların her bulduğu şeyi "Zaten Kur'an da yazıyordu" diyerek savunduk. Çoğu zaman da Kur'an, ya bilimin kösteği yahut bilim putperestliğine kurban edildi. Bu nedenle Kur'anın demediğini dedirtmek için her ayeti eğip büktük, sağa sola çektik, sündüre sündüre gerdik yahut ağzımızda sakız edip balon şişirip patlattık.  Kardeşlerim! Batı karşısında teknolojik gerileme farkını bir şekilde kapatabiliriz ama Ahlaki ve Erdemli toplum olma yolunda Vahiy bize böyle giderse rehberlik etmeyecektir. Zira Kitap, artık bir Ansiklopedi ya da Bilim kitabıdır, Ahlak ve Vicdan kitabı değil!

Deizm'in Çin tarihinde işi ne?

Resim
Bazı insanların ölüsü de dirisi de tartışma konusudur. Yaşar Nuri ölürken geride tartışacağımız bir kavram bıraktı ve Ümmet bu kez de bu kavram üzerinden birbirine girdi. İşin acı tarafı; ne Yaşar Nuri geride bıraktığı bu kavramın tarihsel kökenini tam biliyordu ne geride kalanlar. Bir bakıma Yaşar Nuri İslam ile Taoizmi sentezlediğinin farkında değildi. Evet konumuz Deizm. İyi de nedir Deizm? konuşalım peki fazla uzatmadan mümkün olduğunca kısa keserek; Öncelikle Dinler Tarihi açısından bakacak olur isek Deizm; bir TANRI taraftarlığıdır. Sanıldığı gibi Deizm; ALLAHSIZLIK, TANRISIZLIK değildir. Ateizm ile bu nedenle birbirlerinden ayrılırlar. Aslında Deizm de Ateizm de birer FELSEFE DOKTRİNİDİR. İçinde bir çok paradoks barındıran TEZ ve ANTİTEZLER ile sürekli konuşmak ve varlıklarını gün yüzünde tutmak derdindedirler. Ancak sorun da zaten buradan sonra başlamaktadır. Deizm veya Yaradancılık, mantık ve doğal dünyaya dair gözlemlerin kaynağını oluşturduğu; dinsel bilgiye dolaysız biçim

Çoğalarak yok olmak

Resim
İslam ümmetini eğer organizmalara benzetirsek rahatlıkla mayoz ve mitoz bölünen organizmalara benzetebiliriz. Organizmalar varlıklarını sürdürmek, İslam ümmeti ise birbirini yok etmek için bölünürler, arada ki fark bu.

İslam eksik!

Resim
İslam'ın çağrısını anlayabilmek için, bu çağrının hangi bağlamda,nerede ve nasıl yapıldığını değerlendirmemiz gerekir. Kuran, çölün bağımsız ve eşitlikçi aşiretlerine ve Mekke'nin gezgin tacirlerine ters gelen ayrımcılığı onaylamak yerine, kıyamet gününde Allah tarafından yargılanacak olan ve kaderlerinden kendileri sorumlu tutulan tüm insanların ruhsal eşitliğini vurguladı. Bu bir Devrim den çok ötedir. Devrimler yıkıcı ve tekrar bir devrimle yıkılmak zorunda iken Muhammed a.s ın mücadelesi vahyin kontrolünde insan hayatına ahlaki bir olgunlukla girmek istiyordu. Peki ya günümüz İslami çağrıları! Şimdi tv yi açıp sahur programlarını izleyeyelim. Dinden ne anladıklarını gözlerimiz faltaşı gibi açılana kadar izleyelim. Karnımızı tıka basa doyurup imsak tartışmaları ile namazı kılalım kılmayalım gerginliği ile güne başlayalım. Öff ya! öffff Bir şey eksik, bir şey bozuk ya da yanlış ilerliyor... Tv'lere, ramazan programlarına, iftar keyiflerine baktığımda; Böylesi miskin, hura

Ayarı bozuk algılarımız

Resim
Kıssalar, Kur'anın deyim yerindeyse; bilim kurgu ve fantastik anlatım tarzıdır. Kimilerinde olayın kahramanları gerçek ancak olay gerçek ötesidir; İbrahim'in ateşe atılması, Nuh tufanı gibi. Kimilerinde yer gerçek ancak kahramanları sanaldır; İki denizin birleştiği yerde Musa'nın yolculuk ettiği kişi gibi. Kimilerinde hem olay, hem kahramanlar hem de yer sanaldır. Bahçe sahipleri gibi. Bu gibi kıssalarda kurgulanan sahne de herkes kendisine yer bulabilir. Bahçe sizin evin arka bahçesi, kardeşler kardeşleriniz, ahali köylüler, mesele de hasadın kaldırılması gibi. Daha da güncelleyelim; Abi kardeş fabrikanız var, işçileriniz var ve gözünüz doymak bilmiyor gibi Kıssaların aktarım amacı olayı, kişileri, yerleri fenomenleştirmek olmadığından bu detaylar değil "kıssadan hissenin" alınması istenir. Hiç bir şey verilmek istenen mesajın önüne geçilsin istenmez. Kıssalar adeta üç boyutlu bir tiyatro sahnesi gibidir. Anlam dünyamızda çok kısa bir süreliğine kurulan böylesi b

Kur'an bizi kesmez!

Resim
Kur'anın MÜTEŞABİH dediği şey her dilin edebiyatında kullanılan TEŞBİH tir. Teşbih: Anlatımı güçlendirmek amacıyla, aralarında ortak nitelik bulunan iki varlık ya da kavramdan, ortak nitelik yönünden güçlü olandan, zayıf olana aktarma yapılmasıdır. "Teşbih de hata olmaz" deyimi aynen de bu amaç için kullanılır. "Kur'an da bir kelimenin birden çok manası var" yargısı da her dilde olan bir kelimenin birden çok anlamlılığı kuralından başka bir şey değildir. Kur'an bir örnek, bir mesele, bir model önermek ya da bir fikir vermek istediği zaman bu yöntemi kullanır. Tüm dillerde olan basit bir DİLBİLGİSİ kuralıdır bu. Kitab kısaca; "Anlayasınız diye derdimi anlatmak için her yolu deniyeceğim" dedi ancak biz kitabı çok fazla mıncıklayıp, didik didik edip öteye beriye çekiştirince Müteşabih bir KAVRAM'a ve özel anlayıcıların anladığı, sırlar ve keşifler için bir cazibe sofrasına dönüştü. Doymak bilmeden ac acına daldık sofraya. Ye babam ye, doyuncay

Bilincine Yandığımın Bilinci!

Resim
Kur'anı anlamada basit ancak çok can alıcı bir yöntem sorunu yaşıyoruz. Bu sorunun oluşmasında Vahye karşı bir insanın kendisini nasıl konumlandırdığı çok önemlidir. Kişinin aldığı pozisyon doğal olarak vahyin pratik hayata aktarımları noktasında da farklı pratikler ortaya koyar. İnsanlık tarihi Allah'ın mesajlarına karşı bireyin şu üç duruşu sergilediğini gözler önüne serer. Mesajın ilk muhataplarını asli unsur alıp, mesajın yalnızca asli yani "ilk muhataplarını ilgilendirdiği biçimiyle" anlamak. Bu büyük bir hatadır. Bu bireyin dünya algısı DÜN de kalmış ve BUGÜN e güncellenmemiş bir melankoliden ibarettir. Ayet de "At" diyorsa düşmana karşı bu gün de "yağız atlar" beslenecektir. Bu algının peygamberi üstün güçleri olan bir kahramandır ve din onun etrafında döner. Mesajın ilk muhataplarının bir prototip olduğunu, onların örnek olduğunu kabullenen ve asıl meselenin yalnızca BUGÜN den ibaret olduğu algısı bir diğer duruşu beraberinde getirir. B

Protestan Müslümanlık

Resim
Kiliseye kızan Protestanlar Tanrı'ya küstüler. Camiye ve Cübbeli'ye kızanlar da Protestan Müslümanlar oldular ve Allah'ın gerçek gündemini bir kenara bırakıp; "hadis, erkeğe kaç eş, zıhar, kadını boşamadan dövme, el kesme, gibi dönemin sorunları ya da dünyanın kutuplardan basık oluşu, kara deliklerin gizemi, Kur'an da bilimsel işaretler" geyikleri ile İslam'i bir duruş sergilediklerini zannediyorlar. Böylesi tepkisel din anlayışı ile çekirdek çitlerken Tanrı'yı; Zeus, insanları da Zeus'un çocukları yaptıklarını acaba ne zaman fark edecekler!

Tarihte ve İslami Harekette ofsayta düşmek!

Resim
Yok be yaa maçtan bahsetmicem az öte gidin yer açın bi amma yayılmışınız iftardan ötürümü nedir! Cemal abi sende Ramazan geldi bu millete çay yetiştiremicem ayağına çaya su mu katıyon nedir ya çaylar dünden beri ii değil haaa bilesin! Şimdi dün konuştuğumuz konu yarım kaldı ne diyorduk, İslami Hareket Metodu. Ben diyorum ki İslami duruşumuz yüzyıllardır SAVUNMA REFLEKSi kalıbı formlarında gelişti. Bu kalıplar zamanla katı birer itikata dönüştü. Davranış biçimlerimiz özgün, konjektürel, vizyoner değil kalıplar çerçevesinde ve cetvelle ölçülmüş hassaslıkta mot a mot oldu. İtikat haline getirdiğimiz İslami kavramların bir çoğu soğuk ve fonksiyonları budanmış kuru sloganlara dönüştü. Değişmez bir İslami Hareket Metodu olarak İktidar daima Zalimdi ve Zalime karşı çıkmak bir Mü'mine farzdı. Eyvallah Şimdi tarihsel süreçlerde İslam'ın yalnızca bir savunma refleksi olmadığını, Adalet ve Barışı tesis etme noktasında, gerektiğinde Müslümanların taşın altına elini nasıl soktuklarına bir b

Oruç SAVM mı ?

Resim
Şu (savm) konusunu bir açıklığa kavuşturalım; Bir Müslümanı, Sorumluluk sahibi ve Erdemli bir kul olmaktan alıkoyan ne varsa onlara karşı "KENDİSİNİ TUTMASI" na Kur'an; SAVM diyor. Günün belirli bir vaktinde aç ve susuz kalmak SAVM' ın içinde vardır ancak çok küçük bir bölümüdür. SAVM bir Müttaki için ÇATI dır. Bu çatının altında aç ve susuz kalmak elbette vardır. Ancak; Sahurda patlayıncaya kadar yiyip gündüz aç acına yatıp susuz kalmaya ise ORUÇ deniyor. İslam öncesi toplumların tamamında görülür ve daha çok RUHBAN sınıfının tercih ettiği bir TANRIYA YAKLAŞMA ARACI dır. Oruç, insanın TANRI ile birleşmesi için kullanılan transdantal bir yükseliş felsefesidir. Açlık bir süre sonra insan biyolojisinde değişimlere neden olduğundan özellikle Şamanlarda çok kullanılır. Açlığı, halisünasyon görmenin bir aracı olarak kullanırlar. Bu felsefedeki amaç; TANRI ile İNSAN arasındaki farkları ortadan kaldırmaktır. Bu yolla TANRIYA EN YAKIN OLAN toplum üzerinde de en fazla söz

Cenaze evi ile düğün evi

Resim
Cenaze evinde ağlamak, düğün evinde oynamak gerekir. Hurafelerden, masallardan, rivayet kültüründen beslenen Ümmetin acıklı son durumu; Cenaze evinde oynuyor, düğün evinde ağlıyor.

Farklı olmak istiyorsan daima KENDİN OL !

Resim
Farklı olmak istiyorsan daima KENDİN OL !

Allah'ın Kahramanı SENSİN

Resim
İnsan! Fenomenler üreten, ürettiği fenomenler aracılığı ile kendi düzeni içinde kendi türünü sömüren, katleden ve kandıran varlık. Ne şaklabanlıklar yapmadı ki ! Ateşte yürüyen sahte kahramanlar, Denizleri yaran uyduruk kahramanlar, Göğe çıkan ateş çalanlar, Yerin altını üstüne getirenler, Şifa dağıtanlar, hastalıkları iyi edenler veeee her türlü hile ve sihirlerle Halkı Biz; "TANRININ KAHRAMANLARIYIZ!" diyerek aldatanlar. Öylemi ! Pekii Alın size Ateşten sağ çıkan; İbrahim, Denizleri yaran; Musa, Kuyudan, Balığın karnından sağ çıkan; Yusuf, Yunus Yetmedi mi, Şifacı Lokman, Eyyüb. Ey İnsan! onlar kahramansa bunlarda kahraman, yok bizimkiler kahraman değilse sizinkiler sahtekar değil de ne! Bizimkiler de yanmıyor, boğulmuyor, uçuyor ve dipsiz kuyularda kaybolup gitmiyor. Kulak verin şimdi Kahramanlarımıza Sahtekarlar; Ya hizaya gelin, ya kaybolup defolup gidin tarih sahnesinden... Allah'ım, sen bu uyduruk kahramanlarla sahtekarları nasıl da anladıkla

Vahiy, Yeryüzü ve Ahmaklık

Resim
Kur'anın dili ilgili olduğu coğrafyaya özgüdür. İçerdiği sorunlarda öyle. Çok eşlilik, kölelik, cariyelik, kadına mirastan iki de bir pay verilmesi v.b. Verilen örnekler ve ödül olarak sunulan şeylerde öyle. Cennet, bahçe, huri v.b. Kısacası sorunlar da çözümlerde Arab'ın sorunu ve cennetidir. Lakin sözüm bir milliyetçilik kuyusuna atılmasın. Arap kardeşlerimizin başımızın üstünde yeri var.  Şunu demek istiyorum;  Vahiy NİHAİ kozmik bir SONSÖZ değildir ve kozmik bir izdüşüm ile yeryüzünü gökyüzü ile aynılamak amacında değildir. Vahiy, Yeryüzü sorunları için vardır. Kozmik uyuma insan uymuş olsa VAHYE GEREK DE KALMAZDI. Vahiy, bizim sosyolojik ve tarihsel durum analizlerimizi içerir. Kısacası tüm çözüm yolları Rabbani, bu çözümlere muhtaç sorunlar ise İnsani dir. Çünkü Din dediğimiz de;  hatalarımız,  insani zaaflarımız,   ve kavgalarımıza göre şekillenir. Din bu kavgaların çözümleridir. Bir bakıma Vahiy yeryüzündeki ahmaklıklarımıza gökyüzünden verilen cevap ve h

İdeolojik Açlık

Resim
İftara kadar Sosyalist, İftardan sonra Kapitalist. Oruçtan anladığımız bu. "Azıcık açın halinden anla be adam" diyor Allah, akşama kadar SABRET demiyor!

Didaktik Didik, Didikli Didaktik

Resim
- Ne tuttu Caner abi? - bu seferlik benden olsun - Hay canını yidiğim, yeereim, ordan bi kaç salatalık iki domates daha koy abi malum maaş yetmiyor. - batıracakmısın oğlum beni, her seferinde her seferinde - Abi biliyorsun durumları biz yardım etmezsek aile perişan - tamam tamam, Haa sen geçen bi didik midik bişi diyodun. - Kur'an didikçiliği mi abi - hı o işte neydi o geçen birine dedim sonunu getiremedim. - Abi Kur'an didikçiliği şu; İlk Muhataplara Muhammed a.s ın mücadelesi esnasında eğer bir ültümatom vermişse Allah, örneğin; "Allah hepinizin belasını verecek" o ayeti Nükleer enerjiye bağlama manyaklığı. - Heaöö, ee sonra - Dur abi dur, Hakkı abiiiii!, - Hooop - Abi ne tarafa - Hayırdır yine mi? olum işim var acele - abi senin acele işini yirim, bu iş daha acele dön çabuk dönn - Aynı yere mi? - Yok abi bu sefer diğer aileye - tamam gelll atla - Caner abiiiiii görüşürüzzzzz! bu sefer iki domatesle kurtuldun bi dahakine bilgilerimi daha pahalıya s

Tinerciler ve Baliciler

Resim
Mekke ve Medine sorunlarının Sünnetullaha uygun ve tedrici çözümlerini nihai DİN sanıp; "ALLAH'IN MURADI her durum ve şartta budur" şeklinde sonsuza kadar paketleyip kaldıranların dinden anladığı dindarlığa ben naçizane "tinerci dini" diyorum. Bunun temsilcileri genelde "yanmaz kefen", dua eden bardak, "sırlı dualar ve zikir kitabı" filan satarlar. Örnekleri çoğaltmak mümkün... Bu tinercilere kafa göz dalıp, "cariyelik, dört eş, zıhar, kadını dövme, hırsızın elini kesme" kıl tüyle uğraşıp da bu tinercilere sabah akşam laf sokma derdin de olup da hiç Allah'ın gündemiyle kavrulmayanların anladığı dini de "balici dini" olarak tanımlıyorum. Bunlarda genelde yeryüzünü bırakıp ya sayılarla uğraşırlar ya da atom altı parçacıklardan kuantum fiziğine girip, dünyanın yuvarlak oluşundan ayet devşirmeye yol tutarak büyük patlamadan çıkarlar. Bu her iki tarafın dinden anladıkları öylesine kör dövüşüne benziyor ki sanırsın ki parkta

Başörtüsü Meselesi

Resim
Allah'ın kadınların saçlarıyla ne gibi bir sorunu olabilir? Kur'anı Kerim Kadınların bir korunma amacı taşıması ve erkek fıtri yönelişini kontrol altına alma amacıyla kadınlara ÖRTÜNÜN der. Bu örtünün doğrudan muhatabı kadın değil ERKEK tir. Ayetler ortada dururken hemen hoppalaaaa demeyin, acelemiz yok anlatıcam... Kadınların güç ve kuvvetle kendilerine yönelecek kendi dışındaki ve rızasız eylemlerin karşısına doğrudan ALLAH çıkarılmış olmaktadır. Bu nedenle bir kadının örtünmesi öncelikle olayın içine Allah'ın müdahil edilmesidir. Bu kadınlar için Allah'ın bir lütfudur. BAŞÖRTÜSÜ, erkek ve kadınların yeryüzü imtihanına Allah'ın müdahalesinin en estetik müdahale biçimlerinden birisidir. Kısacası Erkek, kadın karşısındaki gücünü orantısız ve daima Kadının rızası dışında kullanmaya meyilli olduğundan aradaki güç eşitsizliği başörtüsü ile dengelenmiş olmaktadır. Kadın ile Erkek arasında Allah kendisini daima hatırda tutacak bir objeyi görünür kıl

Allah'ın gündemi nedir?

Resim
Eğer Muhammed a.s Allah'ın gündemini bir kenara bırakıp sahabeyi Ramazanlarda Kabe'ye doldurarak; İsa, Musa, Yakub veya İbrahim'in saçı sakalıyla yahut Hırka-i Şerifiyle oyalasaydı bugün bizler Kur'an da onun yerine başkasının şanlı destanını okuyor olacaktık...

Kadın ve Erkek

Resim
Kadınlara göre Erkekler; "boş" konuşuyor, Erkeklere göre de Kadınlar; "çok" konuşuyor.  Demek ki neymiş ? İnsanoğlu "çok boş" konuşuyormuş.

Kur'an Kur'an ı Tefsir eder mi ?

Resim
A dan bahseden bir ayeti B den bahseden bir başka ayetle, A dan bahseden ayetin bağlamını B den bahseden bir ayetin bağlamıyla tefsir etmek Kur'an a yapılacak en büyük haksızlıklardan biridir. Bu durum bir yemek kitabında sütlaç yapımında kullanılan malzemelerin balık çorbası yapımında kullanılmasından farksızdır. Biz bunu Ümmet olarak çok yaptık daha da yapmaya devam edecek görünüyoruz. Oysa Kitap (VAHİY), iki kapak arasına toplanmadan önce Muhammed a.s. ve dava arkadaşlarına BİLİNÇ kazandırarak rehberlik ediyordu. Kur'an hiçbir metodu ezberletmez zira onun öğrencileri mezun olmayacaklardır. O sorumluluk bilinci ile hareket etmek isteyenleri YOL ÜZRE (Sırat-ı Mustakim) tutar, ayaklarını sabit kılar ancak bir hedefe vardırmaz. Onun vardımak istediği hedef bu dünya hayatı değildir zira imtihanın mutlak hedefi AHİRET YURDU dur. Bu nedenle Kur'an, bir eğitim öğretim kitabı değildir. Onun tedrisata dönüştürülmesi işte böylesi METODİK sorunları beraberinde getirir. Her durum ve

Seri katil ve saklambaç

Resim
İşlediği cinayetlerin gündemden düşmesini ve cinayetler arasını ustalıkla soğuttuğu, kaçış planlarını soğukkanlılıkla ve iz bıraktırmayacak şekilde yürüten kişiye seri katil deniyor. Tanımı beğenmeyebilirsiniz eksik ya da fazla bulabilirsiniz ancak benim derdim seri katil değil seri katil devletle. Kim bu devlet şöyle gerisin geriye gidelim Ondan öncesi de var ama en günceli Yıl 1915, Çanakkale. Yüzlerce kilometre uzaktan gelen Anzakları, derme çatma çetelerden kurduğu taşeron ordularla birleştirip İstanbul'u almaya kalkmış alamamıştı. Alamamışmıydı! Nasıl yani! İstanbul'a kadar gelip avucundakini teslim almadan gidiyor öylemi!, Bir sorun olmasın! Elini kolunu sallaya sallaya çekip gidiyor ama arkasında kendi torunlarını bile ihya edebilecek bir ihanet çetesi bırakıyordu Mason Locaları. Bu localar Halk Evlerine, Halk Evleri ise Cumhuriyet Halk Partisine dönüştürüldü. Gülüp eğlendiğiniz, asla iktidar olamaz dediğiniz CEHAPE aslında yalnızca son on beş yıldır iktidarda değil, ond

Tarihselciler ve Evrenselciler

Resim
2.113 - Ayrıca Evrenselciler, "Tarihselciler geçerli, tutarlı bir inanç temelinden yoksunlar" iddiasında bulunurken Evrenselciler de (aynı şekilde); "Tarihselciler, geçerli, tutarlı bir inanç temelinden yoksunlar" diye iddia ederler; ve her iki taraf da (bu iddialarında) ilahi kelama atıfta bulunurlar! Hatta bilgiden yoksun bulunanlar, onların söylediklerini aynen tekrarlayıp dururlar; ama anlaşamadıkları şeyler konusunda Kıyamet Günü aralarında hüküm verecek olan Allah' tır. Ümmetin "Ehli Sünnet" ve "Ehli Beyt" fırkalaşması gibi, Ehli Kitabı yerden yere vurduğu Kur'anı Kerim de FIRKALAŞMA; "Yahudiler" ve "Hıristiyanlar" çekişmesi olarak geçer. Peki Mesele nedir? Mesele şudur; Kur'anı Kerim'in iki kapak arasında toplanmış bir kitaptan ibaret zannedilerek TEOLOJİ düzleminde konuşulması, tartışılması ve anlaşılmasıdır. Onun iki kapak arasına toplanmadan önce Muhammed a.s. ve arkadaşlarına "BİLİNÇ kaz

PAPA, Diyanet ve GelenEKsel İmsak Tartışması

Resim
GelenEKler yoluyla Bi'datlerin, Dinin ve dine dair ritüellerin , kurumsallaşmasında olumsuz katkısına en iyi örnek son zamanlarda ayyuka çıkan İmsak saati tartışmalarıdır. Göz göre göre 1 saate yakın "temkin" adı altında keyfi ve yanlış bir uygulamayı yıllardır bu topluma Diyanet EZAN OKUYARAK dayatıyor. Bir gün öncesinde ki sabah namazı ezan saati ile bir gün sonra ki ezan saati arasındaki fark bariz ortada. Ancak "herkes özgürdür isterse daha geç de oruca başlayabilir" şeklinde yamuk yumuk cümlelerle Sabah Namazının saatini vaktinden önce kıldıracak şekilde ezan okuma alışkanlığına devam ediyor. Sorun oruca bir saat geç başlanmasının ötesinde vaktinden önce kıldırılan SABAH NAMAZI sorunudur. Bu uygulama aslında Dinin kurumsallaşmasına çok güzel bir örnektir. Unutulmamalıdır ki hiç bir tarihsel süreçte GELENEKLER yoluyla birlikte gelen EK ya da EKLER asla gerisin geriye eksiltilemez ve dinden çıkarılamazlar. Örneğin; Teravih kılınmaya başlandıysa hiç bir güç

Bilmiyorum Ahlakı

Resim
İslami tartışmalarımızı sonlandıracak son derece basit bir formül; Hakkında bilgi, belge sahibi olmadığımız ve araştırma yapmadığımız bir konuda "BİLMİYORUM" demeyi kendimize ahlak edinmek...

Üzerinde "Allah" yazan kek yemek, Orucu bozar mı Hocam ?

Resim

OKU da nasıl okursan oku, yeter ki OKU

Resim
Müslümanlar Kur'an çalışmaları yaparken şu sorunla genelde karşılaşmışlardır. İniş sırasına göre mi ? Mevcut Mushaf sırasına göre mi okuyalım? Bu sorunun maksadı yahut çalışmanın amacı okuma biçimini değiştirir, zira; Kur'an ı nüzul sırasına göre okumak Muhammed a.s ve arkadaşlarının mücadelesinin siretini okumaktır. Mevcut Mushaf şeklindeki dizilişe göre okumak ise İnsanlık tarihini okumaktır.  Sen Kur'an da ne arıyorsan ona göre oku, oku yeter ki oku.

Oruç mu Savm mı ?

Resim
Oruç'un açlıkla değil toklukla bir ilişkisi var. Zira Dindarlar bizden aç kalarak elimizdeki avucumuzda ki ne varsa çalarak TOK kalıyorlar(dı). Tüm diğer dinlerin geçmişlerinde özel bir zümre (dindarlar, ruhbanlar) özel perhizler ve riyazet ritüelleri uygulayarak, aç kalarak, belirli yiyecekleri yemeyerek, evlenmeyerek yahut yıkanmayarak toplumdan ayrışırlardı ve günümüze kadar da bu hep böyledir. Buradaki hedeflenen amaç şudur; "BEN TANRIYA SİZDEN DAHA YAKINIM", "BENİM SÖZÜM DAHA MUTEBERDİR" İslam, bu kurnazlığa bir son vermek için hepimizin eşit sürede eşit şartlarda İnsan fıtratına aykırı olmayan serbestlikte SAVM yapmasını istiyor aç kalmasını değil!.  Zira Oruç tüm eski dinlerde böylesi perhiz ve riyazetlerden oluşan dinsel bir terbiye metodudur. Kısacası Oruç eski İrani inançların İslama sızıntısıdır. Zaten Kur'an da Oruç kelimesi bir kez olsun geçmez. Kur'an da hedeflenen ise SAVM dır. Açların toklara kafa tutması, açların ne için aç

Sözlü Kültürden Yazılı Kültüre

Mehmet Abi Nasılsın? Mehmet Abi Nasılsın? Mehmet Abi Nasılsın? Mehmet Abi Nasılsın? Sıkıcı geldi değil mi ? Her bir Nasılsın cümlesi arasında on yıl var. Mehmet abi yi on yılda bir gören birisinin bu soru cümlesindeki mimik, tonlama, sesleniş biçimi, cümlenin geçtiği ortam ve durum belirtilmemiştir. Her bir nasılsın cümlesi yazıya döküldüğünde sıkıcı ve bazen anlamsız hale gelebilir. Kur'an sözlü kültüre hitab ettiğinden dolayı bir çok ayet aynı olmasına rağmen farklı zaman ve durumlara hitab eder. Tekrarlarmış gibi görünen ayetler yukarıdaki örnekleme ile izah edilebilir. Ayrıca Her bir ayet yazı olarak peş peşe geliyor olmasına rağmen bazı ayetler arasında günler haftalar hatta aylar olabilir. Ayetleri peşe peşe okuyor olmak bizi olaylarında hemen peş peşe geldiği yanılgısına düşürmesin. Kıssaların özellikle durumu bu çerçevede değerlendirilmelidir. Zira Kıssalar çok uzun süren süreçleri çok kısa ve özet şekilde verirler. Aralarda boşlukların mantıklı doldurulması insana b

Yunus, Balık, Zindan ve Otobüs

Resim
Yunus, Balık, Zindan ve Otobüs - Yolculuk nereye delikanlı? - Ninova'ya abi - ne ova ne ova! - Niinoova abi  - orada nere ya? - Abi senin canın muhabbbet istiyor belli, sen yolculuk nereye deyince bari konuya gireyim istedim. - gir bakalım delikanlı  Peki Abi, İsrailoğullarıı - ya bırak, bippp, bipppppp, bippppppppp oğularını moğullarını bippppp bipppp  - Abi sakin ol onlardan değil Yunus Peygamberden bahsedicem - Ha bakk o olur, severim Yunus'u anlat bakalım balığın karnından nasıl kurtulmuş. - Abi başlamadan rica etsem ayakkabılarını giysen, herkes bu tarafa sanki ayakkabılarını çıkaran benmişim gibi bakıyor hem zan altında kalıyorum  hemde kokudan bildiklerimi unuttum. Zaten muavin abinin gelmesi an meselesi - Tamam tamam sen anlat, Muavin kardeşim bi soğuk sıcak ikramı yok mu yahu ? - Abi şimdi bu İsrailoğulları Davud ve Süleyman dan sonra fena dağıldılar. Yusuf ve Musa dan sonra Mısırdan çıktıklarında Filistin de kurdukları  krallık kendi