Kayıtlar

Temmuz, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hendek'den doğan Medeniyet

Yesrib, hani adı sonradan bir Medeniyete ev sahipliği yaptığından dolayı Medine olan şehir. Sıkıntılı yıllar. altıyüzyirmiyediler. Varlık yokluk yılları. Müslümanlar yaklaşık on bin nüfuslu bu şehrin azınlığı konumundalar. Ensardı Muhacirdi toplasan toplasan bin beş yüz kişiler. Büyük çoğunluğunu ise Yahudi kabileleri oluşturmakta. Uhud üzerinden fazla geçmemiş ve kesin bir zafer kazanamamış Mekke'nin pagan Arapları derlenip toplanıp tekrar Müslümanlara saldırmak için fırsat kolluyorlar. Müslümanlara yamuk yapan Ben'i Nadir Kabilesinin dershaneleri kapatılınca soluğu emperyalist Mekke oligarşisinde aldılar. Planlar planlar planlar. Dediler ki içeriden bir darbe yapalım, Ordunun içinde Beni Kureyza bizim tarafımızda. Bir gece aniden işi bitirip herkesi sıcak yatağından toplarız. Gün geldi çattı. Mekkeli müşriklerin harekete geçtiği bilgisini alan mit, karşı hamle için çareler üretmeye ve Beni Kureyza'nın darbe hazırlıklarını Peygambere haber verdiler. Çareler düşünüldü ve

Eylemsizlik Eylemi

Eylemsizlik Eylemi Herhangi bir toplumun ahlak yasası toplumdaki normatif sistemin bir parçasıdır. Normatif sistemle hukuk, ahlak, pratik ve benzeri kuralların tümü anlatılır. Bu kurallar, tek (fert) in toplum içindeki hareketini düzenler ve tek bir sistemde birleştirir. Kuralların hiçbir yönü, normların hiçbir grubu, sistemin tümünden ayrı ve bağımsız sayılmaz ve ayrı bir inceleme konusu olamaz. Kur'an ı Kerim bir toplumda fertlerin Ahlak ve vicdan çerçevesinde hareket edecek sorumluluk bilinci taşımasını ister ve bu yönde onu eğitmek ve harekete geçirmek ister. Bu nedenle Kur'an ı Kerim de Bir devlet modeli ya da şeması. Herhangi bir Devlet Yönetim biçimi yada yapılanması bulunmaz. Esas olan Devleti meydana getiren organların birey üzerinde hangi ahlaki vicdani esaslara göre davranacağıdır. Kur'an ı Kerim'in herhangi bir DEVLET YÖNETİM modeli önermiyor oluşu onun bir devletsizlik modeli önerdiği anlamına gelmez. Bir devlet kademesini İnsanlar meydana getird

Astronot, Tarih ve Zafer

Bir astronot uzayın derinliklerinde seyahat ederken içinde olduğu uzay gemisi onun için referans çerçevesi olarak isimlendirdiğimiz olguyu ifade eder. Eşyayı ondan ve onun vasıtasıyla gözlemler. Yıldızlar, gezegenler, diğer uzay gemileri ona nisbetle uzak veya yakın, altta veya üstte, hızlı veya yavaş olabilirler. Çok genel bir ifadeyle söylemek gerekirse, evrendeki bütün varlıklar, onları gemisine bağlayan görünmez iplerle belirlenir. Tıpkı odanın tavanında asılı duran bir lambanın yerinin, odanın enine olan duvarıyla boyuna olan duvarına kadar uzanan görünmez iplerle ölçülmesi gibi. Tavan ile odanın zemini arasındaki mesafe ise üçüncü boyutu yani yüksekliği verecektir. Referans noktasını belirlemek için İnsanoğlunun yaklaşık beşbin yıllık bir geçmişten bu güne coğrafi olarak hangi bölge etrafında dönüp durduğuna bakmak lazım. Yerleşik hayata geçtiğimiz günlerden bu yana Çin Sarıırmak ve Hint İndus Vadilerini biraz dışarı da tutarak diyebilir ki sıcak tarih Mısır Nil'i ve Fırat Di

Allah'ın kahramanı Kimdir ?

Kast Sistemi dünyanın bilinen en eski sosyal sınıf farkına dayalı hiyerarşisidir. Hint kıtasında mazlum kardeşlerimiz yaklaşık dört bin yıldır bu sistem altında inim inim inlediler. Bu sistemde tepede bulunan sözde yarı Tanrı insanlar, onların altında ruhbanlar ve onların altında askerler şeklinde piramid aşağıya doğru iner. Piramidin en altında daima Köleleştirilmiş HALK vardır. Bozgun, kargaşa ve kaosa dayalı tüm toplumlar bu tür kast sistemi ile kontrol edilirler ve güçlerini en alt tabakanın emeğinden alırlar. Gün gelir biri çıkar bu en alt tabakadan bir güç ortaya çıkarır ve piramit tepetaklak olur. Kast sistemlerinin kurucuları ya da yöneticileri aslında kendi tabanlarında inanılmaz bir güç ortaya çıkarırlar ancak bunun farkında değillerdir. Bu gücün adı HALK dır. iki paragrafı bağlayacak bir tarihsel süreç den örnek verelim. Mısır. Musa işte böylesi köleleştirilmiş ve kastlara ayrılmış bir HALK dan EJDERHA yaptı. Bu ejderhanın tüm gücü kire ve pisliğe bulaşmamış alınterine

Allah ile sözleşme

Allah, 15 Temmuz gecesi bu milletle bir sözleşme yaptı. Aynı sözleşmeyi İsrailoğulları ile de yapmış fakat onlar ihanet etmişlerdi. Bu millet İRADE hırsızlarına ve küresel emperyalizme uşaklığa dur diyerek yeryüzü mazlumlarından yana bir tavır takındı ve herzaman mazlumdan yana olan Allah'ın izzet ve şerefini haketti. Bu nedenle biz attık Allah da attı. Çareyi bu kez boş boş dua ederek beklemedik. Bu millet önce kendi Özgürlüğünü sonra da tüm mazlumların Özgürlük umudunu sahiplendi. Şimdi bize düşen bu sözleşmenin gereklerini yerine getirmek; Fakat Biz istiyorduk ki, yeryüzünde hor ve güçsüz görülen kimselerden yana çıkalım, onların dinde öncüler olmasını sağlayalım, onları (Firavun'un şeref ve itibarına) varis kılalım Kasas-5

Hiyerarşi ama nasıl !

Darbeler neden ORDU içinde başarılı olur bunun en çarpıcı örneği; Albay, binbaşıya: -Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz. O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün. Binbaşı, yüzbaşıya: -Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır. Yüzbaşı, teğmene: -Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir. Teğmen, başçavuşa: -Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın

Kardeşler ve Kuyular

Resim
Ey Tayyib!  Sana "rüyanı kardeşlerine anlatma  seni kuyulara atarlar" demedim mi !

Darbe Bükücü, Milli ve Yerli..

Resim

Her şey yeni başlıyor !

Resim
Harama bulaşmamış, hiç bir menfaat beklemeden bembeyaz elli Ejderhalar, yılanları, yalanları ve kumpasları yuttu. Firavun ve sihirbazları bizi küçümsedi, azarladı, yerlerde sürüdü ama asla eğilmedik. Milletimiz sağ salim Firavun zulmüne ramolmuş tankı tüfeği yararak karşı kıyıya çıktı. Zulüm Denizi yarıldı. Şimdi önümüzde daha büyük imtihanlar var. Hazırlanın! Bıldırcın ve Kudret Helvası derdine düşmeden, ŞIMARMADAN, ŞAŞIRMADAN, HADDİ AŞMADAN, Samirilerin bataklıklarına batmadan yolumuza devam edeceğiz. Karşımıza şehirler çıkacak. Zaferin bizim değil Allah'ın olduğu fethi bekleyen mazlum şehirler...

Şimdi sen Darbe yapayım derken aslında MİLLET’den şunu öğreniyorsun ! Birrr Dayak nedir? İkiiii dayak niye atılır !

Resim

Düdüklü Tencere ve Ben

Resim
"Allah, neden hepimizle tek tek konuşup iyi ve kötünün yol ayrımını açıkça göstermiyor" sorusunu soran akıl, Tanrıyı bir anne ya da baba gibi düşündüğü için bu soruyu sorar. Bir çok soru bu minvalde İNSANCADIR. İnsan Yaratıcıyı kendisi gibi düşünmek ve algılamak ister. Tanrı insan aklına indirgendiğinde soruların dibi de bulunmaz uçsuz bucaksızlığı da akıl bırakmaz. Kur'an ı Kerim de insandan tüm istenenler bir ebeveyn emri gibi değil, insan aklına indirgenmiş muhteşem bir üst aklın tavsiyesidir. İster seç ister seçme. İster iyinin tarafında ol ister kötünün. İnsan ne yapıp edip İnsanın iyilik ve kötülük seçimindeki iradesini ortaya çıkaracak bu dünya hayatını amacının dışına çıkaracak anlamda kullanmak istiyor. Ya kendi keyfine uygun bir Anlam geliştirip kendisi TANRI olmak istiyor ya da türünü köleleştirip "nasıl olsa bir HİÇ olacağımı öyleyse keyfime" bakayım istiyor. Kendisini Tanrı da yok etmek onda bir bütünün parçası saymak gibi kofti düşünce yapıları ise

Suriye Suresi

Resim
Yerlerinden yurtlarından sürülenlere, evsiz barksız kalmış yetim ve öksüzlere, kocaları öldürülmüş ortada kalmış dul kadınlara, sahipsiz arkasız garibanlara, aç ve açıktakilere biz yardım etmeyeceksek Allah bu dini bize niye gönderdi ki ! Vahiy kesintisiz inmeye devam ediyor. Görmek, yaşamak ve imtihan olmak isteyenler beni dinleyin! SURİYE SURESİ inmeye devam ediyor...

Dirilişin ya da Çöküşün kıyısında Ümmet

Resim
Ümmetin durumu; zirveden bataklığa doğru bir seyir izliyor ve bu konuda iktidar sahipleri buna engel olmak yerine bu duruma ivme kazandıran bir tutum içindelerse o kişiler Kur'an deyimiyle, Zalimdirler, Tağutdurlar Ümmetin durumu; dip yapmış, siyasal ve sosyal yaralar içinde boğuşuyorken bataklıktan zirveye doğru ağır ağır da olsa bir çaba ve gayret gösteriliyor ise o iktidar sahipleri bu duruma yardımcı oluyor ve destek oluyorlar ise onlar Zalim, Tağut ya da Muktedir olmazlar. Birinci durumun sonucunda ülke, yerel kaynakları ile birlikte köleleşir, ikinci durumda ise kölelikten kurtulmanın sancılı mücadelesi verilir. İkinci durumun önündeki en önemli engel, birinci durumun üzerine inşa edilen DİNDARLIK dır. Bu ikisi arasındaki ayırımı yapamayan ümmetin çocukları Kur'an okumayı Ümmetin dirilişi için değil çöküşü ve hiç gelmeyecek olan ezilen toplumların kurtuluş umudu olarak besledikleri sanal bir Mehdi beklemenin aracı olarak kullanırlar.

Haddini Bil

Resim
Alak suresi insanın muhteşemliğine v.s. vurgu yapmaz aksine insanın aciz ve çok nankör oluşuna vurgu yapar. Alak Suresi insana; "Haddini Bil" diyen bir suredir. Ayeti şöyle çevirmek tüm insanlık tarihi boyunca Allah'a kafa tutan bir varlık olan insana tekrar doğruları hatırlatmak bakımından daha doğru olacağı kanaatindeyim; 1. Yaratan Rabbini Hatırla! 2. O seni bir damla sudan yaratmamış mıydı! 3. KERİM OLAN YALNIZCA ALLAH DEĞİL MİYDİ! (Bu ayet de geçen EKREM in birinci anlamı; Cömert, ancak biz ikinci anlamı alacağız çünkü ayetin bağlamı İnsanın haddini bilmeden aşması. bu nedenle, KERİM: En yüce, En büyük...) 4-5. Tarihe bakmıyor musunuz! Hiç mi öğrenemediniz bunu Allah insana KENDİSİNİ hatırlatmak için VAHİY göndermiyor. Allah insana "yine haddi aştınız" diye vahiy gönderiyor. Biz genelde Vahyi İnsanın ontolojik farkındalığı için gönderildiğini düşünürüz. Biz muhteşemiz, yaradılışımızın detayları mükemmel, biz diğer canlılardan daha farklıyız v.s. Oysa Allah,

İslam nedir ?

Resim
İslam, ne atalarımızdan birikerek gelen "HER ŞEY" dir ne de günübirlik teolojik tartışmaların yağladığı dindarlığımızın ürünü "HİÇ BİR ŞEY". İslam bir kavganın adıdır. Yeryüzüne BARIŞ ve ESENLİK getirmenin kavgası.

Baklava, Evren ve Biz

Resim
Büyük fotoğrafta acaba yapbozun hangi parçasıyız? Kim bilir hangi parçanın içindeyken bütüne dair zırvalar ve saçmalıklarla hayatı tüketip duruyoruz. Bilinen ve algılanabilen evren bizim beynimizin kapasitesi ve modern imkanlar çerçevesinde kurguladığı bir ev mi? yoksa bir hapishane mi? Niçin insan sürekli bu sınırların dışına dair düşünsün isteniyor? Bu doğal bir ihtiyaç mı ? Bu bir ihtiyaç ise elde olan imkanlar buna elvermediğinde bu bir kusur değil midir? Aslına bakılır ise daha ötesi hakkında düşünmek ancak bir kurgu, bir arayış ya da algılanabilir bu dünyadan belki de bir kaçış gibi görünüyor. Ya da ısrarla bizi birileri sürekli bilmediğimiz bir alana yönlendirip paraları cebe indiriyor ha ne dersin? Yenge baklavayı sen mi yaptın? Iımm harika olmuş, bilirsin bayram öncesi hepimiz baklava uzmanı olmak için çalışır sonrada bayramda kritik yaparız. Sanki şekeri az mı olmuş ne! Abicim senin okul noldu şimdi - ikiye geçtim abi - Hıymm aferin olum aferin oku oku, baban gibi, Ee

Tevhid

Resim
Doğduğum yeri seçemedim, doğduğum anamı da. Babamın hangi kandan geldiğiniyse hiç bilmiyorum. Bildiğim bir tek şey var ; Yalnızca, Alemlerin Rabbine gönülden bağlı olmayı seçmek,  izzet ve şeref olarak İnsanoğluna yeter de artar bile.

Zincirli Salıncak, Sünnet ve değişmeyen Sünnetullah

Resim
Lunaparkta gece bekçisi iki kafadar (zincirlerin ucuna bağlanmış salıncaklardan oluşan) uçan sandalyelere biner ve mekanizmayı çalıştırırlar. Ancak sandalyelerin merkezkaç kuvveti ile dönerek açılmasından dolayı durdurmak için şaltere ulaşamazlar ve sabaha kadar kimseye seslerini duyuramazlar. Akıbetlerini sormayın zaten gülmeniz geçtiyse konuya giricem Ne alaka demeyin konumuz merkez ve merkezden kaçma eylemi üzerine. İnsanlık tarihinde Din hayatın daima merkezindedir. Bunu şehirlerin mabedler etrafında genişlemesinden anlayabilirsiniz. Lakin Din hayatın bu kadar merkezindeyken ortaya ilginç bir sorun çıkar. İnsan Dini hayatın merkezine oturtur ama Din'in asli kaynağını dönme dolabın zincirleri gibi ucuna ağırlıklar bağlayarak evirir çevir. Dinin nihai hedefi bu merkezkaç kuvvetinden dolayı dağılır ve bir süre sonra bu hareketlilik merkeze artık ulaşılamamasına yol açar. Kur'anın asli kaynağı Vahiydir. Asli kaynak zamanlar merkezin kontorlünde koparılıp yardımcı kaynaklar

Çekirgeler ve Rüyalar

Resim
Yerleşik toplum daima dışarıdan gelenleri eğer sığınmacı ise "Çekirgeye" istilacı ise "Barbarlara" benzetir. Tüm toplumların kendi dilinde ki karşılıkları farklı farklı olabilir. Olayın aslında bir hayvan olan çekirge ya da uzun kulaklı, gözlerinden kan akan canavarlarla bir ilgisi yoktur. Sözlü kültür daima MECAZ kullanır. Bir nesnel olayın üzerinden en az bir kuşak geçtikten sonrada olay nesnelliğini yitirir, sayılar artar, abartılar eklenip destanlaşır ya da mitleşir. Kur'anı Kerim Kısslarda bir yerleşik hayat modelini çeşitli sınavlara tabi tutar. Yerleşik hayat demek bir süre sonra refah ve bolluğun şımarmaya, azgınlığa ve haddi aşmaya götürdüğü Vahyi bir gerçek olarak bize sunulur. Tüm toplumlar kıssalarda ki bu hakikatin tasdik edilişi gibi ekonomik seviyelerinin yükselttikçe sosyal çöküşlerinin de sonunu hazırlarlar. Allah tüm Kur'an boyunca KAVİMLERin akibetlerini bu sosyal süreç ve sonuç ilişkisini bize hatırlatmak için verir. Sosyal düzen kimi z

Çok Yakında Şam'da Kayısı

Erdoğan, Suriyeli kardeşlerimize vatandaşlık verilebileceğini açıkladı.  Batı ise meseleye henüz uyanamadı ! Yarın Erdoğan şunu diyecek;  "Suriye bizim vatandaşlarımızın toprağı."

İndexleme !

Resim
Kur'an ı Kerim kavramları indexlenmiş bir kitap değildir. Bir kültüre kendi sorunlarının çözümünü anlasınlar ve uygulayabilsinler diye yerel dili ile hitap edildiğinden folklorik izler taşıması gayet normaldir. Bu izlerin her toplumun kendi mutlak izdüşümleri vardır. Dönemin herhangi bir sorunu İnsan her yerde İnsan olduğundan benzerlik ya da mod'a modluk gösterir. Önemli olan folklorü değil çözümü kültürel izdüşümü ile zamanın ruhuna taşımaktır. Folklorü taşımak Dinleri sentezler ve Dinler sentezleşerek tahrif ve tahrip olurlar. Zira Din, insanların insanlar ile olan sorunlarına çözüm ararken folklor dini mabede hapseder ve bir süre sonra Din İnsan ile Allah arasında bir Trans aracı bağlamından çıkamaz. Buna batıda RELIGON (İnanç) deniyor. Kanımca bunu en iyi Türkçeye DOGMA olarak çevirmek gerekir. Bakın çok ciddi bir şey söyleceğim lütfen bu konuyu çok iyi araştırın ve üzerinde dikkatlice durun. Bu meseleyi çözememiş olmamız bizim başımıza çok büyük dertler açmıştır. Müslü

Mazlum dedin mi Akan sular durur ama ah ciğerim vah ciğerim gel IHH yı konuşalım

Resim
Şu IHH nın açıklamaları ile Mavi Marmara olayı pek net anlaşılmamış ki hala IHH gönüllüsü kardeşlerimiz Fetö nün dershane meselesindeki benzeri şaşkınlığı yaşıyorlar. Normal. Çünkü bizim için Mazlumlar denince akan sular dururdu... Canlar, Ciğerler yaklaşın hele; İslami hassasiyetlerimizi ve tüm duygusal tepkilerimizi bir kenara bırakalım yoksa elimizde avucumuzda ne var bu hassasiyetleri kullananlar yüzünden kayıp gidecek. Mavi Marmara tüm finansını kendi topladığı Uluslararası bir sivil insiyatif olarak yola çıkıp gitti mi? Gazze ye, gitti. Pekii, dönemin Başbakanı yani şimdi "Bana mı sordunuz da gittiniz" diyen Başkan Erdoğan malum olanların olacağını çok iyi bildiğinden onlara "Gitmeyin" dedi mi?, dedi. Dinlediler mi?, dinlemediler. Erdoğan engel de olamadı.Çünkü Maksatlar örtüşüyor ancak maslahatlar buna izin vermiyordu. 1. Sorun şu olmuştu hatırlayın; Bülent Yıldırım; Biz Ambargoyu delmeye gidiyoruz" demiş olay olduktan ve döndünten sonra "Biz

Maymun Eşekliği

Resim
Kur'anı Kerim de Muhteviyat, ÖZ meselenin yani Allah'ın gündeminin ne olduğunun daha iyi anlaşılması için verilmiştir. Örneğin Kıssalar kitabın yaklaşık %52 sini oluştururlar. Kitabın yarısı meselenin sadece Muhammed a.s. ın meselesi olmadığını ve tarih üstü olduğunu vurgulamak için yer alırlar. Kıssalar geçmişi günümüze bağlar geleceğe ise köprü kurarlar. Bunun yanında Muhammed a.s. a bu tarihüstü davada destek sunarlar;  "BİZ ARKANDAYIZ YÜRÜ ASLANIM" der gibidir Kıssalar Peki biz bu muhteviyatı, kendi bağlamı dışında anlamsızlaştırmadık mı !. 1400 yıl önce Mekke de Arap algı dünyasına hitab eden meseleleri şimdi yirmi birinci yüzyıl mantığı ve elimizde ayfon androitlerle anlayamayız. İlgili dönemin ya da insanlık tarihinin izlediği süreci incelemek gerekirse eyvallah bu alan da tabiki çalışma yapmak gerekir. Bu alanda derinlik gerekirse elbette derin bakmak, araştırmak, tarih, sosyoloji v.s. dalmak gerekir Amenna.  Ancak gözden kaçırdığımız çok önemli bir konu va

Dini Sulandırmak

Resim
Elimizde bir kitap var Kur'an ı Kerim.  Daha önce de vardı, Allah insanlığı asla rehbersiz bırakmadı;  Vedalar, Avesta, Tevrat, Zebur, Ginza, İncil.  Ve Allah insanlara, daima şunu seslendi;  "HER SEFERİNDE TEKRAR ETTİRİYORSUNUZ Bİ ADAM OLUN, ADAM ! " Mesele bu kadar basitti bu kitaplarda.  Meseleyi sulandırmak, meseleyi anlaşılmaz yapmak  ya da  onu pazarlamak için süte su katar gibi  daha fazla Anlayış,  daha fazla Kavrayış,  daha fazla Açıklama savıyla durmadan su kattık.  Şimdi BASİT, YALIN ve ortalama bir zekanın anlayabileceğini bir türlü kabullenemiyoruz.  Çünkü  "TANRI bu kadar basit konuşamazdı ve mesele bu kadar herkesin anlayacağı şekilde olamazdı !" diye düşünüyoruz. Oysa Mesele dün ;  Bizim VURDUMDUYMAZLIKLARIMIZ dı. Şimdi ise  Bizim KAVGALARIMIZ ve BİZİM AHMAKLIKLARIMIZ olarak sürgit devam ediyor...

Kadir Gecesi

1400 yıldır Kadir Gecesini bulamayan İslam Ümmeti  ya ne aradığını bilmiyor ya bulduğunda ne yapacağını !