Astronot, Tarih ve Zafer

Bir astronot uzayın derinliklerinde seyahat ederken içinde olduğu uzay gemisi onun için referans çerçevesi olarak isimlendirdiğimiz olguyu ifade eder. Eşyayı ondan ve onun vasıtasıyla gözlemler. Yıldızlar,
gezegenler,
diğer uzay gemileri ona nisbetle uzak veya yakın, altta veya üstte, hızlı veya yavaş olabilirler. Çok genel bir ifadeyle söylemek gerekirse, evrendeki bütün varlıklar, onları gemisine bağlayan görünmez iplerle belirlenir. Tıpkı odanın tavanında asılı duran bir lambanın yerinin, odanın enine olan duvarıyla boyuna olan duvarına kadar uzanan görünmez iplerle ölçülmesi gibi. Tavan ile odanın zemini arasındaki mesafe ise üçüncü boyutu yani yüksekliği verecektir.

Referans noktasını belirlemek için İnsanoğlunun yaklaşık beşbin yıllık bir geçmişten bu güne coğrafi olarak hangi bölge etrafında dönüp durduğuna bakmak lazım. Yerleşik hayata geçtiğimiz günlerden bu yana Çin Sarıırmak ve Hint İndus Vadilerini biraz dışarı da tutarak diyebilir ki sıcak tarih Mısır Nil'i ve Fırat Dicle arasındaki Mezopotamya da akıyor. Akdeniz ve çevresi insanoğlunun ticari, sosyal ve coğrafi tarihsel süreçlerde daima yerleşke alanı. Bu yerleşke yeryüzünün her açıdan şekillenmesinde başat rolde. Üzerinde yaşadığımız coğrafyanın da referans alanını bu bölge oluşturmaktır. Akdeniz ve çevresi...

Biraz yakın tarihe bakacak olursak GÜÇ tekelini elinde bulunduranlar iskan olarak Akdeniz de değiller. Biraz uzakta keyfi-sefa içindeler. Kendileri kavganın yöneticisi ama uzağındalar. Akdeniz ve çevresine dayalı referanslardan oluşan Küresel bir yapı dünyayı kontrol altında tutuyor ve yönetiyor. Son yıllarda bu yapı çeşitli nedenlerle kontrolü kaybetmeye başladı. Naçizane ben bu sebeplerden en önemlisinin ZULÜM ÇARKI nın çok fazla işletilmesine bağlıyorum. Bu kendi kuyruğunu yiyen paradoksu gibidir. Hakim olmak için zulmetmek beraberinde zulme uğramış korkunç büyüklükte bir güç olarak kendisini yok edecektir. Tarih göstermiştir ki Zulüm ne kadar güçlü olursa olsun bir dengini meydana getirmektedir. Farkına varamadıkları ise bu gücün yavaş, güçsüz görünümlü ve tüm sistemin içine işleme şeklinde olmasıdır.

Coğrafyamız yaklaşık son üç yüz yıldır ilk defa tarihi bir fırsat yakaladı. Çeşitli güç merkezleri tarafından sürekli piyonlar aracılığı ile el değiştirmesine rağmen diktatörler eliyle yönettirildi. Diktatörler daha küçük derebeyliklerine bölünerek süreç daima kontol altında tutuldu. Dünyayı yönetmenin en önemli ölçü ve yöntemi en eski olan Firavun taktiğidir. BÖL, PARÇALA ve YÖNET.

İşte bu bu güç kendi karşısında duracak devasa bir HALK tabanı da oluşturdu. İnsan yerine konmanın tadına varan HALK hiç bir zaman tankların tüfeklerin güdümüne girmek istemez. Bizim coğrafyamız yeni bir Dirilişin eşiğinde. İstesek de istemesek de tarihsel süreçler ve işleyiş bizi buna zorluyor. Ümmet olarak bu süreçte çok ciddi imtihanlardan daha geçeceğiz. Denizi yardık karşı kıyıya geçtik ama yakında Kudret helvası, Bıldırcın, Samiriler ve Musa ya atılan yamukların tarihini tekrar yazacağız.

Hazır olun,
Safları sıkı tutun,
ateşi harlayın,
erleri kınalayın.
Yarınlar zor ama çok güzel olacak

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kur'an ışığında ebelik !

Koşun Kavga Var !

Kadir Gecesi Bulundu !

"Kitapsız"lık Yapma !

Ben, Biz, O. Allah Kur'anda neden farklı zamirler kullanır ?

Allah'ın Kahramanı Sensin e-kitap olarak çıktı !.

Kuyruğu Kopartan Tilki Masalı

Musa, Ekmek ve Özgürlük - ÇIKTI

Hoş geldin On bir ayın sultanı Gastronomi

Sünnilik bir Din midir ?