Kayıtlar

Mart, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Musa, Ekmek ve Özgürlük

Resim
Burada blog da yazdığım ve daha önce ki zamanlarda yazdığım yazıların derlenmiş hali olan ve Musa, Ekmek ve Özgürlük adını verdiğim çalışma için yayıncı kuruluş ile görüşmeler başladı. Sanırım bir iki ay içinde olumlu ya da olumsuz neticelenir. Hayırlısı...

Tarihin Sonbaharı Kültür'den Dine Meryem ve İsa

Resim
Yaklaşık 5 yıllık bir araştırma ve emek sonunda çıkan kitabım, Fetö Darbe girişimine denk gelen bir zamanda çıkmıştı. Kısmet işte... Yoğun gündem içinde 1.000 adet baskıdan 400 tanesi satılmış durumda. Ee iyi, iyi fena sayılmaz. Satış durumu şimdilik böyle. Kitap ile ilgili her türlü soru ya da görüş için; topkayaailesi@hotmail.com adresine ileti gönderebilirsiniz. Tarihin Sonbaharı Kültür'den Dine Meryem ve İsa Ön Söz Zihin dünyanızda Meryem veya İsa ile ilgili neler var? Bakire anne, namus, iffet, dünya kadınlarının en büyüklerinden, susan kadın, babasız doğan ve beşikteyken konuşan İsa, mucizeler… öyle değil mi? Zihinlerde yerleşik olan yanlış Meryem algısını, tarihsel bilgilere muhtaç doğru verilerin olmayışı ile Kur’ani değer ve kavramların rivayet kültürünün etkisiyle yorumlanması oluşturmaktadır. İslam'ın tahrip ve tahrif edilmesinde de etkili olan bu kültür, Meryem’i tarihin derinliklerinde anlaşılmamış bir konu olarak nadasa bırakmıştır. Günümüzden Meryeme

Kitap çalışması

Arkadaşlar ile yaptığımız istişareler sonucu ve gelen ısrarlar nedeniyle Blog da yayınladığım yazılar kitaplaşma sürecine girdi. Yayıncı kuruluş ve telif hakları açısından sorun olmaması açısından yazılarımı şimdilik görünmez yaptım. Kitap çıktığında silmem gerekecek. Eğer kitap çıkmaz ise yazılarımı tekrar görünür hale getireceğim. Kitap çıkana kadar Selametle Kalın...

YEK başına İbrahim.

Resim
İbrahim önce babasına, sonra toplumuna ve daha sonra kendini toplumun çobanı sanan Nemrud'a: "Hepiniz ne mal adamlarsınız ya, putları işaret ederek, şunlara mı tapıyorsunuz ?" dedi. Dedi mi ? dedi dedi, yok yok öyle demedi. Onların fanatizm damarına basmadı. Geleneklerinin üzerine çömkürmedi, höykürmedi, sabah akşam madaralık peşinde koşmadı. Babasına "Sana yararı da zararı da dokunmayan şeylere niçin tapıyorsun ? dedi. Düşündürmek istedi. Belki kendine gelir diye. Ve her seferinde cümlesine: "Ey Babacığım" diye başladı. Yani; "benim derdim seni madara etmek değil seni içine düştüğün bataklıktan kurtarmak" duygusunu vermek için. Toplumuna ise "Size yararı da zararı da dokunmayan şeylere niçin tapıyorsun ? dedi. Düşündürmek istedi. Baltayla mabede dalıp bütün putları kırıp "bunu putlarımıza kim yaptı?" sorusunu sordurup baltayı en büyüklerinin boynuna astığını işaret ederek " o yaptı" dedi niçin ? "Sen de bilir

Arkadaş Peygamber

Resim
Ahlak nedir ? Vicdan nedir ? gibi sorularının kabul edilmiş kesin bir tanımı henüz yoktur insanoğlu tarihinde. Her toplum ve insan kendince bir tanım ve cevap vermiştir bu sorulara ve vermeye devam edecektir. Ancak bu sorunun "ne" liği bir türlü bitmek bilmeyip bizi Ahlaklı ve Vicdanlı işler yapma noktasında olabildiğince engellemektedir. Meşgale çünkü "ne" konferasnaları ya da derslerine indirgenmiş durumda. İşimiz gücümüz "NE" olduğunu anlatmak, anlamaya çalışmak, başkalarına tarif etmekle geçiyor. Hepimiz tadını bilmediğimiz bir meyvenin tarifini yapıp duruyoruz. Bir insana "daha ahlaklı ve vicdanlı olmayı" ya da onların ne olduğunu öğretemezsin, yalnızca örnek olup gösterebilirsin! Artık sonrası onun kendi vicdanına ve ahlakına kalmıştır. Bu kavramların hiç bir zaman "Ne" olduğunu bilemeyeceğiz. Yalnızca hissedeceğiz. Hissetmek için de Ahlaklı olmak ve Vicdanı harekete geçiren işler yapmak gerekir. Bu noktadan hereketle şunu rahatlı