Arkadaş Peygamber
Ahlak nedir ? Vicdan nedir ? gibi sorularının kabul edilmiş kesin bir tanımı henüz yoktur insanoğlu tarihinde. Her toplum ve insan kendince bir tanım ve cevap vermiştir bu sorulara ve vermeye devam edecektir. Ancak bu sorunun "ne" liği bir türlü bitmek bilmeyip bizi Ahlaklı ve Vicdanlı işler yapma noktasında olabildiğince engellemektedir. Meşgale çünkü "ne" konferasnaları ya da derslerine indirgenmiş durumda. İşimiz gücümüz "NE" olduğunu anlatmak, anlamaya çalışmak, başkalarına tarif etmekle geçiyor. Hepimiz tadını bilmediğimiz bir meyvenin tarifini yapıp duruyoruz.
Bir insana "daha ahlaklı ve vicdanlı olmayı" ya da onların ne olduğunu öğretemezsin, yalnızca örnek olup gösterebilirsin! Artık sonrası onun kendi vicdanına ve ahlakına kalmıştır. Bu kavramların hiç bir zaman "Ne" olduğunu bilemeyeceğiz. Yalnızca hissedeceğiz. Hissetmek için de Ahlaklı olmak ve Vicdanı harekete geçiren işler yapmak gerekir.
Bu noktadan hereketle şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki hiç bir peygamber ne bir Filozof'tur ne de Sofi. Demir tavında dövülür misali kavganın ortasına dalmış açın çıplağın derdiyle ilgilenmişlerdir. Bir lokma bir hırka diyerek dağa bayıra ağaç kovuğuna sığınmamış zalimin de karşısına dikilmişlerdir.
Pekii,
Allah onların hayat hikayelerinden bize niçin kesitler halinde sunuyor ?
Bir peygamberin biyografisini tedrisat edelim diye mi ?
Yoksa taklit edelim diye mi ?
Yahut bu kıssadan hisseler
yalnızca
iki gözüm Muhammed için miydi ?
Cesur ve korkusuzca kim ben de bir peygamber gibi davranabilirim diyebilir ! Onlar gibi bir kavgaya dalabilir. Varını yoğunu bu davaya harcayabilir?
Başına "Hz."
sonuna "a.s."
"s.a.v." koymadan anamadığımız,
"arkadaşım",
"iki gözüm" , "oy benim dert ortağım" dediğimizde fırça yediğimiz bu adamlar kimdi ?
Bunlar Süperman mi,
Batman mi,
Örümcek Adam mı
Niye taklit edemiyoruz !
Ahlakını öve öve bitiremeyip davasını hürmetinden geride tuttuğum bu büyük adamların büyük kavgası niçin hayatımızın merkezine oturmuyor ! Onlardan söz etmek yerine niçin kendi hikayemizin kahramanı olamıyoruz !
Bir insana "daha ahlaklı ve vicdanlı olmayı" ya da onların ne olduğunu öğretemezsin, yalnızca örnek olup gösterebilirsin! Artık sonrası onun kendi vicdanına ve ahlakına kalmıştır. Bu kavramların hiç bir zaman "Ne" olduğunu bilemeyeceğiz. Yalnızca hissedeceğiz. Hissetmek için de Ahlaklı olmak ve Vicdanı harekete geçiren işler yapmak gerekir.
Bu noktadan hereketle şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki hiç bir peygamber ne bir Filozof'tur ne de Sofi. Demir tavında dövülür misali kavganın ortasına dalmış açın çıplağın derdiyle ilgilenmişlerdir. Bir lokma bir hırka diyerek dağa bayıra ağaç kovuğuna sığınmamış zalimin de karşısına dikilmişlerdir.
Pekii,
Allah onların hayat hikayelerinden bize niçin kesitler halinde sunuyor ?
Bir peygamberin biyografisini tedrisat edelim diye mi ?
Yoksa taklit edelim diye mi ?
Yahut bu kıssadan hisseler
yalnızca
iki gözüm Muhammed için miydi ?
Cesur ve korkusuzca kim ben de bir peygamber gibi davranabilirim diyebilir ! Onlar gibi bir kavgaya dalabilir. Varını yoğunu bu davaya harcayabilir?
Başına "Hz."
sonuna "a.s."
"s.a.v." koymadan anamadığımız,
"arkadaşım",
"iki gözüm" , "oy benim dert ortağım" dediğimizde fırça yediğimiz bu adamlar kimdi ?
Bunlar Süperman mi,
Batman mi,
Örümcek Adam mı
Niye taklit edemiyoruz !
Ahlakını öve öve bitiremeyip davasını hürmetinden geride tuttuğum bu büyük adamların büyük kavgası niçin hayatımızın merkezine oturmuyor ! Onlardan söz etmek yerine niçin kendi hikayemizin kahramanı olamıyoruz !
