İslam eksik!
İslam'ın çağrısını anlayabilmek için, bu çağrının hangi
bağlamda,nerede ve nasıl yapıldığını değerlendirmemiz gerekir. Kuran, çölün bağımsız ve eşitlikçi aşiretlerine ve Mekke'nin gezgin tacirlerine ters gelen ayrımcılığı onaylamak yerine, kıyamet gününde Allah tarafından yargılanacak olan ve kaderlerinden
kendileri sorumlu tutulan tüm insanların ruhsal eşitliğini
vurguladı. Bu bir Devrim den çok ötedir. Devrimler yıkıcı ve tekrar bir devrimle yıkılmak zorunda iken Muhammed a.s ın mücadelesi vahyin kontrolünde insan hayatına ahlaki bir olgunlukla girmek istiyordu. Peki ya günümüz İslami çağrıları!
Şimdi tv yi açıp sahur programlarını izleyeyelim. Dinden ne anladıklarını gözlerimiz faltaşı gibi açılana kadar izleyelim. Karnımızı tıka basa doyurup imsak tartışmaları ile namazı kılalım kılmayalım gerginliği ile güne başlayalım.
Öff ya! öffff Bir şey eksik, bir şey bozuk ya da yanlış ilerliyor...
Tv'lere, ramazan programlarına, iftar keyiflerine baktığımda;
Böylesi miskin, hurafe bataklığında çürümüş, mabede hapsedilmiş pasif bir din algısı;
bu hayatı değiştirmek,
geleceğe dair umutları olanları yüreklendirmek için yetmiyor. Cesur, kararlı ve tüm dağları yerinden titretecek bir mesajı ise hiç mi hiç içermiyor. İbrahim'in duası göz aydınlıklarımız; Yahub, İsmail, İshak. Yusuf, Musa, İsa ve diğerleri, hele iki gözüm Muhammedim! Ey benim güzel kardeşlerim;
Bu hayatta sizin çılgınlığınız, aykırılığınız eksik,
gözü kararlılığınız, vahye sımsıkı sarılışınız,
tuttuğunu koparan bilekleriniz ve olmadık zamanda tökezleyince çelik sinirlerinizle donanmış sabrınız eksik. Mazlumların umudu olacak, yeryüzüne ADALET VE BARIŞI getirecek cesaretiniz eksik. Hayatımızda bir İslam eksik ki ama ne eksik!
bağlamda,nerede ve nasıl yapıldığını değerlendirmemiz gerekir. Kuran, çölün bağımsız ve eşitlikçi aşiretlerine ve Mekke'nin gezgin tacirlerine ters gelen ayrımcılığı onaylamak yerine, kıyamet gününde Allah tarafından yargılanacak olan ve kaderlerinden
kendileri sorumlu tutulan tüm insanların ruhsal eşitliğini
vurguladı. Bu bir Devrim den çok ötedir. Devrimler yıkıcı ve tekrar bir devrimle yıkılmak zorunda iken Muhammed a.s ın mücadelesi vahyin kontrolünde insan hayatına ahlaki bir olgunlukla girmek istiyordu. Peki ya günümüz İslami çağrıları!
Şimdi tv yi açıp sahur programlarını izleyeyelim. Dinden ne anladıklarını gözlerimiz faltaşı gibi açılana kadar izleyelim. Karnımızı tıka basa doyurup imsak tartışmaları ile namazı kılalım kılmayalım gerginliği ile güne başlayalım.
Öff ya! öffff Bir şey eksik, bir şey bozuk ya da yanlış ilerliyor...
Tv'lere, ramazan programlarına, iftar keyiflerine baktığımda;
Böylesi miskin, hurafe bataklığında çürümüş, mabede hapsedilmiş pasif bir din algısı;
bu hayatı değiştirmek,
geleceğe dair umutları olanları yüreklendirmek için yetmiyor. Cesur, kararlı ve tüm dağları yerinden titretecek bir mesajı ise hiç mi hiç içermiyor. İbrahim'in duası göz aydınlıklarımız; Yahub, İsmail, İshak. Yusuf, Musa, İsa ve diğerleri, hele iki gözüm Muhammedim! Ey benim güzel kardeşlerim;
Bu hayatta sizin çılgınlığınız, aykırılığınız eksik,
gözü kararlılığınız, vahye sımsıkı sarılışınız,
tuttuğunu koparan bilekleriniz ve olmadık zamanda tökezleyince çelik sinirlerinizle donanmış sabrınız eksik. Mazlumların umudu olacak, yeryüzüne ADALET VE BARIŞI getirecek cesaretiniz eksik. Hayatımızda bir İslam eksik ki ama ne eksik!