Yunus, Balık, Zindan ve Otobüs
Yunus, Balık, Zindan ve Otobüs
- Yolculuk nereye delikanlı?
- Ninova'ya abi
- ne ova ne ova!
- Niinoova abi
- orada nere ya?
- Abi senin canın muhabbbet istiyor belli, sen yolculuk nereye deyince bari konuya gireyim istedim.
- gir bakalım delikanlı
Peki Abi, İsrailoğullarıı
- ya bırak, bippp, bipppppp, bippppppppp oğularını moğullarını bippppp bipppp
- Abi sakin ol onlardan değil Yunus Peygamberden bahsedicem
- Ha bakk o olur, severim Yunus'u anlat bakalım balığın karnından nasıl kurtulmuş.
- Abi başlamadan rica etsem ayakkabılarını giysen, herkes bu tarafa sanki ayakkabılarını çıkaran benmişim gibi bakıyor hem zan altında kalıyorum
hemde kokudan bildiklerimi unuttum. Zaten muavin abinin gelmesi an meselesi
- Tamam tamam sen anlat, Muavin kardeşim bi soğuk sıcak ikramı yok mu yahu ?
- Abi şimdi bu İsrailoğulları Davud ve Süleyman dan sonra fena dağıldılar. Yusuf ve Musa dan sonra Mısırdan çıktıklarında Filistin de kurdukları
krallık kendi küçük dünyasında bir barış ve esenlik yurduydu. Kudüs başkentli Jeruselam adı oradan gelir. "Selam Yurdu", "Barış Kenti"
- Ya bırak ne barışı bu bipppp bippp bipppp her gün filistinli kardeşlerimizi katlediyor.
- Haklısın abi bu günkü siyonistlerden söz etmiyorum abi. Peygamber Süleyman zamanında adı öyleydi.
- Ee
- Ee si abi bu adamlar kendi siyasi iç çekişmelerine yenik düştüler. Bu siyasi çekişmeler sonucu meclis dağılmış, darbe olmuş sağcılar solcular hapse tıkılmış, herkes umudunu Asur yayılmacılığı ile Babil emperyalizminden gelecek nimetlere bağlamıştı. Büyük emekler verilerek "Selam Yurdu" yapılan "Kudüs" darmadağın olmuş, mabed yıkılmıştı. Siyasi çekişmeler aynı zamanda dini çekişmeleri de hızlandırdı ve İsrailoğulları siyasi ve dini olarak iki parçaya ayrıldılar. Birbirlerine yakın olan on kabile kuzeyde Asur hegomanyasında tarih sahnesinde silinip gitti. İşte Yunus Peygamber bu dönemin adamıdır ve dertli bir adamdır. Onun derdi darmadağın olan birlik ve beraberliklerini tekrar sağlamak, dağılan ümmeti tek bir çatı altında toplamaktı. bu mücadelesine Asur'un izin vermeyeceği aşikardı ve Yunus da varacağı nihai durağa vardı. Asur'un o dönem başkenti olan Ninova'ya bir hapishaneye yolu düştü. Daha çok Babil sürgünü olarak bilinir İsrailoğullarının tarihi bu yönü pek bilinmez. Zira Kuzey e Asur asimilasyonuna uğrayan bir milletin geçmişini geleceğe aktarması elbette zor olacaktı.
- İyi de kitaplarda böyle anlatılmıyor bu Yunus. Allah'a karşı çıktığı için balığın karnına hapsedildi diye biliyorum ben.
- Genel olarak böyle bilinir ancak bu genel bilgi bizim rivayet kültürümüzün birikimi. Zira Yunus’u anlatan Kitab-ı Mukaddes’teki Yunus kitabının, Yunus’un yaşadığına inanılan dönemden sonraki dönemlerde kaleme alınan ve Midraş türü eğitim amaçlı bir kitap olduğu kabul edilmektedir. Bundan dolayı Tevrat’a ait olan kıssanın tarihi bir gerçekliği olmadığı, eğitim veya nasihat amaçlı olduğu ifade edilir. Ben bu Tevrat'ın tahrif edilmiş içeriğinden Müslümanların da tefsir ve rivayet kültürü nedeniyle etkilendiklerini düşünüyorum
- Ne dediğinin farkındamısın nasıl yani Yunus'u balık yutmadı mı? Bunca alim yuttu diyo, Kur'an yuttu diyo sen yutmadı diyorsun.
- Abi biraz sessiz konuşsak bütün otobüs bizi dinliyor.
- Dinlesin ya doğruya doğruları konuşalım,
- Evladım, Kur'an yuttu diyorsa yutmuştur, niye yok yutmadı demeye çalışıyosun bozmaya çalışıyorsun. Onca alim yanlış biliyor da bi sen mi doğruyu biliyorsun
- Teyzeciğim ben bozmaya çalışmıyorum bir olguyu düzeltmeye çalışıyorum.
- biz olgu molgu anlamayız kardeşim, Kur'an dedi mi iş biter bize göre. yuttu diyor, hocalarda yuttu diyor.
- Madem öyle EY otobüs yolcuları dinleyin beni baştan başlıyorum;
Tevrat da aynen bizim şu an anlatıldığı gibi anlatılır. RAB bir gün Amittay oğlu Yunus’a, “Kalk, Ninova’ya, o büyük kente git ve halkı uyar” diye seslendi. Ne var ki, Yunus RAB’bin huzurundan Tarşiş (Tarsus)’e kaçmaya kalkıştı. Yafa’ya inip Tarşiş’e giden bir gemi buldu. Ücretini ödeyip gemiye bindi. Yolda RAB şiddetli bir rüzgar gönderdi denize. Öyle bir fırtına koptu ki, gemi neredeyse parçalanacaktı.Gemiciler korkuya kapıldı, her biri kendi ilahına yalvarmaya başladı. Gemiyi hafifletmek için yükleri denize attılar. Yunus ise teknenin ambarına inmiş, yatıp derin bir uykuya dalmıştı. Gemi kaptanı Yunus`un yanına gidip, “Hey! Nasıl uyursun sen?” dedi, “Kalk, tanrına yalvar, belki halimizi
görür de yok olmayız.” Birbirlerine, “Gelin, kura çekelim” dediler, “Bakalım, bu bela kimin yüzünden başımıza geldi.” Kura çektiler, kura Yunus’a düştü. Bunun üzerine Yunus'a, “Söyle bize!” dediler, “Bu bela kimin yüzünden başımıza geldi? Ne iş yapıyorsun sen, nereden geliyorsun, nerelisin, hangi halka mensupsun?” Yunus, “İbrani'yim” diye karşılık verdi, “Denizi ve karayı yaratan Göklerin Tanrısı RAB`be taparım.'' Denizciler bu yanıt karşısında dehşete düştüler. “Neden yaptın bunu?” diye sordular. Yunus`un RAB'den uzaklaşmak için kaçtığını biliyorlardı. Daha önce onlara anlatmıştı. Deniz gittikçe kuduruyordu. Yunus'a, “Denizin dinmesi için sana ne yapalım?” diye sordular. Yunus, “Beni kaldırıp denize atın” diye
yanıtladı, “O zaman sular durulur. Çünkü biliyorum, bu şiddetli fırtınaya benim yüzümden yakalandınız.”. Denizciler karaya dönmek için küreklere asıldılar, ama başaramadılar. Çünkü deniz gittikçe kuduruyordu. RAB'be seslenerek, “Ya RAB, yalvarıyoruz” dediler, “Bu adamın canı yüzünden yok olmayalım. Suçsuz bir adamın ölümünden bizi sorumlu tutma. Çünkü sen kendi istediğini yaptın, ya RAB.”. Sonra Yunus’u kaldırıp denize attılar, kuduran deniz sakinleşti. Bu olaydan ötürü denizciler RAB'den öyle korktular ki, O'na kurbanlar sundular, adaklar adadılar. Bu arada RAB Yunus’u
yutacak büyük bir balık sağladı. Yunus üç gün üç gece bu balığın karnında kaldı. Yunus balığın karnından Tanrısı RAB’be dua etti: RAB balığa buyruk verdi ve balık Yunus’u karaya kustu. Yunus kente girip dolaşmaya başladı. Bir gün geçince, “Kırk gün sonra Ninova yıkılacak!” diye ilan etti. (Yunus
1/1-17)
Yunus'un hikayesi böyle ancak gerçek olanlar hikaye değil, masal da değildir. Yunus Peygamber, tıpkı Musa peygamber gibi vahiy almadan önce kendi imkanları ile halkını doğruluğa adalete ve barışa çağırdı. O da Musa gibi Yusuf gibi Yakup gibi dağılan ümmeti bir arada tutmaya ve onları hakikat yolunda tutmaya gayret etti. Musa gibi varoşların adamıydı o. Yoksa üç beş kitap yazıp İsrailoğullarının cukkalarını cebe indirebilirdi. Ya da Yakub dan Musa dan Yusuf dan tv lerde menkıbeler anlatıp, açlığa sabrın deminden girip Ramazandan Ramazana köşeyi dönebilirdi. Kur'an Yunus ile ilgili detayları sembolleştirip onu fırtınalı bir denizde beraberinde sürekli kavga ettiği diğer yolcular özelinde bize sunar. Kendi arayışı neticesinde başarısız olunca tıpkı Musa'nın Mısır'da milliyetçilik krizi ensnasında kurtuluşu milliyetçilikte arayışı esnasında adam öldürdüğü zaman ki durum başına geldi. O da Yusuf gibi zindanlara düştü. Yusuf'un zinadana atılma sebebi ile Yunus'un ki farklı ancak dertli yüreklerin düşüp kalması ve böylece pişmesi gerekir. Asur Hapishanesinde (Balık Karnı) Rabbine sığındı ve Rabbi nin yardımıyla (Yusuf Peygamberin zindandan çıkışı) kurtuldu. Asurluların Ninovada tanrılarının sembollerinden biriside BALIK dı. Balık karnı enfes benzetmesi Kur'anın üstün hitabı için yeterli bir örnektir. Yunus'un bir balina karnına düşüp daha sonra kurtulması hikayeleri Kahraman fenomenine yüklenen bir özelliktir. Kahraman doğa güçlerine teslim edilir, eğer galip gelir ise Doğa (Tüm kültürel geçmişlerde toprak ana fenomeni doğa, doğa ana ile sembolize edilir) ve ona gücünü devreder ve artık O da toplumuna, kutsanmış biri olarak döner. İsrailoğulları bu kültürel geçmişten etkilenmiş muhtemeldir ki Tevrat'da tıpkı Kur'an da anlatıldığı gibi DİN DİLİNİ, MASAL ve MİT e dönüştürmüşlerdir. Kur'an toplumların bu kültürel geçmişini dikkate alır ve öyle hitap eder. Sizin uyduruk kahramanlarınız varsa bizim de Yunus'umuz var der gibi. Yunus, Zindan öncesi bir aktivist, zindan sonrasında ise Peygamberdi. Kur'an onun hayatından kesitleri İsrailoğuları'nın kültürel geçmişini dikkate alarak aktarıyor. Ancak biz kullandığı tüm mecazları biz nesnel gerçeklik olarak anlayarak din dilini masala çeviriyoruz.
- Evladım bu anlattıkların çok ütopik şeyler
- Ütopik ne teyze
- bilmiyorum oğlum televizyonda duymuştum.
- Kaptan sağda müsait bir yerde indir beni.
- İyi de daha gideceğin yere varmadın ki delikanlı
- geldik abi geldik, burası Ninova ben ineyim.
Hava sıcak, inmesemiydim acaba, şimdi burdan araba da geçmez ya, hah bi araba geliyo durur inşallah.
- Selamun Aleyküm abi, beni de alır mısın ?
- Ne tarafa?
- Ur,a abi ordan Uruk'a