Dinler Tarihi MISIR
Dinler Tarihi MISIR: Tarihsel Süreç
|
·
BAŞLANGIÇ: MÖ.5500 dolaylarında Nil
vadisinde yaşayan küçük insan toplulukları, tarım üzerinde etkili bir
denetim, hayvan yetiştiriciliği, özgün çömlekçilik ve boncuk, tarak, bilezik
gibi kişisel eşyalar yapımı olarak kendini gösteren bir dizi kültürel gelişme
sağlamış bulunuyorlardı. Bu topluluklar Badari, Armatyan, Gerzyan, Naqata,
Nekhen adı verilen kültürler olarak varlık göstermişlerdi.
·
MISIR’IN İLK BİRLEŞMESİ: MÖ 4000- 3100
yılları civarında kuruluşundan önce,
"Aşağı Mısır" (Nil Deltası ve güneyi, şimdiki Kuzey Mısır) ve
"Yukarı Mısır" (Teb kenti merkez olmak üzere günümüz Güney Mısır'ı)
olarak ikiye ayrılmaktaydı. Her iki bölgede de küçük yerleşim kültürleri mevcuttu.
Mısır coğrafi koşulları gereği dünyadan tecrid olmuş bir bölgeydi. Tarihsel
kayıtların çok net olmaması ve çeşitli firavun listelerinde görülen
farklılıklar sebebiyle, günümüzde Menes'in
Narmer veya Hor-Aha'ya ait bir isim olduğu düşünülmekte ve Antik Mısır'daki
ünlü Memphis şehrinin kurucusu olduğu düşünülmektedir. Özellikle Narmer
Tabletlerinin bulunmasından önce Aşağı ve Yukarı Mısır'ın birleştiricisi ve
gerçek anlamda ilk Mısır Firavunu olduğu düşünülen Menes'in söz konusu
tabletlerde hiçbir şekilde bahsedilmemesi, önemli bir tartışmayı ortaya
çıkarmış ve günümüzde birçok tarihçi bu arkeolojik buluntular neticesinde,
Narmer'in ilk firavun ve Mısır'ın birleştiricisi olduğu konusunda görüş
birliği içerisindedir.
·
İLK SÜLALELER (HANEDANLAR DÖNEMİ): M.Ö 3100-2600 Uygarlık, MÖ 3.150
dolaylarında ilk firavunun (Kral Narmer) yönetimi altında Aşağı Mısır
ve Yukarı Mısır'ı politik olarak birleştirdi. Bu politik birlik, izleyen 3
bin yıl boyunca sürdü. 2500 yılları civarında RA kültü gelişti.
·
Eski Krallık Dönemi (MÖ 2686–2181)
İlk Piramitlerin inşaası bu tarihlere
rastlar. 3. Sülale olan Coser (Zoser) hanedanından sonra 4. Sülalenin
iktidara gelişi Eski Krallık döneminin başlangıcıdır. Keops Pramidinin yapımı
bu tarihlere rastlar.
|
·
Altıncı Sülale ve Eski Krallığın
Çöküşü: (Birinci Ara Dönem (MÖ 2181–1991)
Eski Krallık'ın sonunda
merkezi yönetimin çökmesi ardından yönetim, Mısır ekonomisini artık
destekleyemedi ve dengede tutamadı. Yerel valiler, kriz döneminde kral için
güvenilir değildi. Yaşanan gıda maddeleri kıtlığı ve politik çekişmeler,
ülkeyi yoksulluğa ve küçük çaplı iç savaşlara sürükledi. Bazı metinler
kıtlığın sonucu olarak dünyanın sonunun geldiğini herşeyin altüst olduğunu,
zengin ile fakirin birbirine karıştığını kaydeder.
·
Orta Krallık Dönemi ve İstikrar
Yılları : (MÖ 2134–1690)
Orta Krallık Dönemi, 2.
Mentuhotep’in Mısır’da siyasal birliği yeniden kurmasıyla başlar. Firavunlar
bu dönemde devleti eyaletlere bölmüşler ve bu eyaletlere valiler
atamışlardır. Orta Krallık yöneticileri
hakimiyetlerini alttan alta destekleyen bir ideoloji geliştirdiler.
(Firavunların Tanrısal statü kazandıkları ideoloji, Tanrılar ile tebaa
arasında dengeyi kurduklarına halkı inandırdılar) Asya ve Nübye sınırlarını
korumak ve bu topraklarda ticari ihtiyaçlarını karşılamak amaçlı seferler
yapmışlardır. Orta Krallık döneminin son firavunu 3. Amenemhat, özellikle
madenlerde ve inşaa işlerinde yeterli işgücü sağlamak için Asyalı göçmenlerin
Delta'ya yerleşmelerine izin verdi. Ancak bu iddialı inşaat ve madencilik
faaliyetleri, dönemin sonlarına doğru Nil taşkınlarının yetersiz olması ile birleşince
ekonomiyi fazlasıyla zorladı İkinci Ara Dönem'in sonlarına doğru, 13. ve 14.
Hanedanlık yıllarında yavaş seyreden bir çöküşe yol açtı.
·
Hiksoslar ve İkinci Ara Dönem: (MÖ
1674–1549)
Filistinden Doğu
deltasına göçebe akını vardı. Bunların daha güçlü bir ülkeden gelen
istilacılar mı, yoksa sosyal bir karışılık döneminin mültecileri mi olduğu
açık değildir. Antik Mısır dilinde "yabancı krallar" anlamına gelen
Hiksoslar, Mısır yönetim modelini benimsediler ve kendilerini firavun olarak
gösterdiler. Bu gerilemeden sonra Teb kralları kendilerini kuzeyde
Hiksoslar'la güneyde Hiksoslar'ın Nubyan müttefiki olan Kuş Krallığı arasında
tuzağa düşmüş durumda buldular. Bu durumu MÖ 1.555 yılından öncesine kadar
hemen hemen 100 yıl nispeten sakin bir dönem izledi. Bu tarihte artık Teb
askeri gücü, Hiksoslar'a meydan okumaya yeterli gücü toplamıştı. Hemen
ardından 30 yıldan fazla sürecek bir çatışma başladı.[38] Firavun 2.
Seqenenre Tao ve Kamose sonunda Nubyalıları yenilgiye uğratmayı başardı.
Fakat Hiksoslar'ın Mısır'daki varlığını kalıcı olarak sona erdiren,
Kamose'nin ardılı 1. Ahmose'nin birbiri ardına giriştiği başarılı seferler
oldu.
·
Yeni Krallığın Doğuşu: (MÖ 1549–1069)
Yeni Krallık Dönemi'nde I. Tuthmosis
ile Mısır’ın dış politikası değişmiş ve Mısır emperyalist bir dış politika
izlemiştir. Yani Krallık'ın firavunları, sınırların güvenliği ve komşularıyla
ilişkileri güçlendirme yoluyla görülmemiş bir refah dönemi getirdiler. Fırat
Nehri’nin ötesine geçen ilk Mısır Firavunu olan I. Tuthmosis'in torunu III.
Tuhtmosis zamanında kuzeyde Suriye, güneyde ise Nubye içlerine kadar Mısır
hakimiyeti altına alınmıştır. Bu dönem egemenlik politikası kapsamında diğer
devletlerle evlilik yoluyla bağlar kurulmuş ve vasal devletler
oluşturulmuştur. Sonuçta bu firavunlar, Mısır'ın etkisinin yayıldığı alanda
sadakati pekiştirdi ve bronz ve ağaç gibi dışarıdan getirilebilecek malların
Mısır'a akışının sürmesini sağladı. Yeni Krallık firavunları, tanrı Amon'u
yücelten ve ona tapıncı geliştiren büyük ölçekli inşaat işlerini Karnak
merkezli olarak başlattılar. MÖ 1.279 civarında tahta çıkan ve Büyük Ramses
olarak bilinen II. Ramses, Mısır tarihindeki diğer firavunlardan daha çok
tapınak, daha çok yontu ve dikilitaş inşa ettirdi ve daha çok çocuk sahibi
oldu. Atılgan bir askeri lider olan II. Ramses, ordusunu Kadeş Savaşı'nda
Hititler'in üstüne yürüttü. Kazanan tarafın belli olmadığı savaşın sonunda,
tarihin ilk yazılı antlaşması MÖ 1.258 tarihinde akdedildi. III. Amaneofis
dönemi Yeni Krallığın zirvesidir. II. Ramses’in MUSA ile savaşan Firavun
olduğu konusu tartışmalıdır.
· Üçüncü Ara Dönem (MÖ 1069–653)
Tanis hükümdarı
Smendes, XI. Ramses'in MÖ 1.078 tarihinde ölümünün ardından Mısır'ın kuzey
kesiminde yönetimi ele geçirdi. Güney ise, Smendes'i sadece ismen tanıyan
Teb'deki Amon yüksek rahipleri tarafından kontrol edildi. Mısır'ın geniş
kapsamlı ve uzak erimli itibarı ve nüfuzu, büyük ölçüde Üçüncü Ara Dönem'in
sonlarına doğru azaldı. Yabancı müttefikleri, Asur İmparatorluğu'nun etki
alanına girmiş, iki ülke arasında savaş kaçınılmaz olmuştu. MÖ 671 ile 667
yılları arasında Asur orduları Mısır topraklarına saldırmaya başladılar. Kuşi
kralları Taharqa ve onun halefi Tanutamun'un hükümdarlıkları, Nubya
yöneticilerinin birkaç zaferine karşın Asurlularla sürekli çatışmalarla
geçti. Sonuçta Asurlular Kuşi hakimiyetini Nubya içlerine doğru geri atarak,
Memphis'i istila ettiler ve Teb tapınaklarını yağmaladılar
·
Geç Hanedanlık Dönemi (MÖ 672–332)
1. Psamtik, MÖ 653
yıllında Asur hakimiyetine son verdi. Fakat MÖ 525'de II. Kambises
önderliğindeki güçlü Pers orduları, Mısır'ı ele geçirme girişimlerine
başladılar. MÖ 5. yüzyılda birkaç başarılı ayaklanma yer almıştır. Fakat
Mısır, asla Pers hakimiyetini kırmayı başaramadı. Perslerin istilası ardından
Mısır, Ahameniş İmparatorluğu'nun Kıbrıs ve Fenike ile birlikte altı
satraplığına katıldı. Mısır'daki Pers hakimiyetinin bu ilk dönemi aynı
zamanda 27. Hanedanlık olarak bilinir. 27. Hanedanlık MÖ 402 yılında sona
erdi ve MÖ 380 - 343 tarihleri arasında 30. Hanedanlık, son Mısırlı kraliyet
hanedanlığı oldu. Mısır, 2. Nectanebo'nun krallığıyla sona erdi.
·
Ptolemaios Hanedanı MÖ
332
tarihinde Büyük İskender Mısır'ı az
bir Pers direnmesiyle karşılaşarak istila etti ve Mısırlılar tarafından kurtarıcı
olarak karşılandı.
· Roma Dönemi MÖ.30
Ptolemaios Hanedanından Kleopatra ile
Marcus Antonius komutasındaki Mısır donanmasının Caesar Divi Filius Augustus
komutasındaki Roma donanmasına yenildiği Aktium Savaşı ardından Mısır, MÖ 30
yılında Roma İmparatorluğu'nun bir eyaleti oldu
|
MISIR DİNİ TARİHİ
Yaradılış: Mısırlılar başlangıçta
evrenin kaosun kara sularıyla dolu olduğuna inanırlardı. İlk tanrı, Re-Atum,
aynı Mısır karasının Nil'in taşan sularından her sene ortaya çıkışı gibi sudan (yükseldi
ve) ortaya çıktı. Re-Atum'dan Şu (hava)ve Tefnut (nem) ortaya çıktı. Şu ve
Tefnut'un iki çocuğu olduğu zaman dünya yaratıldı: Nut (gök) ve Geb (yer). Şu
ve Tefnut karanlıklarda gezerken kaybolunca insanlar yaratıldı. Zira Re-Atum
gözünü onları aramaya gönderdi ve onlara kavuştuğunda döktüğü sevinç gözyaşları
insanlara dönüştü. Osiris Re-Atum'un oğlu ve Mısır'ın kralıydı. Erkek kardeşi
Seth ise evrendeki kötülüğü temsil etmekteydi. Osiris'i öldürdü ve kendisi kral
oldu. Osiris'i öldürdükten sonra vücudunu parçalara ayırdı, fakat İsis bu
parçalardan çoğunu kurtardı. Seth kendisini kral yapmış olsa da Osiris'in oğlu
Horus tarafından yenilgiye uğratılmıştır. Yenilen Set çöle sürülür ve
fırtınaların tanrısı olur. Osiris Anubis tarafından mumyalanmış ve ölülerin
tanrısı olmuştur. Horus kral ve firavunların atası oldu.
Dini Köken: Totem + Animizm (Naturalizmi
içinde barındırır: Doğalcılığa göre doğanın, nesnel yasalar uyarınca işleyen
bir düzeni vardır. Gözlem ve deneye dayalı bilimler, işte bu yasalar sayesinde
doğa ile ilgili her alanda sağlam, kesin bilgilere ulaşabilir. Edebiyatta ve
sanatta natüralizm, doğayı detayları ile olduğu gibi yansıtmayı öngören
akımların genel adıdır. Felsefede natüralizm, her şeyin doğal
varlıklardan, doğal nedenlerle oluştuğunu, doğaüstü varlıklara ve açıklamalara
itibar edilmemesi gerektiğini savunan düşüncedir. Ahlak felsefesinde
natüralizm, ahlakî çıkarımların, ahlaki olmayan ifadelerden yapılabileceği
teorisidir) üzerine kurulu Politezm (Akenaton dönemi hariç. Eski devirlerdeki
bir halkın dini, oturduğu memlekete ve sürdüğü hayat tarzına göre değişir. İşte
buna göre Mısır dini de ilhamını Nil ve Nil’in doğal hayata etkisinden almıştır.
·
Mısır Tanrılarını iki büyük grupta toplayabiliriz: Yerel
Totemler “Gök İnancının Tezahürleri” ve dolayısı ile etkileşime girdikleri Yer
İlahları.
·
Mısır’ın tarih önceki devirlerindeki din düşünceleri, totem
esasına dayanır. Birer siyasi ve idari bölme olan eski Mısır’ın “Nom”ları (ya
da kültür öbekleri), totem olan hayvan isimlerini taşırdı. Yörenin coğrafyasına
ait olarak görülen Çakal, köpek, yılan, şahin normları gibi. Klan halinde
yaşayan insan grupları bir yere yerleşip siteler, (Nom) oluşturduktan sonra
sembolleri olan totemler, o yerin ilahı ve mabudu olmuştur. Mısır ilahları konularını
gökten, topraktan, sudan, bitkilerden, hayvanlardan ve insanlardan alırlar.
Mısırlılara göre her şeyin başı Gök Tanrısındadır ve bütün eski tarih boyunca,
Gök ve Nil ilahları daima en önemli Tanrılar olarak kalmışlardır. Gök İlahın
ismi ve şekli değişmekle berber, gökyüzündeki yıldızlar, Güneş ve ay en eski ve
devamlı ilahlar arasındadır. Sonra yeryüzü ilahları gelir ki, toprak, su ve ağaçlar
bunların sembolüdür.
·
Gök ilahını çok büyük bir inek şeklinde düşünen Mısırlılar,
ona “Hathor” adını vermişlerdir. Arz Onun ayakları altında durduğu farz edilir
ve karnında ise yıldızlar parlardı. Diğer taraftan bu Gök Ilahı’na bazı
eyaletlerde “Sibu” adı verilmiştir. Ay ilahına “Tot” adı verilmiştir. Fakat
bunların içinde en büyük olarak Güneş İlahı “Amon-Ra, Horus” basta sayılır.
Mısırlıların “Yaradılış Destanı” bu Güneş fikrinden doğar. Onlar Güneşin
dünyada ilk doğduğu günü “Yaratan” kabul ediyorlardı. Bu ilah, bitkileri,
hayvanları ve insanları yaratmıştır. İlk yaratılan insanlar “Ra”nın doğrudan
doğruya çocuklarıdır. Bundan başka toprak ilahı da yer almaktadır. Toprak İlahı
“Geb”dir. Bazen de bu Tanrı “Isis” kabul edilirdi.
·
Hayvanlar alemi ise Mısır ilahları arasında en kalabalık
yeri işgal ederler. Bu mukaddes sayılan hayvanlar, bazen bizzat kendileri veya
bir özel işaret ile bazen de sadece başları ile insan vücudu üzerinde temsil
edilmişlerdir. Mesela Osiris ölüler ilahidir. Hayvan, bitki sembolü
kullanmaları Totem inançlarından kaynaklanmaktadır. Yerel totemler, göçebe
kabilelerin yerleştikleri sitelerde, mukaddes saydıkları hayvan ve putları
insan vücudu ile de birleştirerek temsil ettikleri ilahlardır. Bu suretle
kabile ilahları, yerel Tanrılar olmuşlar ve “sitenin hakimi” sayılmışlardır.
·
Mısır’da bir de aynı kavramı ifade eden ilahlar, başka başka
isimlerde de anılmışlardır. Mesela Hor, Ra, Aton isimleri hep Güneş’i temsil
eden ilahlardır. Bunun sebebi siyasi merkezlerin değişmesidir. İlahlar ilk
zamanlarda erkek olsun kadın olsun yalnız yaşar ve hâkimiyetini korumada çok kıskanç
davranırdı. Fakat Mısırlı buna bir aile oluşturmakta gecikmemiş, evli düşünülen
ilah çocuğu ile beraber bir üçlü sisteme geçmiştir. Hıristiyanlıkta görülen
üçlemenin kökeninde de bu inanç vardır. Pavlus bu inancı yeniden uyarlamıştır.
·
Her toplumda olduğu gibi inancın bir yerden başka bir yere
taşınması isimlerinde değişmesine neden olur. Mısır’da da bu nedenle bazı yerel
ilahları bir yerden başka bir yere taşınmış bu yolla hakimiyet sahaları,
zamanla da genişlemiştir. Bunun en tipik örneği Deltada Busiris eyaletinde bir ağaçla
temsil edilen bitki ve ölüler ilahı Osiris’in ta Güney Mısır’a kadar gidişidir.
Buradan önce Memfis’e giderek, yerel ölü ilahı olan Anubis’in yerine geçmiş,
sonra da Yukarı Mısır’da Abidos’ta köpek şekline girerek ölüleri korumuştur.
Sonraki devirlerde ise bütün Mısır’da Osiris ölüler ilahı olarak yer almıştır.
Bu yerel ilahların esas ilk merkezleri kesin olarak pek tespit edilmemekle
birlikte, Asagi Mısır’da Horus, Busiris’te Osiris, Memfis’te Ptah, Dendara’da
Hathor daha çok belirgindir.
·
Apis Öküzü: Beyaz lekeleri olan siyah renkli bu öküzün, başında
üçgen şeklinde bir alameti ile tanınır. Memfis’te beslenerek korunmuştur. Bu
hayvan Ptah’ın bir canlı numunesi sayılır ve onun bu hayvanda yasadığını rahipler
anlayabilir sanılırdı. Alnındaki siyah üçgenden başka sırtında akbabaya
benzeyen bir sekil, sağ yanında bir hilal, dili üzerinde ise hamam böceğine
benzeyen bir işareti bulunması gerekti. Ayni zamanda da kuyruk tüylerinin çift olması
gerekiyordu. Bu şartlara uyan Apis Öküzü Ptah mabedinin karsısına yapılmış bir
mabette, itina ile rahipler tarafindan bakılır ve beslenirdi. Gündüzleri
belirli zamanlarda avluya çıkarılan mukaddes öküzün her hareketinde rahipler
bir anlam çıkarırdı. Bu hayvan ölünce Mısırlılar tarafindan büyük bir matem
oldu. Ama yenisinin meydana çıkışı büyük sevinç olurdu. Ölen öküzler
mumyalanarak büyük cenaze törenleri yapılır ve Saqqara’da bulunan yer altı
galerilerindeki lahitlere konulurdu. Isis-Apis olan bu hayvan için, Serapeum
denilen mabette ayinler yapilirdi. Ölünce yerine yeni bulunan Apis geçer ve
totem hayvan yasamış olurdu.
Mısır’ın Belli Başlı Tanrıları
·
1- Osiris : Ölüler Tanrısı.
·
2- Ptah: Artistlerin ve Madencilerin Tanrısı.
·
3- Hathor : Ask ve Nese Tanrıçası.
·
4- Maat: Adalet ve Hukuk Tanrısı.
·
5- Sobek: Sular Tanrısı
·
6- Seshet: Yazi Tanrıçası.
·
7- Sekhmet: Savas Tanrıçası.
·
8- Min: Çöllerdeki Seyyahların koruyucusu ve Hasat Tanrısı.
·
9- Tot: Ay ve Ilim Tanrısı.
·
10- Geb: Toprak Tanrısı.
·
11- Set: Kuraklik ve Kötülük Tanrısı
·
12- Isis: Analik ve Bereket Tanrıçası.