Hatırlat ! İqra
İnsan; nereden gelip nereye gittiğini bilmeden kendi bilgi edinme kaynakları ile varlık sorununa cevap araması, bulduğu yanlış ve eksik varsayımlara dayanan bilgi ve sanılar ile insanlığa hayat nizamı öngörmesi, çoğu zamanda dayatması bizzat Allah’ ın güç ve hakimiyetine kastetmesidir. Bu arayış her ne kadar fıtrattan gelen doğru yönelme olsa da bu insanın mutlak doğruyu bulacağı anlamına gelmez. Tüm beşeri sistemler ilahi çağrıya kulak vermemiş kendi arayışlarının neticesinde buldukları ütopya içinde oyalanıp durmuşlardır. Doğru ve mutlak gerçek ancak ilahi müdahale ile elçiler vasıtası ile ulaşılabilecek bir gerçektir.
İnsanlığın en kalıcı hatasının unutmak olduğunu Kur-an ı Kerim geçmişe ait kıssalardan örnekler vererek hatırlatır. Sürekli geçmişe yapılan atıf, hatırlatmanın tekrarı ve geleceğe atılan adımın doğruluğunu sağlamak içindir. Unutma yada unutturma eylemi insanlık kadar eski bir tutumdur. Öyle ki unutmaya yatkın olan insan aynı zamanda unutturmaya da yatkın başka bir tutumun güdümü haline gelmiştir.öylesine tekrar eden bir süreç ki, İnsan kendi varlığını ve varlık nedenini unutanların dünya hayatını oyun ve eğlenceye çevirerek, kendi uydurdukları dini insanlara pazarladığı bir kısır döngüden ibarettir. Unutma ve unutturma eylemi kimi zaman aklını kullanmamak ve gereğince düşünmemek olarak insanın bir eksiği ve kusuru olarak Kur-an ı Kerimde çokça eleştirilir ve kavramlaştırılan bir inanç biçimi olan atalar dininin de ortaya çıkma nedenidir. Geçmişten gelenin kutsandığı ve mutlak kabul edildiği bu inanç biçiminde, gerçeklerin dile getirilmesi karşısında çok ciddi bir direnç bulmuştur. Kimisi bu gerçekleri unutmuş, kimisi bu gerçekleri unutturarak kendi inançlarından rant sağlayarak aslında kendi sonlarını hazırlamışlar, sonuçta her iki zümrede unutulmaya mahkum hale gelmişlerdir.
İnsanlık, hatalar tekrarının en bariz örneği atalar dinine mensubiyetin ortaya çıkardığı Kendi başına yetebileceği yanılgısıdır. İnsanın bir varlık olarak tüm kainatın merkezinde kendisini görür olması, her şeyin kendisi etrafında dönüyor yanılgısı, kimi zaman kendisini yarı tanrı, kimi zaman bizzat tanrı konumunda hissettirir. işte o zaman kendisi, gerçekleri unutturan olarak unutmuş bir topluma istediği gibi hükmetmeye kalkar
İnsanlığın sünnetullaha aykırı bir eyleme dönüşen merkeziyetçi, bencil ve faydacı bu tutumu nedeniyle yeryüzü daima kan gölüne dönmüş, savaşlar zulümler, haksızlıklar bitmek bilmemiştir. Bu sonuç elbetteki İnsanın haddini bilmeksizin kendisini yeryüzünün ilahı konumuna çıkarması nedeniyledir. Bu tanrılaşma ve tanrılaştırma eylemi, uzun bir süreç sonucunda kurulan düzenler şeklinde varlığını sürdürür olmuştur. Ve bu durumu besleyen en büyük etken insanın vahyi unutmasıdır. Vahiy işte bu fırtatın aksi istikametinde hareket eden insana yeryüzünde bulunuş gayesini daima hatırlatmış, ancak insan yine unutmuştur.
İnsanlık yine can çekişmek üzereyken Muhammed A.S. ile bu sefer Allah insanlara yine vahyetti ve dedi ki Peygamber diliyle;
Hatırlat ! Rahman ve Rahim olanı
insanı bir yumurta hücresinden yaratanı! Haddini Bilmesi Gerektiğini, Hatırlat !
Rabbinin Sonsuz Kerem Sahibi olduğunu Hatırlat !
İnsanlığın en kalıcı hatasının unutmak olduğunu Kur-an ı Kerim geçmişe ait kıssalardan örnekler vererek hatırlatır. Sürekli geçmişe yapılan atıf, hatırlatmanın tekrarı ve geleceğe atılan adımın doğruluğunu sağlamak içindir. Unutma yada unutturma eylemi insanlık kadar eski bir tutumdur. Öyle ki unutmaya yatkın olan insan aynı zamanda unutturmaya da yatkın başka bir tutumun güdümü haline gelmiştir.öylesine tekrar eden bir süreç ki, İnsan kendi varlığını ve varlık nedenini unutanların dünya hayatını oyun ve eğlenceye çevirerek, kendi uydurdukları dini insanlara pazarladığı bir kısır döngüden ibarettir. Unutma ve unutturma eylemi kimi zaman aklını kullanmamak ve gereğince düşünmemek olarak insanın bir eksiği ve kusuru olarak Kur-an ı Kerimde çokça eleştirilir ve kavramlaştırılan bir inanç biçimi olan atalar dininin de ortaya çıkma nedenidir. Geçmişten gelenin kutsandığı ve mutlak kabul edildiği bu inanç biçiminde, gerçeklerin dile getirilmesi karşısında çok ciddi bir direnç bulmuştur. Kimisi bu gerçekleri unutmuş, kimisi bu gerçekleri unutturarak kendi inançlarından rant sağlayarak aslında kendi sonlarını hazırlamışlar, sonuçta her iki zümrede unutulmaya mahkum hale gelmişlerdir.
İnsanlık, hatalar tekrarının en bariz örneği atalar dinine mensubiyetin ortaya çıkardığı Kendi başına yetebileceği yanılgısıdır. İnsanın bir varlık olarak tüm kainatın merkezinde kendisini görür olması, her şeyin kendisi etrafında dönüyor yanılgısı, kimi zaman kendisini yarı tanrı, kimi zaman bizzat tanrı konumunda hissettirir. işte o zaman kendisi, gerçekleri unutturan olarak unutmuş bir topluma istediği gibi hükmetmeye kalkar
İnsanlığın sünnetullaha aykırı bir eyleme dönüşen merkeziyetçi, bencil ve faydacı bu tutumu nedeniyle yeryüzü daima kan gölüne dönmüş, savaşlar zulümler, haksızlıklar bitmek bilmemiştir. Bu sonuç elbetteki İnsanın haddini bilmeksizin kendisini yeryüzünün ilahı konumuna çıkarması nedeniyledir. Bu tanrılaşma ve tanrılaştırma eylemi, uzun bir süreç sonucunda kurulan düzenler şeklinde varlığını sürdürür olmuştur. Ve bu durumu besleyen en büyük etken insanın vahyi unutmasıdır. Vahiy işte bu fırtatın aksi istikametinde hareket eden insana yeryüzünde bulunuş gayesini daima hatırlatmış, ancak insan yine unutmuştur.
İnsanlık yine can çekişmek üzereyken Muhammed A.S. ile bu sefer Allah insanlara yine vahyetti ve dedi ki Peygamber diliyle;
Hatırlat ! Rahman ve Rahim olanı
insanı bir yumurta hücresinden yaratanı! Haddini Bilmesi Gerektiğini, Hatırlat !
Rabbinin Sonsuz Kerem Sahibi olduğunu Hatırlat !