Kur-an da bir karakter analizi
DİN TÜCCARLIĞI
Allah'ın insanlar için bir hidayet ve kurtuluş reçetesi olsun diye gönderdiği vahyi, dünyalık çıkarları için kullananların karakteristik özellikleri Kur-an ı Kerim de zikredilmektedir. İsim verilmemesi, bu eylemin, geçmişte olduğu gibi gelecekte de yapılacağının en belirgin işaretidir. Kur-an ı Kerim bu yöntemi,Gücü, adalete dönüştüremeyen zalimleri, Nemrut, Firavun örneği ile sermayeyi, Otoriter egemenliği, Din tahakkümünü Firavun ve Nemrutların hizmetine sunan Karun, Haman, Samiri olarak vermektedir.
Kur'an-ı Kerim de adı geçmeyen ancak İslam literatüründe yer almış Bel'am figürü ise bu konunun dışındadır. Tevrat da bir çok özelliği Tevhid i bir çizgiye yakın olan bu kişilik Kur-an ı Kerim de Araf Suresi 175-176 da ki tipe hiç benzememektedir. Rivayet kültürü birikimi ile gelen bu benzetme çok sağlıklı bir kontrol süzgecinden geçirilmeden günümüze kadar bir karakter ismi olarak gelmiştir. Bu nedenle bu yazıda ve ayet te geçen karakteristik özellikleri bu isimle ilişkilendirmek hatalı bir yaklaşım olacaktır. Bu nedenle bir çok İslam aliminin Bel'am olarak niteledikleri bu figürü Din Tüccarı olarak isimlendirmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Ekonomik değer taşıyan her türlü nesnenin başka nesneler ile değiştirilmesi işini, alışı ve satışı ile meşgul olma eylemi olarak özetleyebileceğimiz Ticaret, Bu işle meşgul olan kişileri de Tüccar olarak isimlendirebiliriz. Kazanma amacı güden, alım satım yapan bu kişiler için belirli bir nesne veya nesne gurubu sınırı yoktur. Ürünün çeşidi değil, sonucundaki kazanç amaçtır. Din Tüccarlığı, Vahyi pazarlanabilir, alınabilir, satılabilir bir ticaret aracına dönüştürme eylemidir. Bu işle meşgul olana da kısaca Din Tüccarı diyebiliriz. Kur-an ı Kerim bu eyleme en yatkın kişi tip olarak RAHİPLER ve HAHAMLAR'ı gösterir. Bunun nedeni bu konudaki uzmanlıkları nedeniyle dir. Uzmanlığı Vahyi hayata aktarmaktan ziyade, kendi kazancına nesnel ürün haline getirmesinden dolayıdır. Karakteristik özellikleri dikkate alınırsa üstlendikleri rol, yeryüzündeki fitne ve fesadın yayılmasında en önemli etken oldukları görülür.
Allah’ın ayetlerini geçim kaynağı yaparlar;
Bunun için de, size geçmişte bildirilmiş olan haberleri doğrulayıcı nitelikte indirdiğim bu vahye inanın; onun gerçekliğini inkar edenlerin öncüsü olmayın; mesajlarımı küçük bir kazanca değişmeyin; ve Bana, yalnızca Bana karşı sorumluluk bilinci taşıyın!
2/Bakara-41
Gerçeği gizlerler ve batıl ı Hakka karıştırırlar;
Hakkı batıl ile örtüp bile bile gizlemeyin.
2/Bakara-42
Sorumlulukları başkalarına emrederler ama kendileri yapmazlar;
Siz kendinizi unutarak diğer insanlara erdemli olmayı mı öğütlüyorsunuz -hem de ilahi kelamı okuyup durduğunuz halde?- Siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız?
2/Bakara-44
Kitabı tahrif ederler,istedikleri gibi yorumlarlar;
Şimdi, onların tebliğ ettiğimiz şeye inanacaklarını bekliyor musunuz? Aksine, bir çoğu Allah'ın kelamını dinler ama onu anladıktan sonra bile bile çarpıtırlar.
2/Bakara-75
Kendi yazdıklarını,söylediklerini Allah'a izafe etmeye çalışırlar;
O halde, yazıklar olsun onlara ki, kendi elleriyle, ilahi kelam(dan olduğunu iddia ettikleri hususlar)ı kaydettikten sonra, az bir kazanç elde etmek için, "Bu Allah'tandır!" derler. (Böyle diyerek) kendi elleriyle kaydettiklerinden ötürü yazıklar olsun onlara! Ve yine bütün o kazandıklarından ötürü yazıklar olsun böylelerine!
2/Bakara-79
Kitabın kendi işine gelen kısımlarını kabul ederler;
Buna rağmen yine sizlersiniz birbirinizi katleden ve -kesinlikle yasaklanmış olduğu halde- kendi halkınızdan bir kısmını yurtlarından süren, onlara karşı günahkarlık ve nefrette yarışıp yardımlaşan ve esir olarak elinize düştüklerinde onları ancak fidye alarak bırakan! Böyle yaparak, ilahi kelamın bir kısmına inanıyor, diğer kısmını inkar mı ediyorsunuz? Öyleyse bilin ki, içinizden böyle yapanların karşılığı, bütün dünya hayatında zilletten ve Kıyamet Günü en acıklı azaba uğratılmaktan başka bir şey olmayacaktır. Zira Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
2/Bakara-85
Allah’ın kimi ayetlerini gizlerler,gündeme hiç getirmezler;
Bakın, katımızdan indirdiğimiz hakikatin ve rehberliğin delilini ilahi kelam aracılığıyla insanlığın önüne koyduktan sonra onu gizleyip örtbas edenlere gelince: İşte onlardır Allah'ın lanet edeceği ve onlardır yargılama yeteneğine sahip herkesin de lanet yağdıracağı.
2/Bakara-159
Arzu ve istekleri doğrultusunda Din icat ederler ve asla doğruya yanaşmak istemezler;
Ve kendisine mesajlarımızı lütfettiğimiz halde onları bir kenara atan kimsenin başına gelecek olanı anlat onlara: Şeytan yetişip yakalar onu ve o da, başka niceleri gibi, vahim bir sapışla sapıp gider. İmdi, Biz eğer dileseydik, onu ayetlerimizle yüceltir, üstün kılardık: fakat o hep dünyaya sarıldı ve yalnızca kendi arzu ve heveslerinin peşinden gitti. Bu bakımdan, böyle birinin durumu (kışkırtılan) bir köpeğin durumu gibidir: öyle ki, onun üzerine korkutarak varsan da dilini sarkıtıp hırlar, kendi haline bıraksan da. Bizim ayetlerimizi yalanmaya kalkan kimselerin hali işte böyledir. Öyleyse, bu kıssayı anlat, ki belki derin derin düşünürler.
7/Araf-175-176
İnsanların mallarını biriktirip, yolsuzlukla yerler, haksızlık yaparlar ve suçu daima kendileri dışındakilere atarlar;
Siz ey imana erişenler! Bilin ki, hahamların, rahiplerin çoğu, insanların mallarını haksızca yiyip yutuyor ve (onları) Allahın yolundan alıkoyuyorlar. Fakat bütün o altın ve gümüşü toplayıp Allah yolunda harcamayanlar var ya, (işte) onlara (sonraki hayat için) çok çetin azabı müjdele.
9/Tevbe-34
Bilgileri nazaridir, pratik hayatlarında bilgileri hiç bir işe yaramaz. Masal, Menkıbe, His, Keşif, Rüya aleminden rivayetler ile Din üretirler;
Tevrat'ın yükü ile onurlandırılmış iken bu yükü taşıyamamış olanların durumu, sırtına kitaplar yüklenmiş (ama onlardan habersiz bulunan) merkebin durumuna benzer. Allah'ın mesajlarını yalanlamaya şartlanmış olanların durumu ne acıdır, çünkü Allah rehberliğini böyle zalim bir halka ihsan etmez! .
62/Cuma-5
Allah'ın insanlar için bir hidayet ve kurtuluş reçetesi olsun diye gönderdiği vahyi, dünyalık çıkarları için kullananların karakteristik özellikleri Kur-an ı Kerim de zikredilmektedir. İsim verilmemesi, bu eylemin, geçmişte olduğu gibi gelecekte de yapılacağının en belirgin işaretidir. Kur-an ı Kerim bu yöntemi,Gücü, adalete dönüştüremeyen zalimleri, Nemrut, Firavun örneği ile sermayeyi, Otoriter egemenliği, Din tahakkümünü Firavun ve Nemrutların hizmetine sunan Karun, Haman, Samiri olarak vermektedir.
Kur'an-ı Kerim de adı geçmeyen ancak İslam literatüründe yer almış Bel'am figürü ise bu konunun dışındadır. Tevrat da bir çok özelliği Tevhid i bir çizgiye yakın olan bu kişilik Kur-an ı Kerim de Araf Suresi 175-176 da ki tipe hiç benzememektedir. Rivayet kültürü birikimi ile gelen bu benzetme çok sağlıklı bir kontrol süzgecinden geçirilmeden günümüze kadar bir karakter ismi olarak gelmiştir. Bu nedenle bu yazıda ve ayet te geçen karakteristik özellikleri bu isimle ilişkilendirmek hatalı bir yaklaşım olacaktır. Bu nedenle bir çok İslam aliminin Bel'am olarak niteledikleri bu figürü Din Tüccarı olarak isimlendirmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Ekonomik değer taşıyan her türlü nesnenin başka nesneler ile değiştirilmesi işini, alışı ve satışı ile meşgul olma eylemi olarak özetleyebileceğimiz Ticaret, Bu işle meşgul olan kişileri de Tüccar olarak isimlendirebiliriz. Kazanma amacı güden, alım satım yapan bu kişiler için belirli bir nesne veya nesne gurubu sınırı yoktur. Ürünün çeşidi değil, sonucundaki kazanç amaçtır. Din Tüccarlığı, Vahyi pazarlanabilir, alınabilir, satılabilir bir ticaret aracına dönüştürme eylemidir. Bu işle meşgul olana da kısaca Din Tüccarı diyebiliriz. Kur-an ı Kerim bu eyleme en yatkın kişi tip olarak RAHİPLER ve HAHAMLAR'ı gösterir. Bunun nedeni bu konudaki uzmanlıkları nedeniyle dir. Uzmanlığı Vahyi hayata aktarmaktan ziyade, kendi kazancına nesnel ürün haline getirmesinden dolayıdır. Karakteristik özellikleri dikkate alınırsa üstlendikleri rol, yeryüzündeki fitne ve fesadın yayılmasında en önemli etken oldukları görülür.
Allah’ın ayetlerini geçim kaynağı yaparlar;
Bunun için de, size geçmişte bildirilmiş olan haberleri doğrulayıcı nitelikte indirdiğim bu vahye inanın; onun gerçekliğini inkar edenlerin öncüsü olmayın; mesajlarımı küçük bir kazanca değişmeyin; ve Bana, yalnızca Bana karşı sorumluluk bilinci taşıyın!
2/Bakara-41
Gerçeği gizlerler ve batıl ı Hakka karıştırırlar;
Hakkı batıl ile örtüp bile bile gizlemeyin.
2/Bakara-42
Sorumlulukları başkalarına emrederler ama kendileri yapmazlar;
Siz kendinizi unutarak diğer insanlara erdemli olmayı mı öğütlüyorsunuz -hem de ilahi kelamı okuyup durduğunuz halde?- Siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız?
2/Bakara-44
Kitabı tahrif ederler,istedikleri gibi yorumlarlar;
Şimdi, onların tebliğ ettiğimiz şeye inanacaklarını bekliyor musunuz? Aksine, bir çoğu Allah'ın kelamını dinler ama onu anladıktan sonra bile bile çarpıtırlar.
2/Bakara-75
Kendi yazdıklarını,söylediklerini Allah'a izafe etmeye çalışırlar;
O halde, yazıklar olsun onlara ki, kendi elleriyle, ilahi kelam(dan olduğunu iddia ettikleri hususlar)ı kaydettikten sonra, az bir kazanç elde etmek için, "Bu Allah'tandır!" derler. (Böyle diyerek) kendi elleriyle kaydettiklerinden ötürü yazıklar olsun onlara! Ve yine bütün o kazandıklarından ötürü yazıklar olsun böylelerine!
2/Bakara-79
Kitabın kendi işine gelen kısımlarını kabul ederler;
Buna rağmen yine sizlersiniz birbirinizi katleden ve -kesinlikle yasaklanmış olduğu halde- kendi halkınızdan bir kısmını yurtlarından süren, onlara karşı günahkarlık ve nefrette yarışıp yardımlaşan ve esir olarak elinize düştüklerinde onları ancak fidye alarak bırakan! Böyle yaparak, ilahi kelamın bir kısmına inanıyor, diğer kısmını inkar mı ediyorsunuz? Öyleyse bilin ki, içinizden böyle yapanların karşılığı, bütün dünya hayatında zilletten ve Kıyamet Günü en acıklı azaba uğratılmaktan başka bir şey olmayacaktır. Zira Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
2/Bakara-85
Allah’ın kimi ayetlerini gizlerler,gündeme hiç getirmezler;
Bakın, katımızdan indirdiğimiz hakikatin ve rehberliğin delilini ilahi kelam aracılığıyla insanlığın önüne koyduktan sonra onu gizleyip örtbas edenlere gelince: İşte onlardır Allah'ın lanet edeceği ve onlardır yargılama yeteneğine sahip herkesin de lanet yağdıracağı.
2/Bakara-159
Arzu ve istekleri doğrultusunda Din icat ederler ve asla doğruya yanaşmak istemezler;
Ve kendisine mesajlarımızı lütfettiğimiz halde onları bir kenara atan kimsenin başına gelecek olanı anlat onlara: Şeytan yetişip yakalar onu ve o da, başka niceleri gibi, vahim bir sapışla sapıp gider. İmdi, Biz eğer dileseydik, onu ayetlerimizle yüceltir, üstün kılardık: fakat o hep dünyaya sarıldı ve yalnızca kendi arzu ve heveslerinin peşinden gitti. Bu bakımdan, böyle birinin durumu (kışkırtılan) bir köpeğin durumu gibidir: öyle ki, onun üzerine korkutarak varsan da dilini sarkıtıp hırlar, kendi haline bıraksan da. Bizim ayetlerimizi yalanmaya kalkan kimselerin hali işte böyledir. Öyleyse, bu kıssayı anlat, ki belki derin derin düşünürler.
7/Araf-175-176
İnsanların mallarını biriktirip, yolsuzlukla yerler, haksızlık yaparlar ve suçu daima kendileri dışındakilere atarlar;
Siz ey imana erişenler! Bilin ki, hahamların, rahiplerin çoğu, insanların mallarını haksızca yiyip yutuyor ve (onları) Allahın yolundan alıkoyuyorlar. Fakat bütün o altın ve gümüşü toplayıp Allah yolunda harcamayanlar var ya, (işte) onlara (sonraki hayat için) çok çetin azabı müjdele.
9/Tevbe-34
Bilgileri nazaridir, pratik hayatlarında bilgileri hiç bir işe yaramaz. Masal, Menkıbe, His, Keşif, Rüya aleminden rivayetler ile Din üretirler;
Tevrat'ın yükü ile onurlandırılmış iken bu yükü taşıyamamış olanların durumu, sırtına kitaplar yüklenmiş (ama onlardan habersiz bulunan) merkebin durumuna benzer. Allah'ın mesajlarını yalanlamaya şartlanmış olanların durumu ne acıdır, çünkü Allah rehberliğini böyle zalim bir halka ihsan etmez! .
62/Cuma-5