Kutub, Gavs ve Allah'ın Sıfatları

Tasavvuf; kendi rivayet kültürü ile masallarını üreterek onları bir efsaneye çevirip bu efsanelerin zaman ve süreç içinde,
Tartışılamaz
Sorgulanamaz
Yadsınamaz olunca bundan din oluşturma ve ranta çevirme aracıdır. Efsane; kimi zaman gavs, kutub, abdal, efendi, hazret yada başka bir isim olabilir. Herkes bizim şeyhimiz;
Zamanın Gavsı
Zaman ın Kutbu
Zamanın Velisi
Bediüzzamanı diyerek kendi aracısını kutsar ve efsaneleştirir.

Peki ne demek bu gavs?, kutub Ne yapar, ne eder bu insanlar? Yetkileri, vasıfları nelerdir?

Kutub konusu en geniş ve kapsamlı bir şekilde Muhyiddin İbnu'l-Arabî ve izleyicileri tarafından işlenmiştir. İbnu'l-Arabî el-Futuhatu'1-Mekkiyye'ye kutub meselesine geniş yer ayırdığı gibi ayrıca Menzilu'1-kutb, Risale fî marifeti'l-aktâb ve er-Risaletu'1-ğavsiyye adıyla eserler de yazmıştır. Ona göre her eksen, çevresinde dönen şeylerin kutbudur. Bu anlamda kabile şefi ve aşiret reisi kabilesinin ve aşiretinin kutbudur. Çünkü yönettiği toplum ona dayanır, onun etrafında döner. Tasavvuftaki kutub da böyledir.
 
Bütün kutublar kutbu'l-aktâbın emri altındadır. On iki kutubdan yedisine iklim kutubları, beşine velayet kutubları denir. İklim kutublannın her biri bir İklimi kontrol eder. Diğer velîler velayet kutublarından feyiz alır. İbnu'l-Arabî ayrıca, velayet yolunda ilerleyen bir sûfînin ulaştığı çeşitli kutbiyet mertebelerinden söz eder. Ona göre kutbu'l-aktâb için de kendine has dereceler vardır.Kutbu'l-aktâb yükselince ferdâniyyet mertebesine ulaşır.
(Lütfen ferdaniyet için Notlarımdaki İMAMLARIN MASUMİYETİ notumu inceleyiniz...)

Bu mertebede bulunan kutbun irade ettiği her şeyi Hak da irade eder. Bu derecedeki kutub bir velîyi veya kutbu azletme, yerine başkasını tayin etme yetkisine sahip olur. Buraya kadar örneği verilen bu inanç köken olarak çok eskilere dayanan bir hastalık biçimidir. Bu Tanrı ve alt yarı tanrılar kültü Sümerlere (M.Ö 4.000-5.000) varıncaya kadar geçmişe dair izler taşımaktadır. İnsanlık tarihi bu hastalığı sürekli yaşamış, vahiy antibiyotiğine asla cevap vermemiştir.
 
Kutub derecesine eren en büyük velîye kendisinden manevî yardım istendiği (istigâse) için gavs da denilir. Gavs-ı A'zam tabiri de kutb-i ekberi karşılar.Tasavvuftaki klasik Mitolojik hikayelerdeki en zirve nokta kimi zaman Kutub, Kimi zaman Gavs tır. Allah'ı rububiyyet ve uluhiyyetten soyutlayan ve felsefede "Akl-ı evvel", Hristiyanlıkta "Kelime" ve tasavvufta "Kutup" olarak adlandırılan batıl bir kuruntuya giydirilen bir uydurma!..

Gavs' ın ya da gavsu'l-âzam'ın başkanlık ettiği veliler örgütüne ricâlu'l-gayb (gayb adamları, gayb erenleri) denir. Bunlar, Kur'an'ın, "Yeri döşedik ve oraya sabit dağlar (revâsi) yerleştirdik" (Kaf, 7) ayetinde andığı "dağlar" mesâbesindedir. Ricâlullah, merdân-ı huda, merdân-ı gayb, hukûmet-i sufiye gibi adlarla da anılan ricâlu'l-gayb örgütünde gavs'ın altında İmaman (iki İmam) bulunur.Sağdaki imama, İmam-ı yemîn, soldaki imama; İmam-ı yesâr denir. İmam-ı yemîn, gavs'ın hükümlerinin, imamı yesâr gavs'ın hakîkatinin mazharıdır. Gavs öldüğü zaman yerine İmam-ı yesâr geçer. 3'ler de denilen gavs ile imaman'ın altında yeryüzünün dört yönünü yöneten evtâd-ı erbaa (dört direk) bulunur. Daha aşağıda ise nuceba (necibler, 8 ya da 40 veli) ve nükebâ (nakibler, denetçiler, on ya da üçyüz veli) yeralır.

Başka bir tasnife göre, ricâlu'l-gayb toplam 4000 veliden oluşur. Bunlar halktan gizlidirler (mektûm). Bunlar içinde ahyâr (hayırlılar) adı verilen 300 veli, ilk üst grubu oluşturur. Ahyâr, işlerin yapılmasına ya da yapılmamasına karar veren ehl-i hal ve'l-akd veliler, komutan velilerdir. Bunların üstünde 40 velîden oluşan ve abdâl, budelâ denilen velîler; bunların üstünde de ebrâr (iyiler) denilen 7 velî yer alır. Örgütün en üst mertebelerini de 4 velîden oluşan evtâd (direkler); 3 velîden oluşan nukebâ (denetçiler) ve gavs (ya da gavsu'l-âzam) işgal ederler.

Burada dikkat edilmesi gereken literatürün çokluğunun kesin delil ve kanıtlar ile İslam ile yakından uzaktan alakası olayışıdır. Bu kavram ve literatürlerin İslam i kavram ve literatür ile açıklanmaya çalışıldığında gülünç durumlar ortaya çıkacağından genelde bir kavram başka bir İslam i olmayan kavrama dönüştürülür ve onunla açıklanır.

Kuran ve sünnetten ve delilden uzak sıfatlara sahip, Allah’tan başka kainatı idare eden, tasarruf eden, her şeyi gören, her şeyi işiten, darda kalmışların yardımına koşan, zaman ve mekanla sınırlı olmayan bütün varlıkların ekseni durumunda olan bu gavslar adeta Allah’ın mülküne ve tasarrufuna ortak edilen bir ilah. Peki ama şirk bu değilse şirk nedir. ? Kur-an ı Kerim in ana teması sürekli Şirk olmasına rağmen Tasavvuf erbabına göre yeryüzünde hiç Müşrik yoktur. Allah’ın bütün sıfatları, tasarrufu ve yetkisi yüklenmiştir bu adamlara ancak asla Şirk gibi bir kavramla muhatap olamışlardır.
 
Bu durumun ilk ve son olmadığını Dinler ve inançların tarihsel süreçlerine bakınca daha iyi anlıyoruz. Tek ve Biricik olan Yaratıcı tüm Dinler ve inanç istemlerinde en tepe noktadadır. Adı bölgelere coğrafyalara dillere göre farklı olsada Hiç bir inanç ve dinde buna itiraza rastlanmaz. Tek ortak noktaları bu tek ve yüce yaratıcının aşkın ve içkinliğinin insan tarafından yeterince idrak edilemeyeceği ve bir takım kişiler vasıtayısla Ondan yardım, tazim, dilek, af, bağışlanma ve ödül elde edilebileceği sapkın inancıdır. İşte tarihsel örnekler;

Mecusi Zerdüşt : Ahura MAzda, Mithra
Brahmanizm : Brahma, Vişnu, Şiva
Sabiler: Şamaş, Sin, Nabu, İştar, Nergal, Marduk, Ninutra
İnka: İnti, Viracocha, Manco Capac
Türkler: Tengri, Ülgen, Barak ata
Yunan : Zeus, Demuruk, Afrodit, Apollon
Mısır : Amon Ra, Hermes, İzis, Osiris
Yahudi : Yehova, Üzeyir
Hırıstiyan : Tanrı, İsa, Meryem, Kutsal Ruh, Keşiş, Peder
Müslümanlık : Allah, Peygamber, Veli, Kutub, Gavs, Şeyh

“Darda kalmış kişi dua ettiği zaman onun yardımına kim yetişiyor da sıkıntıyı gideriyor ve sizi yeryüzünün hakimleri yapıyor? Allah ile beraber başka bir ilah mı var? Ne kadar az düşünüyorsunuz..“ (Neml 62)
 
“De ki, Allah’ın dışında kuruntusunu ettiklerinizi çağırın bakalım; onlar, sıkıntınız ne gidermeye, ne de bir başka tarafa çevirmeye güç yetirebilirler.Çağırıp durdukları bu şeyler de Rablerine hangisi daha yakın diye vesile ararlar, rahmetini umar, azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı cidden korkunçtur.” (isrâ 56- 57)
 
“Allah neyi gizlediğinizi, neyi açığa vurduğunuzu bilir. Allah’ın yakınından çağırdıkları ise bir şey yaratamazlar; esasen kendileri yaratılmıştır. Onlar ölüdürler, diri değil. Ne zaman dirileceklerini de bilemezler.” (Nahl 19- 21)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kur'an ışığında ebelik !

Koşun Kavga Var !

Kadir Gecesi Bulundu !

"Kitapsız"lık Yapma !

Ben, Biz, O. Allah Kur'anda neden farklı zamirler kullanır ?

Allah'ın Kahramanı Sensin e-kitap olarak çıktı !.

Kuyruğu Kopartan Tilki Masalı

Musa, Ekmek ve Özgürlük - ÇIKTI

Hoş geldin On bir ayın sultanı Gastronomi

Sünnilik bir Din midir ?