Tüm zamanlara verilen cevap İhlas Suresi

   Vahiy kesintisiz bir süreçtir. Öylesine tekrarlanan bir uyarı ve hatırlatmadır ki, onun izine yeryüzünde var olan tüm inanç biçimlerinde rastlayabilirsiniz. Fıtrat içine kodlanmış olan Varlık sorunu "Ben neyim" ve "Niçin varım" sorularının beraberinde bir yaratıcı arayışına dönüşür. Dini olguların bütünlükleri parçalarda ve bölümlerde anlaşılamazlar. Tüm süreç bu çerçeve de incelendiğinde görülen, insanın Tanrı arayış serüveni vahiy ile doğru kanalize edilmesine rağmen şu süreci izlemekten kurtulamamıştır.

   Tanrı kimi zaman;
somut şekilsel cisim ile tarif edilmiş ve böylece Tanrı KUTSAL ın kendisi olmuş,
yada kendisine derin bir anlam ve içkinlik yüklenmiş MANA olarak betimlenmiştir.
   İnsan daima Tanrıyı kendi tanımlamıştır. Bu tanımlama daha çok duyu organlarının tezahürleri olarak karşımıza çıkmıştır. Kimi zaman gök cisimleri, yada içsel bir sezgi, kutsalın ve mananın tezahürleri olmuştur. Bu tezahürlerden GÖK, YILDIZ, GÜNEŞ daha sonra yer yüzüne ait doğa ve doğa olayları olarak dönüşmüş, asıl ilk tanımlanan kutsal ve mana olan Tanrı çoğaltılmıştır.

   Alt tanrı kültleri olarak yeryüzüne inen ışık, ruh, sevgi, yağmur, rüzgar, doğa ana, doğurganlık, içsel her türlü duyu olarak diğerlerinden çok farklı olarak betimlenen insanlaştırılmış tanrılar, bir taş, kaya, görkemli bir yapıt ve onun arkasında ona yüklenen anlam olarak karşımıza çıkmıştır. Putperestliğin kökeni sayılan bu her alt tanrı daha sonra bir tanrıça ve tanrı oğulları biçimlerinde tezahür ederek insan akıl ve doğasının anlamına indirgenen ve kabul gören politeist tanrılar kültüne dönüşmüştür. Asıl ve ilk başta yönelmesi istenen benzersiz aşkın ve içkin olan kutsal ve mana Tanrı ötelenmiş ve yaşamsal alanın dışına itilmiştir. Bir çok tanrı ve tanrıçalar aracılığı ile tanrı çocuklarının oluşturduğu bu Tanrı formuna İhlas suresinin verdiği cevap çok manidardır ve tüm tarihsel süreçleri içine alan bir cevap niteliğindedir;

Gul huvallâhu ehad.
(Tektir ancak Onun tekliği matematiksel birlik değildir. Onun benzeri yoktur, bu nedenle eşsizdir. İçkin ve aşkınlığı bakımından O asla yardımcı ve ortak kabul etmez. O öylesine biriciktir ki hiç kimse O nun dengi olamaz.)

Allâhus samed.
(Arapça da Samed, Etrafında hiç bir kayaya benzemeyen altına sığınılınca kendini güvende hissedebileceğin kaya anlamına gelir.)

Lem yelid ve lem yûled.
(doğmak, doğrulmak, doğurtmak Onun şanına yakışmaz. O yarattıklarının münezzehtir. Tenzih edilmeye layıktır.)

Ve lem yekul lehû kufuven ehad.
(Benzetegeldiğiniz ve yüklediğiniz her anlamdan farklıdır O)

muhteşem !
... ve tamda kendisine yakışır bir cevap.
Rabbimiz, yanılır ve sapacak olur isek bizi kendi halimize bırakma !

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kur'an ışığında ebelik !

Koşun Kavga Var !

Kadir Gecesi Bulundu !

"Kitapsız"lık Yapma !

Ben, Biz, O. Allah Kur'anda neden farklı zamirler kullanır ?

Allah'ın Kahramanı Sensin e-kitap olarak çıktı !.

Kuyruğu Kopartan Tilki Masalı

Musa, Ekmek ve Özgürlük - ÇIKTI

Hoş geldin On bir ayın sultanı Gastronomi

Sünnilik bir Din midir ?