Odunlar, Keresteler ve Talaşlar
Vahye bakılırsa dünya hayatı, Beşer Odunlarının yontulup Adem Kerestesi yapıldığı bir tezgahtır. Lakin Tarih, insanın akıbetinin talaş olmaktan öteye gitmediğini söylüyor. Dinler tarihi, vahyin emanet edilerek insanları inzar etmesi için gönderdiği elçilerin ilahlaştırılıp Mükemmel Kereste yerine konulduğunu ispatlıyor. Elçiler her bir odunun eşit olduğunu onlara anlattıkça onlar kendilerinin bu odunun keresteye dönüşürken ortaya çıkan talaş artıkları olduğunu savundular. Bu davranışın iki nedeni var.
- İnsanları odun tutarak yürekli ısınmak isteyen odunların varlığı diğeri ise insanın gerçek hakikatin böyle olduğuna inanmış olması.
Yahudilerin Üzeyir'i, Hıristiyanların İsa yı keresteleştirdiği gibi bizim de onlardan hiç bir farkımız kalmadı. "Olmasaydın olmazdık", "Nur-u Muhammed-i", "Efendimiz", "Allah'ın Habibi !!!!" gibi kutsallaştırmalar insanın talaşlığından başka bir şey değildir. Mekke sokaklarında Adalet, Merhamet, hukuk güvencesinde eşitlik, merhamet, Ekmek kavgası yapan, umutsuz kölelerin umudu, kadınların sığınağı olan Muhammed A.S a bu yapılan yakıştırmalar hiç de yakışmadı. Allah içimizden birisini onu içimizden farklı biri olsun diye seçmedi, odunlar.
Hepimiz eşit olalım, birbirimize RABB olmayalım, birbirimizin kanını dökmeyelim, adalet ve merhamete dayalı sosyal bir düzen içinde yaşayalım diye gönderdi. Be hey odunlar. Bırakın artık Elçinin sözü Kur'an kadar değerlidir. Hadis olmazsa olmaz, Sünnet hadissiz olmaz gibi lafları. Allah Kur'an da ne diyor ona bakalım. Yoksa sizi birisi kendi tezgahında sürekli öğütüyor ve siz kalas bile olmadan talaş olmaya devam ediyorsunuz. Bu insanlık onuruna da Allah'ın elçisinin davasını sürdürdüğünüz iddialarınıza da ters bir durumdur. Bakın talaş olmakta ısrar edenlere Allah ne diyor;
Ve de ki: "(Bu) hak, Rabbinizden (gelmiş)tir: Artık ona dileyen inansın, dileyen reddetsin". Gerçek şu ki, Biz, (sunduğumuz hakikati teperek kendi kendilerine) yazık edenler için dalga dalga yükselen alev katmanlarıyla onları çepeçevre kuşatacak bir ateş hazırladık; öyle ki, onlar su istediklerinde ergimiş kurşunu andıran ve yüzlerini kavuran bir su verilecek onlara: ne korkunç bir sudur o ve ne kötü bir duraktır orası!
Kehf-39