Theosophy = Tasavvuf (Bir nevi beynin mayalanması)
Her kaba
girebilmesine rağmen doğru ve kabul görmüş hiçbir makul tanımlaması
yapılamaması onun her din ve inanış biçimini içine almasından kaynaklamaktadır.
onlarca, yüzlerce tanım bulabilirsiniz ancak özellikle Tasavvuf kelimesinin sûf,
safâ, Ashâb-ı Suffa, benî Suffa ve saff-ı ewwel kelimelerinden biriyle ilişkili
olduğu yolundaki tezlerin tamamı tutarsızdır ve mantıklı bir izahtan yoksundur.
Ayrıca dilbilgisi ve teolojik olarak da geçerliliği yoktur.
Kur’an-ı Kerim’de ve
Sünnette bir kez bile geçmiyor olmasına rağmen, tasavvufun Türkiye halkının
vicdanına kazınmış olmasını onun çekiciliğine bağlamak mümkündür. Tasavvuf son
derece esnektir; hiçbir dinin sınırlarına sığmayan oldukça zengin yorumlarla
örülmüştür. Bu nedenle tasavvufu, bütün düşüncelerin aksine, gerçeklerden kaçış
felsefesi olarak niteleyebiliriz.
Tasavvufta panteizm
vardır, politeizm vardır, antropomorfizm, teomorfizm ve ibahiye vardır…
Tasavvuftaki insan ilişkilerine baktığımızda onu en ileri derecede hümanist bir
felsefe olarak tanımlayabiliriz. Çünkü eğer taraflar razı ise tasavvuf onların
alacağı hiçbir karara sınır getirmez. Tasavvufun bu bakış açısı insan için çok
caziptir. Çünkü tasavvufta cehennem, yargılanma ve ceza yoktur. Ancak cennet de
yoktur.
Tasavvuf, çeşitli
dinlerin ve kültürlerin sentezinden oluşan, çelişkilerle dolu, her renge
girebilen, tamamen insan hayalinin ürünü olan bir düşünceler yumağıdır.
Tasavvufta Yunan, Hint, İran, eski Mezopotamya kültürleri; Yahudilik,
Hıristiyanlık, Zerdüştizm, Maniheizm ve Budizmin derin etkileri vardır. Bu
dinlere ait inanış ve ibadet biçimleri, yüzyıllar boyu, tasavvufun
tünellerinden geçirilerek çeşitli sebepler ve yollarla İslâm’a
bulaştırılmıştır. Bu ibadetler Bazen ‘Hatm-ı Hâcegân’, bazen ‘Râbıta’, bazen de
‘wird’ ve ‘zikir’ gibi masum isimler altında İslâm’ın birer parçasıymış gibi
telkin edilmiş, yaptırılmış ve vicdanlara yerleştirilmiştir. Bu dinlerden,
İslâm’ın alanına şimdiye kadar taşınmış bulunan inanış biçimleri, ayinler,
semboller, söylemler ve kavramlar sayılamayacak kadar çoktur.
Bir arayış
felsefesi ve dolayısı ile bir kaçış felsefesi olması itibari ile Tasavvuf
mistik bir hayat modeli sunması, tüm dünyadan el etek çekip, etliye sütlüye
karışmayan bir insan modeli ortaya çıkarması nedeni ile, Emperyalizm in,
zulmün, adaletsizliğin yayılmasında son derece etkili olmuştur. Tüm dünya da
İslam alemi ! nin bu zelil durumunun nedenleri buralarda aranmalıdır.