Uçur bizi Şiyhım konar geçer eyleme !
Allah'ın insanlara göndermiş olduğu vahyin ana konusu, insan ve insanlar arasındaki ilişkilerin, ADALET ve HUKUK çerçevesinde düzenlenmesidir. İnsanlık tarihi insanın ihtiyaç duyduğu bu en temel düzenlemeyi, mümkün olduğunca
Karmaşık, Mistik, sırlar içeren, şifreler içeren, seçkin anlayıcıların anladığı pratikten uzak bir yaşam biçimini Dine rağmen Dinleştirmişlerdir.
Allah'ın Dinine rağmen din üretenleri iki farklı kola ayırmak mümkün
.
1- Allah'ın dininden insanları uzaklaştırıp, yaşanması imkansız din rütülelleri, masal, menkıbe, hurafeler içinde insanı asıl mesajdan uzak tutanlar. Bu sayede yeryüzünde diledikleri gibi rant elde eden insanı, kadını, çocuğu köleleştiren, yetimin, mazlumun haklarını savunmayan, savunanları da kendilerine tehdit görüp toplumdan dışlamak için yaftalayan, karalayan, lakap takan ve alabildiğine hakaret edenler
.
1- Allah'ın dininden insanları uzaklaştırıp, yaşanması imkansız din rütülelleri, masal, menkıbe, hurafeler içinde insanı asıl mesajdan uzak tutanlar. Bu sayede yeryüzünde diledikleri gibi rant elde eden insanı, kadını, çocuğu köleleştiren, yetimin, mazlumun haklarını savunmayan, savunanları da kendilerine tehdit görüp toplumdan dışlamak için yaftalayan, karalayan, lakap takan ve alabildiğine hakaret edenler
2- Kitaba, Resul e ve Allah bağlı kalma kaygısı taşıyan ancak bu konuda sadece taklidi Din sanıp birinci zümrenin belirlediğini kabullenenler.
Bu iki mekanizma Kur-an da bilinçli bir yöntem ile Peygamberin mesajının ana konusunun dışında bir beklenti içine girmesinin nedeni nedir ?
İşte Muhteşem bir betimleme ve meselenin iç yüzü. Bu işi yapanların, Dini masala, menkıbeye, uçma kaçma komedisine dönüştürmesinin iç yüzü ve neden bir insanın asla yapamayacağı şeyleri öne sürdükleri...
6.109 - Şimdi en emin ve kararlı şekilde Allah a yemin ediyorlar ki eğer kendilerine bir AYET (mucize) gösterilmiş olsaydı bu (ilahi kelam) a gerçekten inanmış olacaklardı. De ki: "Ayetler (Mucizeler) yalnız Allah'ın elindedir!" Ve hepinizin bildiği gibi, onlara bir AYET (mucize) gösterilmiş olsaydı bile ona inanmazlardı
6.110 - kalplerini ve gözlerini (hakikatten) ayırdığımız sürece, tıpkı ona ilk başta inanmadıkları gibi: ve (böylece) Biz körce ileri geri yalpalayıp dursunlar diye onları küstahça kibirleri ile baş başa bırakırız.
6.111 - Biz onlara melekler göndermiş olsaydık ve ölüler kendileriyle konuşmuş olsaydı, ve (hakikati kanıtlayabilecek) her şeyi karşılarına çıkarıp önlerinde bir araya toplamış olsaydık (bile), Allah dilemediği sürece yine inanmazlardı. Ama onların çoğu (bundan) tamamen habersizdir.
6.112 - Ve işte böylece, biz, hem insanlar hem de görünmez varlıklar içinden zihin çelmeyi amaçlayan yaldızlı/parlak yarı hakikatleri birbirine fısıldayan şeytani güçleri peygambere düşman kıldık. Ama Rabbin dilemedikçe onlar bunu yapamazlardı: o halde, onlardan ve onların mesnetsiz hayallerinden uzak durun!
6.113 - Yine de, ahirete inanmayanların kalpleri Ona yönelebilsin ve Onda tatmin bulabilsinler diye, ayrıca ulaşabilecekleri (fazilet derecesi)ne ulaşabilsinler diye,
6.114 - sen onlara (de ki:) "Hakikati apaçık ortaya koyan bu ilahi kelamı size indiren O iken, (neyin doğru neyin yanlış olduğu konusundaki) hüküm için Ondan başkasını mı arayacağım?" Ve kendilerine daha önce vahiy bahşettiklerimiz bilirler ki bu (vahiy) de Rabbin tarafından safha safha indirilmiştir. Öyleyse şüphe edenlerden olmayın,
6.115 - zira, Rabbinin vaadi doğruluk ve adaletle yerine getirilmiştir. Onun vaatlerini(n gerçekleşmesini) engelleyebilecek hiçbir güç yoktur: ve yalnızca Odur her şeyi duyan, her şeyi bilen.
6.116 - Şimdi, eğer yeryüzünde (yaşamakta) olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar: onlar ancak (başkalarının) zanlarına tabi olurlar ve kendileri hiçbir şey yapmayıp sadece tahmin yürütürler.
Şapkadan tavşan çıkaran bir peygamber istiyorlar. Peygamber'in böyle bir şey yapamayacağını bildikleri içinde işi sulandırıp GÜNDEMİ SAPTIRIYORLAR...