Yüzme bilmiyorsan ağaca çıkma!
Tufan yani Nuh Tufanı geleneksel İslami algımızda insanlığın kozmik resetlenmesi şeklinde anlaşılır. Bunun böyle anlaşılması gayet normaldir zira tüm insanlığın geçmiş kültürel hafızasında böyle bir ortak fenomen mevcuttur.
Suyun hayat vericiliği insanoğlunda hayatın başlangıcının sudan var olduğu düşüncesini geliştirmiştir. Suyun arındırıcı olduğuna olan inanç ise bozulmuş ve artık iflah olmaz bir toplumun suyun içine batırılmasını ve daha sonra tekrar çıkarılması sonucu arındığı inancına alt zemin hazırlar. Kayıp kıtalar Mu, Atlantis v.b. efsanelerin kökeninde bu kültürel geçmiş yatar. Ayrıca Nehirlerde insanların suya daldırılıp vaftiz edilmesi de bu kültür geçmişinin bir tezahürüdür. Bize de ki abdest de aynı. Tarihsel süreçlerde tüm toplumların kültürel geçmişlerin izleğine bakılır ise bu fenomen her toplumda mutlak surette kendisine yer bulmuştur.
Durum böyleyken Kur’an ı Kerim de Nuh Kıssası vaki olan bir olay değildir, böylesi kültürel bir geçmişin üzerine bina edilmiştir. Ancak Kıssanın anlatılması Geminin ve gemi mürettebatı ile ilgili spekülasyonlar, geminin muhteşemliği, insanlığın yok olup tekrar Nuh’un soyundan türediği ya da nerede karaya çıktığı v.b bilgiler verilmek için anlatılmaz.
Kısacası Allah’ın Nuh Tufanından bahsetmiş olması bilimsel ya da edebi bir zorunluluk değil, hele hele günümüz ve sonrasına ait gemi modellemesi için bir refarans sunmak ya da edebiyat parçalamak hiç değildir.
Mesaj gayet basit ve açıktır;
Mekke de ki şartların çok zorlaşması,
Müslümanlar için artık bıçağın kemiğe dayanması nedeniyle Muhammed A.S a BAVULUNU HAZIRLA mesajıdır. Bu mesaj Muhammed A.S. ın artık Mekke'den ayrılması için bir RUHSATTIR. Zira sahabe döneminde Nuh ve tufan hakkında nesnel gerçekliği ile ilgili hiç bir soru gelmemiştir. Onlar mesajı anlamışlar işlerine bakmışlar Mekke'den Medine ye İslam gemisine binip gitmişlerdir...
Suyun hayat vericiliği insanoğlunda hayatın başlangıcının sudan var olduğu düşüncesini geliştirmiştir. Suyun arındırıcı olduğuna olan inanç ise bozulmuş ve artık iflah olmaz bir toplumun suyun içine batırılmasını ve daha sonra tekrar çıkarılması sonucu arındığı inancına alt zemin hazırlar. Kayıp kıtalar Mu, Atlantis v.b. efsanelerin kökeninde bu kültürel geçmiş yatar. Ayrıca Nehirlerde insanların suya daldırılıp vaftiz edilmesi de bu kültür geçmişinin bir tezahürüdür. Bize de ki abdest de aynı. Tarihsel süreçlerde tüm toplumların kültürel geçmişlerin izleğine bakılır ise bu fenomen her toplumda mutlak surette kendisine yer bulmuştur.
Durum böyleyken Kur’an ı Kerim de Nuh Kıssası vaki olan bir olay değildir, böylesi kültürel bir geçmişin üzerine bina edilmiştir. Ancak Kıssanın anlatılması Geminin ve gemi mürettebatı ile ilgili spekülasyonlar, geminin muhteşemliği, insanlığın yok olup tekrar Nuh’un soyundan türediği ya da nerede karaya çıktığı v.b bilgiler verilmek için anlatılmaz.
Kısacası Allah’ın Nuh Tufanından bahsetmiş olması bilimsel ya da edebi bir zorunluluk değil, hele hele günümüz ve sonrasına ait gemi modellemesi için bir refarans sunmak ya da edebiyat parçalamak hiç değildir.
Mesaj gayet basit ve açıktır;
Mekke de ki şartların çok zorlaşması,
Müslümanlar için artık bıçağın kemiğe dayanması nedeniyle Muhammed A.S a BAVULUNU HAZIRLA mesajıdır. Bu mesaj Muhammed A.S. ın artık Mekke'den ayrılması için bir RUHSATTIR. Zira sahabe döneminde Nuh ve tufan hakkında nesnel gerçekliği ile ilgili hiç bir soru gelmemiştir. Onlar mesajı anlamışlar işlerine bakmışlar Mekke'den Medine ye İslam gemisine binip gitmişlerdir...