Bir Manifestomuz olsun!
İslam'ın, insan fıtratına uygun hale gelmesi ve yüreklerde olgunlaşıp yeşermesi için aşağıdaki süreçlerin geçirilmesi mutlak surette zaruridir.
İman;
Allah'a varlık ve yokluk zaviyesinden değil O'nun hayata hakim kılınmasını istediği ahlaki temellerinin geçerliliğine inanmak ve bunun için sürekli mücadele eden kişinin karşılaşacağı güçlüklere dayanması ve O'na güvenmesi
Bilgi;
İnsan bilmediğine düşman olur. Allah'ı bilmek O'nu anlamaktır. Yeryüzünde olup bitenleri kavramaktır. Zatı ya da "Ne" olduğu ile ilgilenmek insanın fıtratına uygun bir davranış değildir. Bu nedenle O'nun ne olduğu ancak O'nun "NE YAPMAK İSTEDİĞİ" ile anlaşılabilir.
Uygulama/Pratik;
Hiç bir inanç, düşünce ve fikir uygulama alanı olmadan kendisini koruyamaz. İslam, kendisini evrensel ilkeler ile donatan kişinin yeryüzüne Barış ve Adalet getirmesi için çalışmasını öğütler. İnsanın varlık amacı işte bu yüzden yalnızca Allah'a kulluktur. Yalnızca Allah'a kulluk diğer tüm Barış ve Adaletsizlik sebeplerini ortadan kaldırır. Yalnızca Allah'a kulluk, Yalnızca Allah'a ibadet etme dar alanına dönüştürülür ise DİN kurumsallaşır ve Ritüel Dini olur.
... Ve İçtenlik ille de Sorumluluk Bilinciyle Hareket;
İslam, içselleştirilmiş ilkelerin hayata hakim kılınacağı Muttaki (sorumluluk bilinci taşımak) bir yürek arar. Eğer bu yüreğe sahip değilse kişi, yukarıda sayılan unsurların mutlaka tutarsızlığı içinde boğulur ya da tezat durumlar ortaya çıkar.
İşte bu dört unsuru hayata hakim kıldığımız zaman
yeryüzünde kendimizi dağlar kadar güçlü,
denizler kadar engin ve kuşlar kadar özgür hissedebiliriz.
Erkeklerimizin bilekleri bükülmez,
Kadınlarımızın onurlu başları her daim yüksekte olur.
Allah'a dayanmanın verdiği güven ve iç huzur ise Muhteşemdir.
Haydi şimdi yeryüzüne dağılın ve Allah'ın rızasını arayın.