Madem gönül boşluk kabul etmiyor öyleyse tıka basa ayetle doldur gönlünü
Vahyin insanlar için bir ihtiyaç olduğu, İnsanlık tarihinde bu ihtiyacın sürekli vahiy ile karşılandığı Kur-an i bir gerçektir. Genelde sosyal ve ahlaki gerekler, fıtri ihtiyaçlar vahyin bir zorunluluk üzerine dayandırıldığını göstermektedir.Hayatın alabildiğince mutlak somut gerçeklere dayanmasına rağmen vahiy indiği toplumlar içinde mucize aracı olarak kabul görmüş, işlev itibari ile bu gerçeklikten koparılıp gnostik bir zihin dünyasına hapsedilmiştir. Bunun nedenini iki ana başlıkta toplamak mümkün;
1- Zihinsel olarak Tanrıyı somutlaştırma ihtiyacı (fıtri değildir!) ve anlamlandırma yetersizliği,
2- diğeri bu yetersizlik üzerine inşa edilen din kurnazlığı yani bundan rant elde edenler. (Felsefe+Tasavvuf)
Bu birliktelik vahyin hayatın dışına itilmesinde en önemli etkendir. Bu nedenle yaşamın her alınındaki somut gerçeklerin vahiy ile somut gerçekler üzerine bina edilmesi zorunludur. Hayat somut ve sosyal gerçeklerden oluşur. Somut ve sosyal gerçeklerin Ahlak ve Adalet temeline oturması ruhsal tüm tatminlerin de cevap bulması anlamına gelir.
1- Zihinsel olarak Tanrıyı somutlaştırma ihtiyacı (fıtri değildir!) ve anlamlandırma yetersizliği,
2- diğeri bu yetersizlik üzerine inşa edilen din kurnazlığı yani bundan rant elde edenler. (Felsefe+Tasavvuf)
Bu birliktelik vahyin hayatın dışına itilmesinde en önemli etkendir. Bu nedenle yaşamın her alınındaki somut gerçeklerin vahiy ile somut gerçekler üzerine bina edilmesi zorunludur. Hayat somut ve sosyal gerçeklerden oluşur. Somut ve sosyal gerçeklerin Ahlak ve Adalet temeline oturması ruhsal tüm tatminlerin de cevap bulması anlamına gelir.
Vahiy gönül boşluğunu doldurmak için gelen bir araç değildir. O yalnızca nefis tezkiyesi içinde gelmemiştir. Kullandığı dil zorunlu olarak insancadır ve bu çoğu zaman yanlış anlaşılır.