Solla beni

Solla beni Kubart, Sağla beni Firavun.
Musa dan Mazdek'e fukaralığın gücü...

Biraz ideolojilerden konuşalım. Kapitalizm, Sosyalizm, Liberalizm. Bizler toplumsal olarak DİN de fırkalaştığımız gibi ideallerin kategorik hale getirildiği bir fırkalaşmayada zorlanırız. İslam, nasıl ki insanlığı özgürleştirmek için Tevhidi ayakta tutmak isterse, Emperyalizm de halkı fırkalara bölerek idealleri çarpıştırıp kendisini ayakta tutmak ister. Aslında söylemek istediğim şey şu; Bütün İdeolojiler tek bir ideolojiyi ayakta tutmak için halkı oyalamaya yararlar. Yaz bunu bi kenara...

Biraz geriye gidelim ve halkı oyalayan oyuncaklardan birine derinlemesine bakalım, değineceğimiz konu Sosyalizm olsun. Hani şu sosyal ve ekonomik alanda toplumsal refahı devlet kararlarının getireceği yalanıyla halkı uyutan sosyalizm. Yakın tarihin Sovyetlerinden de daha  geriye gidelim. Bizim solcuların bilmediği dönemlere. Mesela Marks amcanın (karl marx olarak bilinir) müridi olduğu Mazdek'in, eski İran da sosyalizasyon un zirve yaptığı ve kominizmin ilk dünyada yaşandığı Kubart dönemine...

İran da dörtüzlü yıllar. Kral Kubart zamanı İran da kapitalizm zirve yapmış, asilzadeler (kiyaniler) lüks ve sefahat içinde yaşamaya alışmıştı. Zenginler saraylarda yaşıyor, pembe diziler, evlilik programları ve macunvari yarışma programları ile zevkü sefa içindelermiş. Halk ise sefil ve perişan. Mazdek adında biri çıkar ve bu düzenin tekerine çomak sokar. Mallarınızı fakir fukaraya dağıtın der. Halkı kışkırtır ve halk, zenginlerin çiftliklerinin, rezidanslarının üzerine çökerler. Fakirliğin, marabalığın arkasına sığınan Mazdek bu sefer Kominizmin iğrenç yüzü ile halkı yüzleştirdi. Herşey ortak olacaktı. Kısaca söyleyeyim Evlilik diyeyim sen gerisini anla. Kaybedecek bir şeyi olmayanların büyük bir güç oluşunu kendi ütopyası için heder edip gitmişti Mazdek. Bu dönemin de gerisine gidelim...

Yer Mısır, bu kez milattan öncelere, bin ikiyüzlere.

Musa ağır şartlar altında taşeron işçisi olarak çalıştırılan Mısır halkıyla tanışınca saraydan dışarı çıktı ve günlerini varoşlarda geçirmeye başladı. Mısır devlet hastanesi kapılarında halk ölüme terk ediliyordu. Kadınların yarınlara dair umutları tükenmişti. Varoşlarda duvarlara papirüsler üzerinde Kahrolsun Firavun sloganları yazılarak asılmıştı. Elden gelense yalnızca buydu. Mısırlı köle ve ikinci sınıf kadınlar yerel kıyafetleri ile Firavunun devlet okularında okuyamıyor, Hitit'in Asur'un kapılarını aşındırıyordu. Halkın tek eğlencesi hafta sonları taştan tetris oynamak, kahvede tavla okey çevirmekti. Haftada bir gün izinleri vardı ve bunu ancak buğday karşılığı Amon rahiplerinin insafına kalmış miktarda silolardan aldıkları nohut, mercimek ve baklagillerle yaptıkları çorbaları nil vadisinde piknik yaparken içebiliyordı. Evlerin çoğunda bacalar tütmüyor,  doğalgaz faturaları ödenmediğinden yemekler taş ocaklarda pişiriliyordu. Bir araya gelenler Mısır kahvehanelerinde KENDİ İÇİMİZDEN bizi bu zulümden kurtaracak birini gönder diye sürekli Amon'a yalvarıyorlardı. Büyük gün geldi çattı ve Musa kavmine döndü ve dedi ki; "Ya Zillet Ya İzzet, Benimle sarp bir yokuşa kim tırmanacak!" Mısırlı ve çevre ülkelerin mültecilerinden köylü esnaf çoluk çocuk kadın kim varsa çıktı Mısır'dan. Zulüm denizini yardı Musa. Zillet kıyısından İzzet kıyısına çıkardı ahaliyi. Sabreden halk emeklerinin, direnişlerinin karşılığını almış dört bir yandan kuşatılan Mısır ise kendi içine çökmüştü. Musa da Firavunun sömürü düzenine çomak sokan biriydi ama o Mazdek gibi kominizmin ütopyasında heder etmemişti halkı.

Ucuz iş gücü kullanarak işçileri ve böylece tüm toplumu köleleştirmeye Sosyalizm denir. Bu Emperyalizimin üzerinde yükseldiği bir basamaktır. Emeğin tam karşılığının verilmeden biriktirilmesine ise Kapitalizm. Emperyalizmin nirvanası Firavundur. Mısır yöneticilerinin bir sıfatı olmasına rağmen biz onu Musa ile kavga eden gıcık bir adam olarak daha çok zihinlerimizde canlandırırız. Kur'an Tevhid ve Emperyalizm mücadelesini Musa ve Firavun kavgasıyla özetlemiştir. Bu kavga hiç bitmeyecek sürgit bir kavgadır. O da tıpkı emperyalizm gibi halkı kastlara ve ideolojilere bölmüş, yönetiyordu. Oysa fukaralık bir güç olarak arkasına saklanılabilecek herkes için devasa bir dinamiktir. İslam fukaralığı sonlandırmak, Emperyalizm ise üzerinde yükselmek ister. Musa fukaralığı arkasına aldı, bu fukaralık ve ezilmişlik, alınterine dayalı iş gücü Musa'nın elinde ASA oldu ve köleleri özgürleştirdi. Meydanlarda boş boş slogan atan solcu kardeşlerimiz bu farkı gördüklerinde bizimle kol kola girdiklerinde belki biz de Musa'nın Mısır'dan çıkışı gibi BARIŞ VE ESENLİK yurduna çıkarız ha ne dersin!


Bu blogdaki popüler yayınlar

Kur'an ışığında ebelik !

Koşun Kavga Var !

Kadir Gecesi Bulundu !

"Kitapsız"lık Yapma !

Ben, Biz, O. Allah Kur'anda neden farklı zamirler kullanır ?

Allah'ın Kahramanı Sensin e-kitap olarak çıktı !.

Kuyruğu Kopartan Tilki Masalı

Musa, Ekmek ve Özgürlük - ÇIKTI

Hoş geldin On bir ayın sultanı Gastronomi

Sünnilik bir Din midir ?