Kandiller, Fazladan Camilerde kılınan namazlar, fazladan tutulan oruçlar, zikirler, tesbihatlar, dualar, farklı giyinenler...
Dine sonradan eklenen her yeni uygulama yahut arttırma (Namaz, Zikir,dua, tesbihat, farklı giyimler v.b.) Mü'minlerin eşitliğini bozar. Çünkü Allah, tüm ibadet formlarını herkesin kolaylıkla uygulayabileceği biçim ve sürelerle belirlemiştir. Amaç hiç bir bireyin bir başkasına üstünlük taslamasını önlemek ve Dinin sosyal hayata dönük yönünü canlı tutmaktır. Allah'ın Dini böyle bir şeydir. (Ed-Din-i El-İslam, The İslam)
Dine ne kadar sonradan eklenen (bid'at) şey varsa hepsini sürekli savunan ve topluma dayatan Ruhbanlar ise bu eşitliği bozarak;
Dine ne kadar sonradan eklenen (bid'at) şey varsa hepsini sürekli savunan ve topluma dayatan Ruhbanlar ise bu eşitliği bozarak;
"Biz sizden daha dindarız",
"Biz Allah'a daha yakınız" diyerek Dinde söz ve otorite sahibi olmak isterler. Bunu yaparken de
"Ne zararı var ki",
"Camiye milleti toplayıp Kur'an okuyoruz fena mı?" gibi kılıfların ardına saklanırlar.
Unutmayın ki Din, bu durumların sürekli yapılması ve sürekli böylesi uygulamaların eklenmesi sonucu KURUMSALLAŞIR. Kurumsallaşan Din böylece herkes tarafından yaşanamaz hale gelir ve hayatın içinden uçup gider.