Tek başına bir Direniş ve Tek başına bir akıllı deli, İbrahim.

Tek başına bir Direniş ve Tek başına bir akıllı deli, İbrahim.

"İslam Felsefesi" kendi özel tarihi içinde metafizik ve bilgisel tarihinin art arda gelen bir yorumu değil, Yunan Felsefesinin yorumları haline gelmiştir. Maalesef adına Kelam ilmi denen şeyin tarihsel süreç sonunda içi bununla tıka basa doludur. kendilerine "İslam Filozofu" adını veren her ne kadar düşünce adamı varsa genellikle AKIL ile NAKLİ uzlaştırayım derken ortada İslam bırakmadı. Biz genel olarak TEFSİR kitaplarında bu birikimin çerçevesinde sunulan İslam algısını mutlak ve nihai Din algısı olarak görürüz. Oysa bu aktarılan Tefsir geleneğimizdeki KELAM/ Felsefe artıkları İslam'ı diğer dinlerin geçtiği benzer süreçlerden geçirerek Ehli Kitaplaştırmıştır.

Bu durumun tezahürlerinden bir örnek olması bakımından İbrahim a.s. ın Kur'anda yer alan "kavmi ile mücadelesi" verilebilir. İbrahim peygamberin kavgası, Bir Rabb arayışı şekline sokularak "DÜŞÜNMEK İslami bir zorunluluktur" sonucu olarak sunulur. Bu düşüncede SALT DÜŞÜNMEK ve kökeni "Tanrı Arayışı" olan Philosophy aslında İslamileştirilmek istenir. İbrahim'in kavmi ile mücadelesini Antik Yunan kafası ile SALT BİR ARAYIŞ serüvenine çevirmek ne kadar doğrudur! Peki durum gerçekten böyle midir?

İbrahim a.s ın Kur'anı Kerim de Güneş, Ay ve yıldızlar ile ilgili anlatılan kıssasında kavmiyle çekişmesini "Akıl ile Allah bulunabilir, Tefekkür ile Allah keşfedilebilir" gibi sonuçlara vardırırlar. Genelde bu sonuca göre İnsan, Allah'ı arayan bir konumdan öteye gidemez. ve sonucu üretenler onun tüm hayatı boyunca neyin mücadelesini verdiğini pek de dikkate almazlar.

Oysa, putperest kavmi Yıldızları, Güneş ve Ayı kendilerine Tanrı edinmişlerdi ve aracılar bu tanrılardan roller çalarak "TANRI ile İNSANIN ARASINI BULUYORDU" Gözden kaçan durum şudur; İbrahim Allah'ı aramıyor aksine kavminin bu sahte tanrılar yoluyla yapılan kurnazlığıyla dalga geçiyordu. İbrahim'in kısa süreliğine de olsa Güneş'e, Ay'a, Yıldızlara tapıyor algısına yol açabilecek bu düşünce Ayetleri bağlamından kopararak tevil etmenin bir sonucudur. 74. Ayet de babasına; "Sen putları tanrı mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum." diyen İbrahim nasıl olur da sonraki ayetlerde önce Güneşi, ayı daha sonra yıldızları kendisine Rabb olarak görür ve sonra vazgeçer!

İbrahim ne güzel adamdı bir bilseniz. Onun göç yolculuğu UR şehrinden başlamıştı ve Harran'a kadar uzanmıştı. Arızalı bir adamdı ki sürekli iktidarın önde gelenlerine kafa tutuyor bu nedenle hiç bir yerde barınamıyordu. Bu mücadele ruhu onu Kenan diyarına kadar getirmiş hatta Mısır'a bile gitmişti. İbrahim'in yürüyüşü Mekke den sonra Kenan toprakları civarında son bulur. O içinde bulunduğu tüm kavimlerin putperest inançları ile kavga etmiş, "Tanrı içimizde" ve "Tanrı kainatın dışında her yerde" zırvalarıyla halkı uyutan aristokrat ve yöneticileri çılgına çevirmiştir. Halkın gözünü sanal gündemlerden varoşlara çekmiş bu yüzden etrafında hiç kimse kalmamıştı. Delilikti bu yaptığı ama ne akıllı delilik. Helal olsun sana İbrahim'im.



Bu blogdaki popüler yayınlar

Kur'an ışığında ebelik !

Koşun Kavga Var !

Kadir Gecesi Bulundu !

"Kitapsız"lık Yapma !

Ben, Biz, O. Allah Kur'anda neden farklı zamirler kullanır ?

Allah'ın Kahramanı Sensin e-kitap olarak çıktı !.

Kuyruğu Kopartan Tilki Masalı

Musa, Ekmek ve Özgürlük - ÇIKTI

Hoş geldin On bir ayın sultanı Gastronomi

Sünnilik bir Din midir ?