ASA, MUSA ve EJDERHA

Camı kıranda, kırdıran ve camcı da aynı cephenin adamları. Birisi sorun üretiyor sonra sorunu üreten cephenin diğer adamları kendisini çözüm gösteriyor. Hepsi MÜSTEKBİR yapının adamları. MUKTEDİR arayacaksak işte bu yapının kendisi tam tamına MUKTEDİR dir. Halkı parçalara ayırıyor, hepsini bir birine kırdırıyor. Ortaya çıkan Terörün panzehiri bende deyip emeklerimize çörekleniyor ve tüm yerel kaynaklarımızı sömürüyorlar. Bu yolla Ortadoğuda halklarımızın tüm emeklerini böylesi çalıyor ve büyük imparatorluklarını ve tiranlıklarını bu sistemle ayakta tutuyorlar. Kur'an bu sistemin işleyişinin nasıl olduğu ile ilgili ne diyor bir bakalım;

O ülkede Firavun kendini büyüklük duygusuna kaptırmış ve ülke halkını kastlara, sınıflara ayırmıştı. (Öyle ki,) onlardan bir kısmını iyice hor ve güçsüz görmek istiyor (ve bunun için de) erkek çocuklarını öldürüyor, (yalnız) kadınlarını sağ bırakıyordu: çünkü o, gerçekten de, (yeryüzünde) bozgunculuk çıkarmak isteyen kimselerdendi.

İşte bu sisteme kafa tutmak varya ! inanılmaz büyük bir onurdur. Çünkü bu kavga çok eski, bu kavganın taraflarında adı geçen yiğitler yüzaydınlığı elçiler, peygamberlerdir. Musa bunu başardı. Bu sistemin karşısında durmanın anahtarlarını Allah bize Kur'an da muhteşem örneklerle vermektedir. Peki ama bu günde işleyen bu sistemi BİZ nasıl kırıp parçalayacağız ? İlla bir peygamber mi gelmesi gerekiyor, Mesih mi gelsin, Mehdi mi bekleyeceğiz!, yok kardeşim. Biz kendi işimizi kendimiz göreceğiz. Biz Allah'ın bize bahşettiği irade ve sorumluluğun farkındayız.

İki şeye ihtiyacımız var.
Bir; Asa ve bu asayı tutan alın terine dayalı tertemiz bir el.
İki; Her türlü yalan ve manipülasyon yılanlarını yutan bir Ejderha.

Nedir bunlar hemen bakalım. Baştan söyleyeyim benim ASAm ile EJDERHAm biraz farklı ve klasik tefsirlerde rastlanan cinsten değiller. Benim sözkonusu edilen araçlardan anladığım güncel ve sosyal hayatın içinden alınmadır. Çünkü Kur'an, SOSYOLOJİK SORUNLARIN NEDENLERİNİ ve ÇÖZÜMLERİNİ sunan bir kitaptır. Kur'an Kıssaları uykudan önce okunması için anlatılan masallar değil, daima uyanıkken okunması için söz eder. Başlayalım;

Musa sarayda işlerin ters gittiğini farkedip varoşlara daldığında anladı yeryüzündeki asıl meseleyi. İnsanoğlunun yeryüzünde varlık nedeni bir beşer önünde eğilmek yahut bir beşerin gırtlak ve işkembesini genişletmek değildi, bunu gördü. Firavun kitleler halinde beslediği insanlığa yalnızca ekmek veriyordu. Onaları kendi tiranlığının garintisi olarak çalıştırıyor, sömürüyordu. Musa daha düne kadar sarayda yediği lokmalar şimdi boğazına diziliyordu. Çünkü karşısında bir sömürü düzeni, zulüm düzeni vardı. Mısır'ın dillere destan ihtişamı işte bu zalimiğin üzerinde yükseliyordu. Musa ilk defa Mısır'da başgösteren milliyetçilik krizi nedeniyle Allah'a yaklaşmanın yolunun milli değerler olduğu zannıyla adımlar attı. Kan bağının evrensel değerler taşımadığını görünce iş işten geçmiş katil olmuştu. Medyen'e kaçışın nedeni budur. Medyen'den kendisine yuva kurması çoluk çocuğa karışması bir süre sonra yürek yangınını söndürememiş geride bıraktığı mazlumlar tek derdi olmuştu. Musa! yürek yangınını hissediyorum kardeşim! Sen var ya tam benim kafada bir adammışsın...

Bir haber geldi dönemin Firavunu ölmüş Mısır'da siyasi bir boşluk oluşmuştu döndü Musa. Varoşların ezilmiş halkından bir EJDERHA yarattı. Musa katildi ama asla kirli işlere bulaşmamış, haram yememiş birisiydi ve onun elleri bu ölçüde parıl parıl parlıyordu. Şimdi o elin tutacağı ve zulüm deryasını yaracak bir ASA ya ihtiyaç vardı. Musa ASA yı da varoşlarda buldu, Emek!. Emeğe dayalı ve zalime başkaldıran bir kitle, Aman Ya Rabbim !bildiğin onbinler ayaklandı. Musa onlara şunu söyledi "RAB size yalnızca EKMEK değil ÖZGÜRLÜK vaadediyor" Muhteşem. Köleler artık kendilerini değil çocuklarının geleceğini düşler olmuştu. Özgürlük demek gelecek demekti, yarınlar demekti, yarınlar çok güzel olacak demekti. Gözünü bukdatan sakınmayan kitleler MUSA'nın elinde kaskatı bir ASA oldu. zulmü yaracak, zulmün üstesinden gelecek güç işte bu güçtü.

Yetmezdi, Yetmedi de. Firavun ve avanesi kölelerin değil kölelerin iş gücü sayesindeki zenginliği asla bırakamazdı. Her gün bu kitleyi avucunda tutmak için yalanlar, sahte haberler, kulaktan kulağa yayılan fısıltılarla halka korku yayıyor, "Firavunun dünyanın EFENDİSİ!, SAHİBİ! ve TEK EKBERİ olduğunu işliyordu. Halkı korkutmak ve bir yandan aldatmak için medyası, algı operasyonları, iç güçleri, dış güçleri derken işin sonuna gelindi. İşte Musa'nın beyaz eli ve asasının mücadelesini boşa çıkarmayacak ikinci itici güç bu yılanları yutan DÜRÜSTLÜK, ADALET ve MERHAMET ile hareket edilen sabır ve sebata dayalı dik duruştu. Yalan söylenmeyecek, adam kafalanmayacak, adam kayrılmayacak, asla düşmanın argümanları kullanılmayacaktı. Düşmanın her haberine balıklama atlanmayacak, korku ve paranoyalarına aldırış edilmeyecekti.

Ne yaptılarsa yılanlarını işte ortaya çıkan bu dik duruş yedi bitirdi. Firavunun sahte yılanlarını hayatın gerçek değerleri üzerine kurulu ejderhası yerle bir etti.
Musa geçti gitti,
İsa geçti gitti.
Ah iki gözüm Muhammed'im geçti gitti bu dünyadan.
Onlar öldüler diye bu dava bitti mi şimdi !
Asla !
Biz topuklarımız üzre asla geri dönmeyeceğiz. Zalime dün de baş kaldırdık, bu gün de başkaldıracağız, yarında. Harama bulaşmamış beyaz ellerimizde asa ile "Dünya'nın beşten büyük olduğunu" bu sahte tanrılara göstereceğiz. Onların tüm yılanlarını BİRLİK, BERABERLİK ve KARDEŞLİK EJDERHASI'yla yerle bir edeceğiz.



Bu blogdaki popüler yayınlar

Kur'an ışığında ebelik !

Koşun Kavga Var !

Kadir Gecesi Bulundu !

"Kitapsız"lık Yapma !

Ben, Biz, O. Allah Kur'anda neden farklı zamirler kullanır ?

Allah'ın Kahramanı Sensin e-kitap olarak çıktı !.

Kuyruğu Kopartan Tilki Masalı

Musa, Ekmek ve Özgürlük - ÇIKTI

Hoş geldin On bir ayın sultanı Gastronomi

Sünnilik bir Din midir ?