Boru Kısa

Abi bak sen "Kur'an da bilimsel gelişmeler önceden haber verilmiş" deyince aklıma bir fıkra geldi. Bilimsel tevil yapılınca hep aklıma bu fıkra gelir, anlatayım.

Arazi çalışması için saha da bulunan bir fizikçi, bir matematikçi, bir kimyacı, bir jeolog ve bir antropologdan oluşan heyet yağmur bastırınca bir köy evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için yanlarından biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır.

Soba yerden bir metre kadar yukarıda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.

fizikçi, "adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş" der.

matematikçi, "sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış" der.

Kimyacı, "adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış" der.

antropolog, ""adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş" der.

jeolog, "burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış" der. Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar., Adam cevap verir:

- Boru yetmedi.

Şimdi diyeceğim o ki İslam on bin nüfuslu Mekke sokaklarının sosyolojik sorunlarını çözmek için inmiş iken, içinde "bundan sonraki her konuya bu çözümleri yorun" diye bir anahtar ilke konmamış iken bizlerin bu gün yorumları biraz bu fıkra çerçevesinde komik kaçıyor. Bir bakıma şöyle denilebilir ki Kur'an ın ana gündemini ve konusunu Mekke'nin sosyolojik sorunları ve dönemin ahlak ve vicdan dünyası şekillendirmiştir. Bu gündemin dışında Vahyi anlamaya çalışmak iste bu soba borusu fıkrasında olduğu gibi amacı dışında bir çok yorumlama örneği gibi anlamsız kalacaktır.

Kur'an ı Kerim'i ilk ve doğrudan muhatabı gibi anlamak, yukarıdaki ev sahibi örneğinde olduğu gibi ihtiyaçlar doğrultusunda ortaya çıkmış bir sonuç olarak ele almak gibidir. Bu bakış açısı ortaya sonradan çıkan sorunların çözümlerinde de doğru ve faydalı sonuca ulaşılması için imkan sunan bir yöntemdir. Kur'an ı Kerim'in anafikrine odaklanmak ve detaylarda boğulmamak aynı zamanda Ümmeti fırkalaşma hastalığından da kurtaracaktır. Detay demek, İslam Ümmeti için yüzyıllardır mezhep demek, fırkalaşma demek, kavga demek, kan ve göz yaşı demek.

Son söz o ki ;

Her bir ayet Kur'an'ın indiriliş amacının zaruretlerine olan bağlılığına göre irdelenmelidir. Yorum ve Tefsir bu bağlamın dışını çıkarılmamalıdır. Bu odaklanma sonucunda elbette evrensel bir ilke üretmek hedeflenebilir ancak bağlama sadık kalmak "Tarihselci" , "Evrenselci" fırkalaşmasınında sonunu getirecektir.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kur'an ışığında ebelik !

Koşun Kavga Var !

Kadir Gecesi Bulundu !

"Kitapsız"lık Yapma !

Ben, Biz, O. Allah Kur'anda neden farklı zamirler kullanır ?

Allah'ın Kahramanı Sensin e-kitap olarak çıktı !.

Kuyruğu Kopartan Tilki Masalı

Musa, Ekmek ve Özgürlük - ÇIKTI

Hoş geldin On bir ayın sultanı Gastronomi

Sünnilik bir Din midir ?