Tarih ve Kıssa
Olay, zaman ve yer ile kişi bilgisinin verilerek daha sonra kayıt altına alınması "geçmişi" tarihin konusu yapar. Tarih geçmiş değil sonradan yazılmış ya da kayıt altına alınmış bir şey demektir. Devletler en güçlü erk ve kontrol mekanizması olduğundan Tarih ve tarihin ürettiği veriler, en güçlü sığınak olarak kendilerini bir devlet erki altında güvende hissederler. Bu nedenle tarih bir bilim değil bir ideolojidir. Somut veriler ile desteklenmesi bile tarihi bir ideolojinin güdümüne girmekten kurtaramaz ve kurtaramamıştır. Konumuz tarih değil ama bu kısa girişi yapmak gerekiyor zira Kur'an aktarım biçimi olan Kıssalar ile Tarih birbirine karıştırıldığından bir çok konuda yanlış sonuç üretilmiştir.
Kur'anı Kerim kıssalar yoluyla Muhammed a.s. a moral motivasyon aşılarken aynı zamanda ona muhteşem bir bilinç kazandırmıştır. O elinde iki kapak arasında toplanmış bir kitap olmadan dünyaya meydan okumuştur. Kıssaları taşıdıkları bilinç fayda esası göz ardı edilerek okunduğunda ise elde edilen sonuç tarihsel verilere dönüşür ve faydasını yitirir. Kıssanın tarihsel verilerine ulaşmak elbette faydalı ve yararlıdır ancak Kıssa merkezinde ön planda tutulması gereken daima bu bilinç ile taşınmak istenen anafikirdir.
Kur'anın yarısını teşkil eden Kıssalar bu gözle okunmadığından ve faydalanılmadığından dolayı kitabın yarısı anlaşılmamıştır. Diğer yarısı da fırka mezhep meşrep tartışmalarına kurban gittiğinden koşar adım Allah'ın hidayetine ulaşacak iken, iki bacağı sakat kalmış yürüyemez bir adamın durumuna düşmüştür Ümmet.
işte bu nedenle Kur'an Kıssa içinde;
kişi,
olay,
zaman ya da yer isimlerini elçiler ve bir kaç istisna dışında kullanmaz. Ya kişiyi, ya yeri ya da zaman unsurunu bilinçli olarak Kıssa içinde karartır. Mesajını tarih olgusu ve dar kapsamına sıkıştırmaz. Zira Kıssanın geçmişten geleceğe taşımak istediği şey bu verilerin hiç biri değildir. Kur'anın amacı ne kişileri fenomenleştirmek ne de yerleri kutsallaştırmaktır. Eğer Kur'an bir tarih bilgisi çerçevesi ile mesajını iletmek istese mutlak surette o bir ideloji içine hapsolacağından bağımsızlığını yitirirdi. Bu nedenle Kıssalar tarih üstü bir veri taşırlar o da şudur; Bilinç.
kişi,
olay,
zaman ya da yer isimlerini elçiler ve bir kaç istisna dışında kullanmaz. Ya kişiyi, ya yeri ya da zaman unsurunu bilinçli olarak Kıssa içinde karartır. Mesajını tarih olgusu ve dar kapsamına sıkıştırmaz. Zira Kıssanın geçmişten geleceğe taşımak istediği şey bu verilerin hiç biri değildir. Kur'anın amacı ne kişileri fenomenleştirmek ne de yerleri kutsallaştırmaktır. Eğer Kur'an bir tarih bilgisi çerçevesi ile mesajını iletmek istese mutlak surette o bir ideloji içine hapsolacağından bağımsızlığını yitirirdi. Bu nedenle Kıssalar tarih üstü bir veri taşırlar o da şudur; Bilinç.
Kur'anı Kerim kıssalar yoluyla Muhammed a.s. a moral motivasyon aşılarken aynı zamanda ona muhteşem bir bilinç kazandırmıştır. O elinde iki kapak arasında toplanmış bir kitap olmadan dünyaya meydan okumuştur. Kıssaları taşıdıkları bilinç fayda esası göz ardı edilerek okunduğunda ise elde edilen sonuç tarihsel verilere dönüşür ve faydasını yitirir. Kıssanın tarihsel verilerine ulaşmak elbette faydalı ve yararlıdır ancak Kıssa merkezinde ön planda tutulması gereken daima bu bilinç ile taşınmak istenen anafikirdir.
Kur'anın yarısını teşkil eden Kıssalar bu gözle okunmadığından ve faydalanılmadığından dolayı kitabın yarısı anlaşılmamıştır. Diğer yarısı da fırka mezhep meşrep tartışmalarına kurban gittiğinden koşar adım Allah'ın hidayetine ulaşacak iken, iki bacağı sakat kalmış yürüyemez bir adamın durumuna düşmüştür Ümmet.