Firavun denizde boğuldu mu boğulmadı mı ?

Yüzyıllardır birikegelmiş bir İslami algı ile Kur'an'ı anlamak kolay olabilecek iken zordur hatta bazen kafa bile karıştırabilir.
Rabbim !
İyi ki yazılı bir kitap göndermedin yoksa halimiz nice olurdu !

Şimdi efendim bir giriş yaptık ama niye böyle bir giriş yaptık izaha geçelim; Firavun denizde boğuldu mu boğulmadı mı ?

Kuranı Kerim Türkçe okunuş:
10.92 - Felyevme nuneccîke bibedenike litekûne limen halfeke âyeh, ve inne kesîram minen nâsi an âyâtinâ leğâfilûn.

Diyanet Meali:
10.92 - Biz de bugün bedenini, arkandan geleceklere ibret olman için, kurtaracağız. Çünkü insanlardan birçoğu âyetlerimizden gerçekten habersizdir.

Kuranı Kerim Türkçe okunuş:
17.103 - Feerâde ey yestefizzehum minel ardı feağragnâhu ve mem meahû cemîâ.

Diyanet Meali:
17.103 - Bunun üzerine Firavun (işkence etmek ve öldürmek suretiyle) o yerden onların kökünü kazımak istedi. Biz de onu ve beraberindekileri hep birden suda boğduk.

Yukarıdaki ayetlerde bahsi geçen Firavun ve Musa hadisesini tarihsel arka plan ile birlikte okumaz isek ve mitolojik efsanelere dönüşmüş tefsir külliyatına göre çevirirsek maalesef bir çok çelişki ortaya çıkacaktır.

Birinci sorun; Yunus Suresi 92. Ayette Firavunun ibret olması için bedeninin kurtarıldığını bildirmesine rağmen İsra Suresi 103. ayette firavunun boğulduğu bildirilmektedir.

İkinci sorun; İsra suresinde SU kelimesi geçmez iken bir çok meal firavunun Su da ya da Deniz de boğulduğunu yazmaktadır.

üçüncü sorun; II. Ramses'e ait olduğu öne sürülen ve secde eder vaziyette resmedilen mumyanın, hem II. Ramses'e ait olmayışı hem de cesedin secde ederken değil yan yatar vaziyette olmasıdır.

Bu kafa karışıklığının rivayetlerin meal çevirilerine yansımasının bir sonucu mudur derinlemesine incelemek gerekmektedir. Aslına bakılır ise bu konuda iyi bir çalışma yapılması her ne kadar bu kafa karışıklığını giderecek olsa da Kur'an okuyucusu bu gibi detaylara takılmadan da meselenin ne olduğunu az çok anlayıp gerekli dersleri çıkarabilir. Firavun ister su da boğulmuş olsun ister politik bir çöküşün sonucunda ŞEHRİ yıkılıp gitmiş olsun Allah'ın kimin yanında yer aldığını göstermesi bakımından ibretlik bir hikayedir Musa ve başından geçenler. Allah ne kadar güçlü olursa olsun Zalim olduktan sonra Firavunun değil Musa'nın tarafını tutmuştur. Bu nedenle Hakk güçsüz de olsa Hakkı gözetip yaymak bir Mü'minin en asli görevi olmalıdır.

Musa'nın cinayet işlemeden önce sarayda iken yanında yetiştiği II. Ramses (1279 – 1213) MÖ 1.279 civarında tahta çıkan ve Büyük Ramses olarak bilinen firavundur. Mısır tarihindeki diğer firavunlardan daha çok tapınak, daha çok yontu ve dikilitaş inşa ettirdi ve daha çok çocuk sahibi oldu. Musa milliyetçilik krizinin başgösterdiği Mısır da hak ve adalet arayışında kendince bir yol arayışında iken bir hata ile cinayet işleyince Medyen'e kaçmak zorunda kaldı. Burada iken II. Ramsesin ölüm haberini aldı ve Mısır'a geri döndü. dönüş yolculuğunda ise Tur/Sina yakınlarında Vahiy aldı. Geri döndüğünde ise tahtta II. Ramses'in oğlu Merneptah ya da Merenptah (1213 - 1203)geçmişti. II. Ramses'ten sonra tahta çıkan, 19. hanedana mensup dördüncü firavundur. Babası II. Ramses, annesi İsetnofret'dir. II. Ramses'in 13.oğludur. Savaşçı bir kişiliğe sahiptir. Büyük kardeşi Khan'ın erken yaşta ölmesi üzerine tahta çıkmıştır. Musa'nın mücadele ettiği ve Kur'an ın bahsettiği Firavun bu firavundur. Bir çok tefsir ve kaynak bu detayı görmezden gelince birden fazla firavunla mücadele eden firavunun hangisi olduğu sorunu daima kafa karışıklığına neden olmuştur.

Musa'nın siyasi mücadelesi sonucu Mısır bir çok krizi aşamamış ve kendi içine kapanarak çökmüştür. Musa zulüm denizini yarıp sağ salim esenlik ve barış yurdu olabilecek bir mecraya doğru yeni bir sayfa açarken, firavunun çilesi bir türlü bitmek bilmemiştir. Şimdi bu bir çok karışıklığı düzeltelim de firavun rahat uyusun cehenneminde...

1. Musa'nın şedit bir şekilde kavga ettiği Firavun II. Ramses olarak bilinir ancak asıl firavun onun oğlu Menerptah dır.

2. Kur'anın Din Dili olarak betimlediği Denizin yarılması meselesinin geçtiği ayetler, Yahudi kültürünün bir ürünüdür ve Kur'an bu kültürel geçmişe dokunmamış olduğu gibi aktarmış, gerektiği yerde gerektiği kadarını kullanmıştır. Çünkü Kur'an polemik yaratmak için değil, mesajının muhataplarına ulaşmasını amaçlamaktadır. Bu nedenle bir ayette DİN DİLİ kullanırken mecaz olarak olay DENİZİN YARILMASI OLARAK GEÇTİĞİ İÇİN onu suda boğmuş, başka bir ayette ise sağ bırakıp hikayesinin ve akıbetinin ibret olması için SUDA BOĞMAMAMIŞTIR. Bu bir çelişki değildir.

3. II. Ramses olarak kabul gören ve Kızıldenizde boğulduğu iddia edilen ve mumyası İngiltere de müzede sergilenen mumya gerçek II. Ramses'e ait bir mumya değildir. Sahte bir vaka ile mucizevi bir olay ayakta tutulmaya çalışılarak açıklanmak istendiğinde birçok çelişki ortaya çıkmaktadır. II. Ramses'in 96. yaşında bir diş apsesi yüzünden öldüğü tarihsel kayıtlar ile doğrulanmıştır. bu nedenle Musa'nın ardına düşen ve denizde boğulan II. Ramses olamaz zira 96 yaşında birisinin böylesi bir askeri takibe katılması imkansızdır.

4. Kur'an mealleri geçmiş bir çok tefsirde MUCİZE mantığının etkisinde kalınarak çevrilir. Ayetin orijinal kelimelerinde SU olmayan Deniz olmayan yerler bu mantık bilinç altında yaşadığı için canlı tutulur. Madem Musa denizi yardı, öyleyse bize bir Firavun, ve bir de secde eden ceset lazımdır. Birbiriyle uyumlu ya da tutarlı olması gerekmez. Var mı? var. Musa denizi yaramaz mı? yarar. Allah istese yapamaz mı?, yapar. Böylece Masalsı Din yayılmaya devam eder ancak hayata şifa sunmaz.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kur'an ışığında ebelik !

Koşun Kavga Var !

Kadir Gecesi Bulundu !

"Kitapsız"lık Yapma !

Ben, Biz, O. Allah Kur'anda neden farklı zamirler kullanır ?

Allah'ın Kahramanı Sensin e-kitap olarak çıktı !.

Kuyruğu Kopartan Tilki Masalı

Musa, Ekmek ve Özgürlük - ÇIKTI

Hoş geldin On bir ayın sultanı Gastronomi

Sünnilik bir Din midir ?