Acele Et !
- Ne yapıyorsun Aba ?
- Oo kardeşim Uba, gel otur şöyle. Mızrak yapıyorum.
- İyi de kardeşim Aba, av bu kadar bolken, neden mızrakların bu kadar çeşit çeşit ?
ve ne neden bu kadar çok mızrak biriktiriyorsun ?
Hikayemi beğendiniz mi? Şimdi yazdım. Kısa mı ! Hadi canım, bi daha oku. Her okuduğunda başa döndüğünde bi on yıl ekle. sonra da yüzyıl. Tekrar tekrar bir daha oku.
Binlerce yıllık hikayemiz bu bizim.
İnsanoğlu bir çok bilimsel araç gereç, alet edavat geliştirebilen bir varlık. Bu gelişimde en önemli unsur sanırım tecrübenin geleceği aktarımı olsa gerek. Yavaş ilerlemesine rağmen bir insan ömrünün yetmediği bir çok teknolojik gelişmeyi insanlık olarak günden güne taşıyarak bu güne getirmeyi başardık. Gündelik hayatımıza girip işlerimizi kolaylaştıran, dünyamızı hatta uzayı daha iyi tanımamıza yarayan araçlarımız bile mevcut artık. Teknolojik gelişme yanında psikolojik ve sosyolojik gelişmeler de katettik. Daha kompleks düşünüyor daha büyük şehirlerde yaşayabiliyoruz. Her birimizin av peşinde koştuğu günlerden avcılar, toplayıcılar, tarımcılar, şifacılar, askerler sınıfına evirdik kendimizi. Şimdi her biri kendi içlerinde bile dallara ayrıldı ve biz çok kompleks bir yeryüzü imar ettik. Araçlarımız artık uzmanlık gerektiren branşlar tarafından daha çok ve daha hızlı olmak için geliştiriliyor. Her şey daha çok ve daha hızlı olmak için. Ortalama 50-60 yıl ömür süren ve hiç ölmek istemeyen insanlık için elinde tutamayacağı bu kadar "çok" ve "hız" merakı ne kadar da ironik görünüyor öyle değil mi !
Sahi neydi ya bizim geleceğe aktarmamız gereken basit ilkeler ve en ilkel olduğumuz zamanlarda bile üzerimize yazılan bu gün de geçerli olan gerçek öğütler ?
Bir tek Rabb'e iman edecektik ki birden fazla tanrılar yeryüzünde kargaşa yaratıyordu. Haksız yere cana kıymayacak, çalmayacak, kafayı çekip toplumsal düzeni bozmayacak, başkasının karısına kızına sarkmayacaktık. Hiç bir topluluğu dışlamayacak onları yerlerinden ve yurtlarından sürmeyecektik. Yer Allah'ın, Gök Allah'ın iken hiç bir şeyi hiç ölmeyecek gibi sıkı sıkı avuçlamaya kalkmayacaktık. Her şeyden bol bol varken biriktirmeyecek kardeşimizle bölüşecektik. Öyle mi yaptık peki !
Bu gün onlarca yüzlercesini katlettiğimiz insanların bombalar ve nükleer silahlara yaptığımız vahşetin mızrakla öldüren atalarımdan çok daha ilkel olduğunu söyleyebilirim. İlkellik ne kadar da çok ve hızla yayılıyor. Allah'ın bizi kardeş kıldığı ve her türlü nimeti aramızda adil biçimde paylaştırdığı bir dünya da yetemedik birbirimize katlettik birbirimizi.
Sahi, geleceğe her türlü teknolojik gelişmeyi aktarabilen insan tecrübesi, iyiliği, adaleti, kalıcı barışı, hakça bir yaşamı niçin aktaramıyor. Niçin her insan doğduğu anda en ilkel haliyle doğuyor ?
- Oo kardeşim Uba, gel otur şöyle. Mızrak yapıyorum.
- İyi de kardeşim Aba, av bu kadar bolken, neden mızrakların bu kadar çeşit çeşit ?
ve ne neden bu kadar çok mızrak biriktiriyorsun ?
Hikayemi beğendiniz mi? Şimdi yazdım. Kısa mı ! Hadi canım, bi daha oku. Her okuduğunda başa döndüğünde bi on yıl ekle. sonra da yüzyıl. Tekrar tekrar bir daha oku.
Binlerce yıllık hikayemiz bu bizim.
İnsanoğlu bir çok bilimsel araç gereç, alet edavat geliştirebilen bir varlık. Bu gelişimde en önemli unsur sanırım tecrübenin geleceği aktarımı olsa gerek. Yavaş ilerlemesine rağmen bir insan ömrünün yetmediği bir çok teknolojik gelişmeyi insanlık olarak günden güne taşıyarak bu güne getirmeyi başardık. Gündelik hayatımıza girip işlerimizi kolaylaştıran, dünyamızı hatta uzayı daha iyi tanımamıza yarayan araçlarımız bile mevcut artık. Teknolojik gelişme yanında psikolojik ve sosyolojik gelişmeler de katettik. Daha kompleks düşünüyor daha büyük şehirlerde yaşayabiliyoruz. Her birimizin av peşinde koştuğu günlerden avcılar, toplayıcılar, tarımcılar, şifacılar, askerler sınıfına evirdik kendimizi. Şimdi her biri kendi içlerinde bile dallara ayrıldı ve biz çok kompleks bir yeryüzü imar ettik. Araçlarımız artık uzmanlık gerektiren branşlar tarafından daha çok ve daha hızlı olmak için geliştiriliyor. Her şey daha çok ve daha hızlı olmak için. Ortalama 50-60 yıl ömür süren ve hiç ölmek istemeyen insanlık için elinde tutamayacağı bu kadar "çok" ve "hız" merakı ne kadar da ironik görünüyor öyle değil mi !
Sahi neydi ya bizim geleceğe aktarmamız gereken basit ilkeler ve en ilkel olduğumuz zamanlarda bile üzerimize yazılan bu gün de geçerli olan gerçek öğütler ?
Bir tek Rabb'e iman edecektik ki birden fazla tanrılar yeryüzünde kargaşa yaratıyordu. Haksız yere cana kıymayacak, çalmayacak, kafayı çekip toplumsal düzeni bozmayacak, başkasının karısına kızına sarkmayacaktık. Hiç bir topluluğu dışlamayacak onları yerlerinden ve yurtlarından sürmeyecektik. Yer Allah'ın, Gök Allah'ın iken hiç bir şeyi hiç ölmeyecek gibi sıkı sıkı avuçlamaya kalkmayacaktık. Her şeyden bol bol varken biriktirmeyecek kardeşimizle bölüşecektik. Öyle mi yaptık peki !
Bu gün onlarca yüzlercesini katlettiğimiz insanların bombalar ve nükleer silahlara yaptığımız vahşetin mızrakla öldüren atalarımdan çok daha ilkel olduğunu söyleyebilirim. İlkellik ne kadar da çok ve hızla yayılıyor. Allah'ın bizi kardeş kıldığı ve her türlü nimeti aramızda adil biçimde paylaştırdığı bir dünya da yetemedik birbirimize katlettik birbirimizi.
Sahi, geleceğe her türlü teknolojik gelişmeyi aktarabilen insan tecrübesi, iyiliği, adaleti, kalıcı barışı, hakça bir yaşamı niçin aktaramıyor. Niçin her insan doğduğu anda en ilkel haliyle doğuyor ?
Sanırım imtihamız çok büyük ve çok bireysel. Kaybedecek tek bir saniyen bile yok. Hep aynı şeyleri söyledi Allah,
Açı doyur, çıplağı giydir.
Mazluma direnerek yardım et.
Yolda kalmışa yurt ol.
Düşenin elinden tut.
Hakkına razı ol.
Açı doyur, çıplağı giydir.
Mazluma direnerek yardım et.
Yolda kalmışa yurt ol.
Düşenin elinden tut.
Hakkına razı ol.
Hiç kimseye haksızlık yapma, yalan söyleme,
Toplumun bir ferdi olduğunu unutma ve kafayı çekme.
İyiden yana ol ve Sorumluluk al.
Harekete Geç !
Son Saat'in yaklaşıyor,
Acele et...
Toplumun bir ferdi olduğunu unutma ve kafayı çekme.
İyiden yana ol ve Sorumluluk al.
Harekete Geç !
Son Saat'in yaklaşıyor,
Acele et...