ÇOK'uz BİZ, Çok çookk
Hiç bir şeyimiz olmadığında biz öylesine ÇOK'uz ki
Dünya'nın Efendileri Dinleyin Beni !
Atanız Firavun Bizi, bir zulüm denizde boğdu ha boğacaktı ki bir Musa çıkageldi, şehrinizi başınıza yıktı, burnunuzu yere sürttü, zulüm denizini yardı geçti. Çöküşünüz ne de şiddetli olmuştu öyle değil mi ! Musa ve Harun, Bizi Özgür yarınlarla tanıştırmıştı.
Ve
Ekmeğin,
suyun ve özgürlüğün dışında kaybedecek hiç bir şeyimizin olmadığını, ve özgürken gökyüzünün uçsuz bucaksız daha güzel olduğunu,
ve bunlarında, ne kıymetli şeyler olduğunu öğretti.
Açları giydirmenin, çıplakları doyurmanın, yolda kalmışa yaren olmanın dayanılmaz hazzını tattırdı. Düşeni kaldırmanın kendimizi de kaldırmak olduğunu.
Sadece o mu?
Elbette Hayır
Atası Yusuf, Yakub, İsmail, İshak, İbrahim'di özgürlük için ateşlere atılanlar. Bize dayanmayı, direnmeyi ve sabretmeyi de öğrettiler.
Ya sonra?
Hani Salih'dik ya, Hud, Nuh duk ya.
Zekeriya'ydık, Zülkifl'dik, Yahya'dık, İsa'ydık. Ah iki Gözüm Muhammed değil miydik biz, Zalime kafa tutan!
Hani bir seferde gücü tükenmiş Kabe'nin dibine çökmüş çaresizce göğe dikmişti gözlerini de, göklerden bir nida yükselmişti ya:
"Ey Muhammed !
Biz senin çaresiz gözlerle bize yöneldiğini görüyoruz. Sabret ve Dayan" diyordu ya Rabbimiz. O bizi yanlız bırakır mı hiç.
Hiç bırakmadı ki
Peki ya Siz!
Siz de hiç değişmediniz he mi ?
Siz yine az, Biz yine çok. Çok çok...
Şimdi binlerce Musa'yız Biz ki denizleri ha yardık ha yaracağız. Bir değil bin değil, tüm kurduğunuz zulüm denizlerinde boğulup gitmeniz an meselesi. Siz en zirvedeyken, kalın duvarlarınız ardında kendinizi en güvende hissettiğinizde yıkılacaksınız. Düzenlerinizin başınıza yıkılmasının vakti yaklaştı. Unuttuğunuz Allah ile tanışmaya hazır olun ! Nasıl unutulanlardan olacaksınız ah bir bilseniz !
Allah Sizi zenginlik, bolluk, bereket ve mallar ile imtihan etti. yığdınız,
yığdınız,
yığdınız.
Kursağınız yetmedi torunlarınız için de yığdınız. Siz bizden çaldıkça biz çoğaldık. Siz bizden öldürdükçe biz çoğaldık
Öldürdükçe üst üste gömüldük çoğaldık. Mısır'da, Irak'da Suriye'de ve Türkiye'de.
Bak bitmiyoruz öyle değil mi !
Mahsun, yoksun, yoksulluk kol geziyor yeryüzünde ve dalga dalga kıyılarınıza vuruyoruz.
Biz geliyoruz, Bekleyin.
Mazlumlar geliyor az kaldı.
Kıyılarınıza dayandık yakında kapınıza da dayanacağız. Mazlumun hakkını alıp kursağınıza da dizeceğiz her şeyi merak etmeyin.
Bekleyin. Geliyoruz...
Dünya'nın Efendileri Dinleyin Beni !
Atanız Firavun Bizi, bir zulüm denizde boğdu ha boğacaktı ki bir Musa çıkageldi, şehrinizi başınıza yıktı, burnunuzu yere sürttü, zulüm denizini yardı geçti. Çöküşünüz ne de şiddetli olmuştu öyle değil mi ! Musa ve Harun, Bizi Özgür yarınlarla tanıştırmıştı.
Ve
Ekmeğin,
suyun ve özgürlüğün dışında kaybedecek hiç bir şeyimizin olmadığını, ve özgürken gökyüzünün uçsuz bucaksız daha güzel olduğunu,
ve bunlarında, ne kıymetli şeyler olduğunu öğretti.
Açları giydirmenin, çıplakları doyurmanın, yolda kalmışa yaren olmanın dayanılmaz hazzını tattırdı. Düşeni kaldırmanın kendimizi de kaldırmak olduğunu.
Sadece o mu?
Elbette Hayır
Atası Yusuf, Yakub, İsmail, İshak, İbrahim'di özgürlük için ateşlere atılanlar. Bize dayanmayı, direnmeyi ve sabretmeyi de öğrettiler.
Ya sonra?
Hani Salih'dik ya, Hud, Nuh duk ya.
Zekeriya'ydık, Zülkifl'dik, Yahya'dık, İsa'ydık. Ah iki Gözüm Muhammed değil miydik biz, Zalime kafa tutan!
Hani bir seferde gücü tükenmiş Kabe'nin dibine çökmüş çaresizce göğe dikmişti gözlerini de, göklerden bir nida yükselmişti ya:
"Ey Muhammed !
Biz senin çaresiz gözlerle bize yöneldiğini görüyoruz. Sabret ve Dayan" diyordu ya Rabbimiz. O bizi yanlız bırakır mı hiç.
Hiç bırakmadı ki
Peki ya Siz!
Siz de hiç değişmediniz he mi ?
Siz yine az, Biz yine çok. Çok çok...
Şimdi binlerce Musa'yız Biz ki denizleri ha yardık ha yaracağız. Bir değil bin değil, tüm kurduğunuz zulüm denizlerinde boğulup gitmeniz an meselesi. Siz en zirvedeyken, kalın duvarlarınız ardında kendinizi en güvende hissettiğinizde yıkılacaksınız. Düzenlerinizin başınıza yıkılmasının vakti yaklaştı. Unuttuğunuz Allah ile tanışmaya hazır olun ! Nasıl unutulanlardan olacaksınız ah bir bilseniz !
Allah Sizi zenginlik, bolluk, bereket ve mallar ile imtihan etti. yığdınız,
yığdınız,
yığdınız.
Kursağınız yetmedi torunlarınız için de yığdınız. Siz bizden çaldıkça biz çoğaldık. Siz bizden öldürdükçe biz çoğaldık
Öldürdükçe üst üste gömüldük çoğaldık. Mısır'da, Irak'da Suriye'de ve Türkiye'de.
Bak bitmiyoruz öyle değil mi !
Mahsun, yoksun, yoksulluk kol geziyor yeryüzünde ve dalga dalga kıyılarınıza vuruyoruz.
Biz geliyoruz, Bekleyin.
Mazlumlar geliyor az kaldı.
Kıyılarınıza dayandık yakında kapınıza da dayanacağız. Mazlumun hakkını alıp kursağınıza da dizeceğiz her şeyi merak etmeyin.
Bekleyin. Geliyoruz...