Kestiler Deveyi Develer
Semud Kavmi Kur'an da birçok zirve uygarlıklardan biri olarak tanıtılır. Taştan evler oyup hayatı zor şartlardan kolaylaştırabilmiş bir uygarlık. Bu uygarlığın ortaya çıkardığı tüm toplumsal zenginlik ve kamusal alana ait ne varsa hepsi işte bu taştan çıkan uygarlığın bir ürünüdür ve HERKESE AİT dir. Kur'anın bir deveye benzettiği BU DEĞERLER, günümüzde Salih peygamberin uyarmak, korkutmak ve inananları müjdelemek istediği toplumun ta kendisidir. Allah tüm insanlığın yeryüzünde hayatını idame ettirecek zenginlikte nimetler ve imkanlar sunmuştur. İnsan bu yeterli nimetleri biriktirmek, stoklamak, yığmak, kıskançlık yüzünden bir diğerinden çalarak yeryüzündeki bu bolluk ve bereketi adeta baltalar. İnsanın yeryüzünde kendisini idame ettirmeye yetecek ne varsa işte o Allah'ın Devesi sembolünde sunulmuştur. Zira bu uygarlığın çöküşü kamusal alana ait olan değerlerin ortak kullanımından emperyal amaçlarla gasp edilmesi ile başlamaktadır.
Arab'ın gündelik dünyasında en faydalı ve yararlı şey devedir. Zira deve demek ticaret, ticaret demek Arap için hayat demekti. Bu nedenle Arab'ın algı dünyasındaki en değerli şeydir deve. Arabın en korktuğu şey ise devesinin katlolması olsa gerek. “Allah’ın devesi” (nagatallah) tabiri başlı başına ele alındığında bir çok farklı yoruma yol açacak joker bir kelime. Bu kelime üzerinde yoğunlaşmak bakış açımızı daraltmamıza neden olabilir. Deve'nin Salih Peygamber zamanındaki karşılığını bulmak yerine Arabın algısındaki formunu anlamak bize bu konuda yeterince fikir verecektir. Zira hitap Mekke diktatörlerinin kurduğu oligarşiyedir.
Bu kelimenin gündelik ve güncel tam karşılığı bir kelime bulmak zor. Joker bir sembol kullanıldığından bu kelimenin anlam dünyamızda çağrıştırdığı ne kadar kamu yararına şey varsa hepsini içine doldurmak mümkün. Yeryüzü zenginlikleri, yer altı kaynakları gibi.Kısacası ekolojik denge de denilebilir. Herkesin faydalanması gereken bu kaynakların bireysel zorbalıklarla çalınması, zimmete geçirilmesi bir süre sonra yozlaşmaya ve toplumsal çöküşe sebep olan sürecin de başlangıcıdır. Deveyi kesmek demek; hava, su, petrol, doğalgaz, ağaçlar, bitkiler, ormanlar ve kısacası çevreyi tekeline alarak bir süre sonra kimsesiz çocuklar, garipler, yoksullar ve düşkünler sınıfı meydana getirmek demek. Yozlaşma, çalmanın, yığmanın, paylaşmamanın bir sonucudur. Bir toplum durduk yere çamura batmaz. Böylesi bir toplumun nihai sonucu ezilenler sınıfı ve kölelerin sırtında
Ben bu “Allah’ın devesi” (nagatallah) tabirini çok düşündüm ve uzun uzun yazılar yazdım ancak hepsinin yetersiz kaldığını düşünüp çok güncel bir kelime ile bunu anlatabileceğimi düşündüm. Kur'an da eğer MUCİZE var ise işte bu ayette geçen “Allah’ın devesi” (nagatallah) tabiri tam bir mucizedir. Bu joker kelimenin içine bu gün ne doldurursanız doldurun yine de eksik kalır. Naçizane bu joker kelimeyi en fazla bu kadar özetleyebildim. Çünkü tüm sure genelinde ve tüm Kur'an genelinde İnsanın en çok yaptığı şeylerin zirvesidir Ekolojik Dengeyi Bozmak, Yeryüzü kaynaklarını tek elde toplamak ve mutlak surette Sosyal Adaleti baltalamak...
11/HUD.64 - Ve "Ey kavmim!" diye, devam etti, "Bu, Allah'a ait olan dişi deve sizin için bir işaret olacaktır; bunun için, onu bırakın Allah'ın arzında otlasın; ona bir kötülük yapmayın, yoksa beklenmedik bir azaba duçar olursunuz!"
11/HUD.65 - Bu (uyarıya) rağmen, hunharca boğazladılar onu. Bunun üzerine (Salih): "Artık (sadece) üç gün(ünüz) kaldı, barınaklarınızda eyleşecek" dedi, "bu (söylediğim) yalanlanamayacak bir yargıdır!"
“Semûd halkına da kardeşleri Salih demişti ki: “Ey halkım! Allah için çalışın, O’na ibadet edin. Sizin O’ndan başka tanrınız yoktur. Rabbinizden size apaçık sözlü uyarı geldi: Bir gösterge olarak Allah’ın şu dişi devesi… Bırakın Allah’ın arzında otlansın. Ona dokunmayın; can yakıcı bir afete maruz kalabilirsiniz. Hiç değilse Âd kavminin ardından nasıl hızla geliştiğinizi, yeryüzüne nasıl kök saldığınızı düşünün. Yazları sayfiyelerde kışları köşklerde yaşıyorsunuz. Artık Allah’ın nimetlerini düşünün de yeryüzünü talan etmeyin. Halkının büyüklük taslayan ileri gelenleri, ezilen mü’minlere dediler ki: “Siz Salih’in Allah’ın peygamberi olduğunu kabul ediyor musunuz? Onlar da “Elbette, getirdiği şeylere inananlardanız.” dediler. Büyüklük taslayanlar dediler ki: “Biz de siz neye inanıyorsanız onları reddediyoruz.” Derken Rablerinin emrini hiçe sayarak o dişi deveyi alçakça öldürdüler. Dahası “Ey Salih! Eğer gerçekten peygambersen şu diline doladığın afet gelsin bakalım” dediler. Çok geçmeden ansızın gelen şiddetli bir deprem ile sarsıldılar; kendi kâşanelerinde yüzükoyun serildiler. Salih o vakit onlardan yüz çevirmiş ve şöyle demişti: “Ey halkım! Gerçek şu ki ben size Rabbimin mesajlarını ilettim ve size nasihat ettim; fakat siz nasihat edenleri sevmiyorsunuz.” (A’raf; 5/73-79)
Siz şimdi ayette geçen "DEVE" yerine, Petrol, Doğalgaz, Buğday, Sebze Meyve, İşçilerin alın teri ya da yeryüzünde herkesin eşit ve hakça bölüşmesi gereken ne varsa onu koyun. İşte ayetin güncel yorumu bu olur. Salih'in devesi Kur'an da bizim yer altı ve yer üstü kaynaklarımız olarak ve Arab'ın en gözde varlığı olarak deve ile sembolleştirilir. Dün Salih'in devesini boğazlayanlar bu gün de Amerikası, BM si AB si, İngilteresi bir olup kısacası yeryüzünün sahte tanrıları olan küresel efendiler YPG, PYD, PKK, DAEŞ taşeron örgütleri arkasına saklanarak Ortadoğu'da dişi develerimizi katlediyorlar. Değişen hiç bir şey yok.
Arab'ın gündelik dünyasında en faydalı ve yararlı şey devedir. Zira deve demek ticaret, ticaret demek Arap için hayat demekti. Bu nedenle Arab'ın algı dünyasındaki en değerli şeydir deve. Arabın en korktuğu şey ise devesinin katlolması olsa gerek. “Allah’ın devesi” (nagatallah) tabiri başlı başına ele alındığında bir çok farklı yoruma yol açacak joker bir kelime. Bu kelime üzerinde yoğunlaşmak bakış açımızı daraltmamıza neden olabilir. Deve'nin Salih Peygamber zamanındaki karşılığını bulmak yerine Arabın algısındaki formunu anlamak bize bu konuda yeterince fikir verecektir. Zira hitap Mekke diktatörlerinin kurduğu oligarşiyedir.
Bu kelimenin gündelik ve güncel tam karşılığı bir kelime bulmak zor. Joker bir sembol kullanıldığından bu kelimenin anlam dünyamızda çağrıştırdığı ne kadar kamu yararına şey varsa hepsini içine doldurmak mümkün. Yeryüzü zenginlikleri, yer altı kaynakları gibi.Kısacası ekolojik denge de denilebilir. Herkesin faydalanması gereken bu kaynakların bireysel zorbalıklarla çalınması, zimmete geçirilmesi bir süre sonra yozlaşmaya ve toplumsal çöküşe sebep olan sürecin de başlangıcıdır. Deveyi kesmek demek; hava, su, petrol, doğalgaz, ağaçlar, bitkiler, ormanlar ve kısacası çevreyi tekeline alarak bir süre sonra kimsesiz çocuklar, garipler, yoksullar ve düşkünler sınıfı meydana getirmek demek. Yozlaşma, çalmanın, yığmanın, paylaşmamanın bir sonucudur. Bir toplum durduk yere çamura batmaz. Böylesi bir toplumun nihai sonucu ezilenler sınıfı ve kölelerin sırtında
Ben bu “Allah’ın devesi” (nagatallah) tabirini çok düşündüm ve uzun uzun yazılar yazdım ancak hepsinin yetersiz kaldığını düşünüp çok güncel bir kelime ile bunu anlatabileceğimi düşündüm. Kur'an da eğer MUCİZE var ise işte bu ayette geçen “Allah’ın devesi” (nagatallah) tabiri tam bir mucizedir. Bu joker kelimenin içine bu gün ne doldurursanız doldurun yine de eksik kalır. Naçizane bu joker kelimeyi en fazla bu kadar özetleyebildim. Çünkü tüm sure genelinde ve tüm Kur'an genelinde İnsanın en çok yaptığı şeylerin zirvesidir Ekolojik Dengeyi Bozmak, Yeryüzü kaynaklarını tek elde toplamak ve mutlak surette Sosyal Adaleti baltalamak...
11/HUD.64 - Ve "Ey kavmim!" diye, devam etti, "Bu, Allah'a ait olan dişi deve sizin için bir işaret olacaktır; bunun için, onu bırakın Allah'ın arzında otlasın; ona bir kötülük yapmayın, yoksa beklenmedik bir azaba duçar olursunuz!"
11/HUD.65 - Bu (uyarıya) rağmen, hunharca boğazladılar onu. Bunun üzerine (Salih): "Artık (sadece) üç gün(ünüz) kaldı, barınaklarınızda eyleşecek" dedi, "bu (söylediğim) yalanlanamayacak bir yargıdır!"
“Semûd halkına da kardeşleri Salih demişti ki: “Ey halkım! Allah için çalışın, O’na ibadet edin. Sizin O’ndan başka tanrınız yoktur. Rabbinizden size apaçık sözlü uyarı geldi: Bir gösterge olarak Allah’ın şu dişi devesi… Bırakın Allah’ın arzında otlansın. Ona dokunmayın; can yakıcı bir afete maruz kalabilirsiniz. Hiç değilse Âd kavminin ardından nasıl hızla geliştiğinizi, yeryüzüne nasıl kök saldığınızı düşünün. Yazları sayfiyelerde kışları köşklerde yaşıyorsunuz. Artık Allah’ın nimetlerini düşünün de yeryüzünü talan etmeyin. Halkının büyüklük taslayan ileri gelenleri, ezilen mü’minlere dediler ki: “Siz Salih’in Allah’ın peygamberi olduğunu kabul ediyor musunuz? Onlar da “Elbette, getirdiği şeylere inananlardanız.” dediler. Büyüklük taslayanlar dediler ki: “Biz de siz neye inanıyorsanız onları reddediyoruz.” Derken Rablerinin emrini hiçe sayarak o dişi deveyi alçakça öldürdüler. Dahası “Ey Salih! Eğer gerçekten peygambersen şu diline doladığın afet gelsin bakalım” dediler. Çok geçmeden ansızın gelen şiddetli bir deprem ile sarsıldılar; kendi kâşanelerinde yüzükoyun serildiler. Salih o vakit onlardan yüz çevirmiş ve şöyle demişti: “Ey halkım! Gerçek şu ki ben size Rabbimin mesajlarını ilettim ve size nasihat ettim; fakat siz nasihat edenleri sevmiyorsunuz.” (A’raf; 5/73-79)
Siz şimdi ayette geçen "DEVE" yerine, Petrol, Doğalgaz, Buğday, Sebze Meyve, İşçilerin alın teri ya da yeryüzünde herkesin eşit ve hakça bölüşmesi gereken ne varsa onu koyun. İşte ayetin güncel yorumu bu olur. Salih'in devesi Kur'an da bizim yer altı ve yer üstü kaynaklarımız olarak ve Arab'ın en gözde varlığı olarak deve ile sembolleştirilir. Dün Salih'in devesini boğazlayanlar bu gün de Amerikası, BM si AB si, İngilteresi bir olup kısacası yeryüzünün sahte tanrıları olan küresel efendiler YPG, PYD, PKK, DAEŞ taşeron örgütleri arkasına saklanarak Ortadoğu'da dişi develerimizi katlediyorlar. Değişen hiç bir şey yok.