Musa, Firavun, Sihirbazlar ve Sosyal Medya.
- Sana dedim dimi, bu karda bu araba bu yokuşu çıkmaz diye, sırıtma, sırıtma öyle
- Abi napim ya otobüs geç geldi, arkadaşlardan da parayı anca toparlayabildim.
- Tamam tamam ağaç ettin zaten Bim'in içinde, üç tane arabayı tek başıma doldurdum, zaten millet tek tek bir şey alırken beni böyle savaşa hazırlanır gibi görünce ters ters baktı.
- Abi valla kusura bakma yaa çok afedersin.
- Tamam abicim ya oldu bi kere, neyse zaten hava kararmadı tam, bu araba yukarı çıkmaz paşam. İtmeyle de çıkmaz, tekerler kabak.
- Ee n'apcaz abi
- Napcazı var mı tabanlara kuvvet, bekle az hava kararsın poşetleri kapıya bırakırsın.
- Ben !
- Ee tabi Seenn, cezalısın olm.
- Alacağın olsun abi
- Olsun valla, hem geç kal hem nazlan, atarlan, sus, suss. Ha bu arada sen ablayı aradın mı ya evde kimse yoksa, sen poşeti bırakınca kapıya ya geçen biri alırsa
- Abi almazlar herhalde
- Ya olm harbi safsın ya, almazlar haa, almazlar !
- Ya ne bilim abi bak şimdi işkillendim.
- Yaa ara şu ablayı evde mi aile, ona göre bırakalım.
- Açmıyo abi telefon çalıyo ama
- Rabbim ! niye beni şu şapşalla imtihan ediyorsun Yaaa Reappiimmmmmm. Töbe töbe, seninle bu gün ben valla imtihan ediliyorum ha.
- Abi alınıyorum valla haa ne şapşalı.
- Şapşal değilsin tamam, tembel, sorumsuz, patavatsız dicem ammma
- Abi ne kızıyosun ya, ben mi şimdi telefonu meşgul çaldırıyorum?
- Tamam tamam ya, kızmaya da gelmiyo paşam, neyse beklicez. Şakaydı hepsi, Seviyom olm seni takılıyom, insan sevdiği kardeşine takılırmış. Bak aklıma ne geldi hazır bekliyoz Musa'dan konuşalım
- He abi konuşalım ya, Musa konuşulması gereken en önemli kişilerden biridir demi abi
- Doğru. Biliyorsun, Kur'an'ın neredeyse yarısı Kıssalardan, Kıssalarında neredeyse yarıdan fazlası O'ndan söz eder.
- Bilmem mi abi, Musa bir başkadır. Musa'nın annesi onu bir sala bırakmış ve bu firavunun sarayına güven içinde ulaşmıştı. Büyüyünce Musa, ağır şartlar altında taşeron işçisi olarak çalıştırılan Mısır halkıyla yüzleşti saraydan dışarı çıkınca.
- Hah işte büyüyünce Firavun ile yaka paça oluşunu konuşalım, açlar, açıktakiler, ezilenler, yolda kalanlar, hakları gaspedilen kadınlar, yarınlardan umudunu kesmiş çocuklarla tanıştı ya Musa bak şimdi;
Firavun'un toprakları batıda Libya sömürgelerinden, güneyde altının ve Nil’in kaynağı Nübye’ye kadar, kuzeyde Doğu Akdeniz ticaretini kontrol eden Kıbrıs’a ve doğuda da Suriye’nin içlerine kadar uzanıyordu. Babası I.Sethi Mısır’ın o zamana kadar görülmemiş en kuvvetli ordusunu kurdu ve Ortadoğu da Hitit monarşisine karşı mücadeleye girişti. Mücadele mevzu SURİYE’nin kime ait olacağı mevzuydu ve bu ülkeyi ele geçiren politik hegemonyayı da ele geçirmiş demekti. Firavun, bir gün İran'ın tarafını tutuyor Şii'liği pohpohluyor Sünnilerin üzerine salıyordu ümmetin çocuklarını, bir gün Irak'ın tarafını tutuyor Şii'lerin üzerine salıyordu. Tüm Orta Doğu'yu küçük küçük Diktatörlüklere bölmüş, bunlar eliyle ümmetin canına okuyordu. Ekonomik krizler, darbelerle de tüm gücü elinde tutuyor, IMF'si, Dünya Bankası, Fed'i ile Mısır Lirasını tüm dünyanın paraları karşısında değer kazandırıyordu.
- Eee sonra? abi,
- Sonrasını Sen de biliyon abim ama anlatayım bak. Firavun'u bu kadar güçlü yapan şey neydi biliyor musun ?
- Ne abi ?
- Sihirbazları tabi ki
- Sihirbazlar iman etmişti ya abi !
- O Musa'nın kararlı ve davasından taviz vermeyen tutumu karşısında bir pes etmişlik itirafı olm ne iman etmesi !!!
- Abi ayette Musa'nın Rabbine İman ettik" diyor, Hatta Firavun bundan dolayı" Bana sormadan ha, şimdi ellerinizi ayaklarınızı çaprazlama keseyim de görün" diyor ya
- Tamam diyor da Sihirbazları öyle konuşturan Rabbim. Mücadelede ön plana çıkarttığı bir şey var. Sihirbazlar ne yapıyordu Gezi meselesinde ? ölmeyeni ölmüş, vurulmayanı vurulmuş, akı kara, karayı ak göstermiyor muydu ? "Benim çocuklarım da aralarında, bende gidip tomaların önüne dikilicem" diyenlerin çocukları orada değildi öyle değil mi? Kendisinde de o yürek yoktu ya zaten neyse. Sahte resimleri fotoşoplayıp fotoşoplayıp servis ediyorlardı sosyal medyanın önüne. Ne zorlanmıştık değil mi yaa ! "Her habere atlamayın!", "Her duyduğunuz haberi, aslını astarını incelemeden paylaşmayın" diye. Bizim camianın meseleyi çakmaması daha da bir yürek burkuyordu.
- Evet abi aynen öyle, O güne kadar İslam'ın Kapitalizmle mücadele ettiğini söyleyen anti kapitalist Müslümanlar da bir elinde bira diğer elinde kemalist bayraklar taşıyanlarla ulu orta Cuma Namazı kılmışlardı. Başlarında da Tutankamonlardan Tihsan vardı. Din anca bu kadar iki paralık edilebilirdi. Kapitalistlerin otelinde kalan ve onların sunu içerek bu ülkenin Milli ve Yerli kalmasını isteyen bir iktidara" Beceremediniz gidin" demeye getiriyordu.
- Bak asıl mesele ne biliyor musun? Bu Sihirbazlar hem medya gücünü elinde bulunduruyor hem de halkı reel politik bir yönlendirmeye tabi tutuyorlardı. Mısır halkına sabah akşam, "Kobane'de Kürtler ölüyor" diye bahane edip Yasin Börü'yü katlediyor ama aynı Sihirbazlar "Bizim Suriye'de ne işimiz var" diyorlardı! "Mısır, Daeş'e yardım ediyor" deyip "El-Bab'dan derhal çekilin bizim ne işimiz olur Daeş'le Işıd'le" diyorlar. Bir gün önce dediklerini bir gün sonra yutuyorlardı. Mısır halkına ne diller döküyordu Musa kimbilir ! "Ya her habere balıklama atlamayın, Yok kafa kesme videosu, yok yakılan Askerler, gibi şeylere tufaya gelmeyin" diyordu ama dinleyen kim. Ahh canım kardeşim, ahh.
- Abi sence Sihirbazlar niye diz çöktü Musa karşısında ?
- Bak tam da ben oraya gelecektim. Musa'yı Firavun karşısında zafere götüren şey, Adalet ve Hukuk'dan ayrılmamasıydı. Açı doyuruyor, çıplağı giydiriyordu. Mazluma arka çıkmasından dolayıda arkasında Ejderha gibi büyük bir halk kitlesi vardı. Halkın gözünü boyamak için o asla sihirbazlar gibi manipüle etmedi, yalan söylemedi, akı kara karayı ak göstermedi. Ne ise oydu. Musa demek, Adalet demek, Hukuk demek, Hak demek, Özgürlük ve Bağımsızlık demekti. Musa demek Ekmek demek, Özgürlük demekti. Ekmeksiz Özgürlük, Aç acına özgürlük demek değildir. O güne kadar onları doyuran Rabbi firavun onlara yalnızca ekmek veriyordu. Oysa Musa'nın Rabbi Hem ekmek veriyor başa kakmıyor hemde onlar özgür olsunlar istiyordu. Musa hiç kimseyi zorla imana getirmedi. işte bu değerler üzerinde yol alan Musa'nın tavizsiz duruşu karşısında çaresizlik onları imana zorladı. Zira doğruluk karşısında hile ve yalan asla başarılı olamazdı.
- Aynen abi doğru söylüyorsun, Öyleyse bu gün biz de Hakk dava yolunda asla yalan söylemeyecek, halka akı kara karayı ak göstermeyecek, sabır ve direnerek yolumuzda yürüyeceğiz. Yani abi özetle diyorsun ki "Sen adaletten ayrılmazsan Zalim'in diz çökmesi yakındır"
- Hah şöyleee sevdim ya seni birden valla, kanım kaynadı. Geç kalmıştın ya hani bak unuttum hemencecik
- Abii yaaa.
- Ştt telefon çalıyo, aç aç donduk burda yürü verelim şu emanetleri, daha arkadaşlarla buluşcaz, derse geç kalıcaz.
- doğru abi valla, haa bu hafta ki ders neydi abi
- gel burya gelll, hakettin sen bunuuuu, bunu daaaa, bunu daaaa...
- Abi napim ya otobüs geç geldi, arkadaşlardan da parayı anca toparlayabildim.
- Tamam tamam ağaç ettin zaten Bim'in içinde, üç tane arabayı tek başıma doldurdum, zaten millet tek tek bir şey alırken beni böyle savaşa hazırlanır gibi görünce ters ters baktı.
- Abi valla kusura bakma yaa çok afedersin.
- Tamam abicim ya oldu bi kere, neyse zaten hava kararmadı tam, bu araba yukarı çıkmaz paşam. İtmeyle de çıkmaz, tekerler kabak.
- Ee n'apcaz abi
- Napcazı var mı tabanlara kuvvet, bekle az hava kararsın poşetleri kapıya bırakırsın.
- Ben !
- Ee tabi Seenn, cezalısın olm.
- Alacağın olsun abi
- Olsun valla, hem geç kal hem nazlan, atarlan, sus, suss. Ha bu arada sen ablayı aradın mı ya evde kimse yoksa, sen poşeti bırakınca kapıya ya geçen biri alırsa
- Abi almazlar herhalde
- Ya olm harbi safsın ya, almazlar haa, almazlar !
- Ya ne bilim abi bak şimdi işkillendim.
- Yaa ara şu ablayı evde mi aile, ona göre bırakalım.
- Açmıyo abi telefon çalıyo ama
- Rabbim ! niye beni şu şapşalla imtihan ediyorsun Yaaa Reappiimmmmmm. Töbe töbe, seninle bu gün ben valla imtihan ediliyorum ha.
- Abi alınıyorum valla haa ne şapşalı.
- Şapşal değilsin tamam, tembel, sorumsuz, patavatsız dicem ammma
- Abi ne kızıyosun ya, ben mi şimdi telefonu meşgul çaldırıyorum?
- Tamam tamam ya, kızmaya da gelmiyo paşam, neyse beklicez. Şakaydı hepsi, Seviyom olm seni takılıyom, insan sevdiği kardeşine takılırmış. Bak aklıma ne geldi hazır bekliyoz Musa'dan konuşalım
- He abi konuşalım ya, Musa konuşulması gereken en önemli kişilerden biridir demi abi
- Doğru. Biliyorsun, Kur'an'ın neredeyse yarısı Kıssalardan, Kıssalarında neredeyse yarıdan fazlası O'ndan söz eder.
- Bilmem mi abi, Musa bir başkadır. Musa'nın annesi onu bir sala bırakmış ve bu firavunun sarayına güven içinde ulaşmıştı. Büyüyünce Musa, ağır şartlar altında taşeron işçisi olarak çalıştırılan Mısır halkıyla yüzleşti saraydan dışarı çıkınca.
- Hah işte büyüyünce Firavun ile yaka paça oluşunu konuşalım, açlar, açıktakiler, ezilenler, yolda kalanlar, hakları gaspedilen kadınlar, yarınlardan umudunu kesmiş çocuklarla tanıştı ya Musa bak şimdi;
Firavun'un toprakları batıda Libya sömürgelerinden, güneyde altının ve Nil’in kaynağı Nübye’ye kadar, kuzeyde Doğu Akdeniz ticaretini kontrol eden Kıbrıs’a ve doğuda da Suriye’nin içlerine kadar uzanıyordu. Babası I.Sethi Mısır’ın o zamana kadar görülmemiş en kuvvetli ordusunu kurdu ve Ortadoğu da Hitit monarşisine karşı mücadeleye girişti. Mücadele mevzu SURİYE’nin kime ait olacağı mevzuydu ve bu ülkeyi ele geçiren politik hegemonyayı da ele geçirmiş demekti. Firavun, bir gün İran'ın tarafını tutuyor Şii'liği pohpohluyor Sünnilerin üzerine salıyordu ümmetin çocuklarını, bir gün Irak'ın tarafını tutuyor Şii'lerin üzerine salıyordu. Tüm Orta Doğu'yu küçük küçük Diktatörlüklere bölmüş, bunlar eliyle ümmetin canına okuyordu. Ekonomik krizler, darbelerle de tüm gücü elinde tutuyor, IMF'si, Dünya Bankası, Fed'i ile Mısır Lirasını tüm dünyanın paraları karşısında değer kazandırıyordu.
- Eee sonra? abi,
- Sonrasını Sen de biliyon abim ama anlatayım bak. Firavun'u bu kadar güçlü yapan şey neydi biliyor musun ?
- Ne abi ?
- Sihirbazları tabi ki
- Sihirbazlar iman etmişti ya abi !
- O Musa'nın kararlı ve davasından taviz vermeyen tutumu karşısında bir pes etmişlik itirafı olm ne iman etmesi !!!
- Abi ayette Musa'nın Rabbine İman ettik" diyor, Hatta Firavun bundan dolayı" Bana sormadan ha, şimdi ellerinizi ayaklarınızı çaprazlama keseyim de görün" diyor ya
- Tamam diyor da Sihirbazları öyle konuşturan Rabbim. Mücadelede ön plana çıkarttığı bir şey var. Sihirbazlar ne yapıyordu Gezi meselesinde ? ölmeyeni ölmüş, vurulmayanı vurulmuş, akı kara, karayı ak göstermiyor muydu ? "Benim çocuklarım da aralarında, bende gidip tomaların önüne dikilicem" diyenlerin çocukları orada değildi öyle değil mi? Kendisinde de o yürek yoktu ya zaten neyse. Sahte resimleri fotoşoplayıp fotoşoplayıp servis ediyorlardı sosyal medyanın önüne. Ne zorlanmıştık değil mi yaa ! "Her habere atlamayın!", "Her duyduğunuz haberi, aslını astarını incelemeden paylaşmayın" diye. Bizim camianın meseleyi çakmaması daha da bir yürek burkuyordu.
- Evet abi aynen öyle, O güne kadar İslam'ın Kapitalizmle mücadele ettiğini söyleyen anti kapitalist Müslümanlar da bir elinde bira diğer elinde kemalist bayraklar taşıyanlarla ulu orta Cuma Namazı kılmışlardı. Başlarında da Tutankamonlardan Tihsan vardı. Din anca bu kadar iki paralık edilebilirdi. Kapitalistlerin otelinde kalan ve onların sunu içerek bu ülkenin Milli ve Yerli kalmasını isteyen bir iktidara" Beceremediniz gidin" demeye getiriyordu.
- Bak asıl mesele ne biliyor musun? Bu Sihirbazlar hem medya gücünü elinde bulunduruyor hem de halkı reel politik bir yönlendirmeye tabi tutuyorlardı. Mısır halkına sabah akşam, "Kobane'de Kürtler ölüyor" diye bahane edip Yasin Börü'yü katlediyor ama aynı Sihirbazlar "Bizim Suriye'de ne işimiz var" diyorlardı! "Mısır, Daeş'e yardım ediyor" deyip "El-Bab'dan derhal çekilin bizim ne işimiz olur Daeş'le Işıd'le" diyorlar. Bir gün önce dediklerini bir gün sonra yutuyorlardı. Mısır halkına ne diller döküyordu Musa kimbilir ! "Ya her habere balıklama atlamayın, Yok kafa kesme videosu, yok yakılan Askerler, gibi şeylere tufaya gelmeyin" diyordu ama dinleyen kim. Ahh canım kardeşim, ahh.
- Abi sence Sihirbazlar niye diz çöktü Musa karşısında ?
- Bak tam da ben oraya gelecektim. Musa'yı Firavun karşısında zafere götüren şey, Adalet ve Hukuk'dan ayrılmamasıydı. Açı doyuruyor, çıplağı giydiriyordu. Mazluma arka çıkmasından dolayıda arkasında Ejderha gibi büyük bir halk kitlesi vardı. Halkın gözünü boyamak için o asla sihirbazlar gibi manipüle etmedi, yalan söylemedi, akı kara karayı ak göstermedi. Ne ise oydu. Musa demek, Adalet demek, Hukuk demek, Hak demek, Özgürlük ve Bağımsızlık demekti. Musa demek Ekmek demek, Özgürlük demekti. Ekmeksiz Özgürlük, Aç acına özgürlük demek değildir. O güne kadar onları doyuran Rabbi firavun onlara yalnızca ekmek veriyordu. Oysa Musa'nın Rabbi Hem ekmek veriyor başa kakmıyor hemde onlar özgür olsunlar istiyordu. Musa hiç kimseyi zorla imana getirmedi. işte bu değerler üzerinde yol alan Musa'nın tavizsiz duruşu karşısında çaresizlik onları imana zorladı. Zira doğruluk karşısında hile ve yalan asla başarılı olamazdı.
- Aynen abi doğru söylüyorsun, Öyleyse bu gün biz de Hakk dava yolunda asla yalan söylemeyecek, halka akı kara karayı ak göstermeyecek, sabır ve direnerek yolumuzda yürüyeceğiz. Yani abi özetle diyorsun ki "Sen adaletten ayrılmazsan Zalim'in diz çökmesi yakındır"
- Hah şöyleee sevdim ya seni birden valla, kanım kaynadı. Geç kalmıştın ya hani bak unuttum hemencecik
- Abii yaaa.
- Ştt telefon çalıyo, aç aç donduk burda yürü verelim şu emanetleri, daha arkadaşlarla buluşcaz, derse geç kalıcaz.
- doğru abi valla, haa bu hafta ki ders neydi abi
- gel burya gelll, hakettin sen bunuuuu, bunu daaaa, bunu daaaa...