Allah'la dertleşmek
Gözünü şöyle uzat uzatabildiğin kadar, yükselt yükseltebildiğin kadar, bak derinlere, bak enginlere, bak kendine, bak her yere, bak bak !
Etrafında olup biten ve yer alan her şey bir harf ve bir kelime olup gerçeği ve hakikati haykırmıyor mu !
Öyleyse;
yaratılan alem ve alemdeki fiil işaretlerle, indirilen Vahyin sözlü işaretler arasında, ilahi içerikli olma bakımından bir fark bulunmamaktadır. Yazılı olmasına ya da olmamasına. Bunların her ikisi de Allah' ın Zat ve Sıfatlarına ve O' nun iradesinden gelen hükümlere delalet ettiklerinden dolayı gösterge, işaret, delil (ayet) olarak adlandırılmışlardır. Kur-an ı Kerim hiçbir şekilde mucizevi bir örnek sunmamıştır. Hayatın bizatihi kendisi olağanüstü olarak kurgulanmıştır.
Eee ?
Ee si kardeşim,
Hakikatin bizzat mutlaklığı üzerinde hiçbir tartışma yokken, Allah tek bir iken, yeryüzünde her toplumda sadece adı değişiyor iken bu içler acısı halimiz de ne ? Vahye kulak verelim ki bizim gökten üzerimize pislik yağmasına neden olan süreci anlayalım;
Allah'ın "Adam olun" diye indirdiği vahyi "Sen anlamazsın" diyerek tekeline almak
Tekele alınan Din algısı yoluyla vahyin elçilerini kutsamak ve onların da "ölmüş olmasına rağmen sözlerinin henüz bitmediğine halkı inandırmak, sürekli söz uydurmak, elçiyi vahye rağmen sürekli konuşturmak"
Vahiy ile Elçi'nin arasını açarak Vahyin detaylarını süte su katar gibi ziyadeleştirmek, dini anlayışı FARKLILAŞTIRMAK, DETAYLANDIRMAK, İBADET, GELENEK, ÖRF ve DİĞER KÜLTÜREL dinamikler ile İTKAT haline getirip çoğaltmak.
Ürettikleri Dini özel giyim,kuşam yoluyla maskeli baloya sakal, bıyık ve kültürel zenginlikler yoluyla taklit edilemez biçime dönüştürmek.
Vahyin farkılı anlaşılması için sinekten yağ çıkarır gibi Vahiyden anlam çıkarmak, "en güzel ben tefsir ettim" "Allah'ın muradını en iyi ben anlarım" diyerek vahyin imbiğinden sürekli anlam süzdürmek. Bu yolla kavga etmek, herkesin bir abisi, bir hocası, bir allamesi, bir şeyhi, bir üstad, bir bediüzzamanı, hocaefendisi, cartu curtu üretmek.
Alimlerin uzlaşmaz tutumları nedeniyle fırkalaşmaya, ekolleşmeye, mezhepleşmeye, tarikatlaşmaya başlamak, hiç bir konuda biraraya gelememek, birbirini tekfir etmek, birbirinin camisini, mescidini, tv'sini, gazetesini, radyosunu, adı "sosyal yardım ve dayanışma derneği" olup hiç bir yaralı parmağa üflemeyen birbirlerinin derneklerini bombalamak.
Bu süreç tamamlandığında adeta bir cennet olan yeryüzünde güçten düşüp barbarlara "Bizde ıslah etmek için geldik, Size demokrasi ve barış getirdik" diyen şeytanların tuzağına düşmek. Vahdeti, Birliği, Kardeşliği paramparça edip çırılçıplak yerinden yurdundan olmak, kıçını başını örtecek yaprak bulamamak, tepesine düşen bebelerin yalnızca ağıdını yakmak.
Değişmiyor, değişmemiş, değişmeyecek. Öğrendim bunu.
Coğrafyalar gezdim, tarihler kazıdım, Nuh senin, İbrahim benim dinledim.
Musa oldum denizleri yardım çölde yaya bıraktılar. İsa oldum "beklemiştiniz işte Mesih benim, haydi dözüme kulak verin demiştim" öldürdünüz.
Bitmedi, öğrenemediniz. yok yok "adam olamadınız" Bölündükçe bölünün, cehennim dibini haketmek için fırkalaşın, fakir peygamberi anlatıp karnınıza ateşler doldurun. Hakedin, hakedin. Hani diyor ya ayette "O gün Cehenneme deriz ki: Doldun mu ? O da : Daha yok mu !" dediği güne koşarak, uçarak gidin.
Rabbim !
Beni böylesi bir tuzağa, böylesi bir çukura, böylesi bir bataklığa terketmediğin için, nefsimi ve benliğimi yalnızca kendine kulluk yolunda ra'm ettiğin için sana nasıl şükredeyim, seni nasıl anayım, yoluna nasıl kurban olayım ! şükürler olsun.
Etrafında olup biten ve yer alan her şey bir harf ve bir kelime olup gerçeği ve hakikati haykırmıyor mu !
Öyleyse;
yaratılan alem ve alemdeki fiil işaretlerle, indirilen Vahyin sözlü işaretler arasında, ilahi içerikli olma bakımından bir fark bulunmamaktadır. Yazılı olmasına ya da olmamasına. Bunların her ikisi de Allah' ın Zat ve Sıfatlarına ve O' nun iradesinden gelen hükümlere delalet ettiklerinden dolayı gösterge, işaret, delil (ayet) olarak adlandırılmışlardır. Kur-an ı Kerim hiçbir şekilde mucizevi bir örnek sunmamıştır. Hayatın bizatihi kendisi olağanüstü olarak kurgulanmıştır.
Eee ?
Ee si kardeşim,
Hakikatin bizzat mutlaklığı üzerinde hiçbir tartışma yokken, Allah tek bir iken, yeryüzünde her toplumda sadece adı değişiyor iken bu içler acısı halimiz de ne ? Vahye kulak verelim ki bizim gökten üzerimize pislik yağmasına neden olan süreci anlayalım;
Allah'ın "Adam olun" diye indirdiği vahyi "Sen anlamazsın" diyerek tekeline almak
Tekele alınan Din algısı yoluyla vahyin elçilerini kutsamak ve onların da "ölmüş olmasına rağmen sözlerinin henüz bitmediğine halkı inandırmak, sürekli söz uydurmak, elçiyi vahye rağmen sürekli konuşturmak"
Vahiy ile Elçi'nin arasını açarak Vahyin detaylarını süte su katar gibi ziyadeleştirmek, dini anlayışı FARKLILAŞTIRMAK, DETAYLANDIRMAK, İBADET, GELENEK, ÖRF ve DİĞER KÜLTÜREL dinamikler ile İTKAT haline getirip çoğaltmak.
Ürettikleri Dini özel giyim,kuşam yoluyla maskeli baloya sakal, bıyık ve kültürel zenginlikler yoluyla taklit edilemez biçime dönüştürmek.
Vahyin farkılı anlaşılması için sinekten yağ çıkarır gibi Vahiyden anlam çıkarmak, "en güzel ben tefsir ettim" "Allah'ın muradını en iyi ben anlarım" diyerek vahyin imbiğinden sürekli anlam süzdürmek. Bu yolla kavga etmek, herkesin bir abisi, bir hocası, bir allamesi, bir şeyhi, bir üstad, bir bediüzzamanı, hocaefendisi, cartu curtu üretmek.
Alimlerin uzlaşmaz tutumları nedeniyle fırkalaşmaya, ekolleşmeye, mezhepleşmeye, tarikatlaşmaya başlamak, hiç bir konuda biraraya gelememek, birbirini tekfir etmek, birbirinin camisini, mescidini, tv'sini, gazetesini, radyosunu, adı "sosyal yardım ve dayanışma derneği" olup hiç bir yaralı parmağa üflemeyen birbirlerinin derneklerini bombalamak.
Bu süreç tamamlandığında adeta bir cennet olan yeryüzünde güçten düşüp barbarlara "Bizde ıslah etmek için geldik, Size demokrasi ve barış getirdik" diyen şeytanların tuzağına düşmek. Vahdeti, Birliği, Kardeşliği paramparça edip çırılçıplak yerinden yurdundan olmak, kıçını başını örtecek yaprak bulamamak, tepesine düşen bebelerin yalnızca ağıdını yakmak.
Değişmiyor, değişmemiş, değişmeyecek. Öğrendim bunu.
Coğrafyalar gezdim, tarihler kazıdım, Nuh senin, İbrahim benim dinledim.
Musa oldum denizleri yardım çölde yaya bıraktılar. İsa oldum "beklemiştiniz işte Mesih benim, haydi dözüme kulak verin demiştim" öldürdünüz.
Bitmedi, öğrenemediniz. yok yok "adam olamadınız" Bölündükçe bölünün, cehennim dibini haketmek için fırkalaşın, fakir peygamberi anlatıp karnınıza ateşler doldurun. Hakedin, hakedin. Hani diyor ya ayette "O gün Cehenneme deriz ki: Doldun mu ? O da : Daha yok mu !" dediği güne koşarak, uçarak gidin.
Rabbim !
Beni böylesi bir tuzağa, böylesi bir çukura, böylesi bir bataklığa terketmediğin için, nefsimi ve benliğimi yalnızca kendine kulluk yolunda ra'm ettiğin için sana nasıl şükredeyim, seni nasıl anayım, yoluna nasıl kurban olayım ! şükürler olsun.