domuz eti neden haram ? meselesi Meselesi.
Allah'ın bir şeyi yasaklaması ya da izin vermesi tamamen insanın ya doğrudan beden sağlığı ya akıl sağlığı ve ya sosyolojik denge unsurunu gözetmesi sebebiyledir. Bir kaç örnek verelim.
Kan veya leş; Doğrudan sağlık sorunlarına yol açan bir tehlike sözkonusudur.
İçki; Bireysel olarak sağlıklı davranış biçimlerini yok edip toplumsal sorunlara yol açar.
Şans oyunları, kumar: Emek ve alın terine dayalı hakça bir yaşamı kökten baltalayan önce sosyolojik sonra ruh sağlığı açısından korkunç bir sona götüren hastalıktır
Faiz: Toplumsal emek-değer ilişkisine dayalı sistemi bozup haksız kazanç yöntemlerinin baş müsebbibidir.
Zina: Aile kurumunun kökünü kurutur. Toplum aileden oluşan bir organizmadır. Aile çürüdüğünde tüm toplum kanserli bir dokuya dönüşür. Psikolojik olarak aldatılma duygusu da asla onarılamaz büyük bir başka sorundur. İntikam duygusunun korkunç sonuçları da cabası.
Bu saydıklarım üzerine uzun uzun şeyler yazıp meseleyi uzatmak istemiyorum. Sebebini bir türlü anlayamadığımız şu Domuz eti niçin haram ? sorusuna gelmek istiyorum. Bu meseleye ancak şu üç perspektif çerçevesinde bakıldığında doğru anlaşılabilir. Bu yasak bedensel, ruhsal ya da sosyolojik bir yasak mıdır ? buna bakmak gerek. Bu sorunun doğru cevabını verebilirsek niçin yasaklandığını anlayabiliriz.
Tarihsel olarak baktığımızda insanoğlu, göçebe hayattan yerleşik hayata bir geçiş süreci yaşamıştır. Göçebe hayatın beslenme formlarını ise kendisi ile birlikte kolay yol alabilen ve aynı zamanda beslenme kaynaklarını kendisi temin edebilen hayvanlar oluşturmuştur. Örneğin taşıma ve yük çekimi unsuru olarak at, eşek, etinden ve sütünden, deri ve yününden faydalanmak için sığır, koyun, keçi. İnsanoğlu hem göç etmiş hem de bu hayvanların beslenme güzergahlarını kendilerine yurtlar edinmiştir. Tarımın yaygınlaşması ile birlikte bu zorunluluk kısmen kalkmış, yerleşik hayata geçiş beraberinde bir takım kolaylıklarda getirmiştir. Belli başlı iş organizasyonları geliştikçe bu hayvanların bakımı ve otlatılması belli bir kesimin mesleği haline gelmiştir. Bahar ve yaz aylarında uzak yerlere götürülüp çobanlar tarafından otlatılan hayvanlar kışın ahır, ağıl gibi kapalı alanlarda tarımsal ürünlerin stoklanması yoluyla beslenebilmiştir. Şunu rahatlıkla diyebiliriz ki domuz yerleşik hayata geçişten sonra bir besin maddesi olmuştur. zira domuz otlamaz, meyve ve sebze bitkileri ile beslenir. Yerleşik hayata geçişin ilk dönemlerinde insan kendi karnını bile zor doyurmakta iken kaldı ki domuzun karnını doyurup kendi beslenme yoluna gitmesi lükstür. Birinci olasılık bu hayvanın bir süre sonra zengin zümrenin bir tüketim biçimine dönüşmesi ve toplumsal eşitliği bozması. Bu gün herkesin pastırma, sucuk yiyememesi gibi.
Allah'ın bir şeyi yasaklamasının bireysel ya da toplumsal fayda/zarar esasının sağlık sorunlarına yol açma potansiyelinin, psikolojik sonuçlarının da olduğu göz önüne alınırsa şu örnek bu bağlamda en iyi meseleyi açıklayan örnektir. Kur'an ı Kerim de İç yağlarının Yahudilere yasaklandığından söz edilir ancak bunun neden ve niçin yasaklandığı detayına girilmez. Kur'an geçmiş hataların tekrar nedenlerini iyi bilen hatalarında ısrar edenlerin tutum ve davranış özetleri ile mücadele eder, detayları pas geçer. Bu bağlamda eski Ahit kurcalandığında meselenin mabede getirelen adak ya da günah keçilerinden elde edilen yağlar ile bir servet biriktirildiği görülür. Yağ'dan ne olur demeyin zira o gün için yağ demek bu gün baraj demek/ elektrik demek, şarj aleti demek.
Bu bağlamda domuz etinin geçmiş kültürden gelen benzeri bir sömürü aracı, toplumun zenginlik göstergesi yahut tamamen boş bir inancı olduğu göz önünde bulundurularak Kur'anın polemik yaratmamak için meseleyi pas geçtiği düşünülebilir. Toplum genel kabul gördüğü ve sosylojik kavgaya çokda müdahil olmayan meseleleri kurcalamanın bir faydası olmayacağından hareketle kalkıp da şimdi domuz eti helaldir fetvası verecek değilim zira bilinç altımıza artık o hayvancağızın kendisi dahi olumsuz bir şekilde kazındı. Asıl derdi açlar ve açıktakiler olan vahyin gereksiz polemiklere girmediği, toplumun genel birlikteliğini zedemeleyen, hak ve hakikat karşısında büyük bir engel teşkil etmeyen bu gibi konuları teğet geçtiği düşünülebilir. Zira toplumlar kültürel geçmişlerine ait biriktirip getirdiklerini kolay kolay dışlamazlar. Dışlayanları da sevmezler.
Çok öncelikli bir konu olmadığı müddetçe Kur'an bu meselenin üzerinde çok fazla durmamış " sevmezseniz sevmeyin, yemezseniz yemeyin, bizim meselemiz sokaktaki kavga" dercesine olayın yalnızca "yasak" kısmını teyid edip geçmiştir. Sağlık konusunda yapılan olumsuz ve kötü tezlerin çoğu geçmişe ait bu bilinç altı nedeniyledir. Bu gün domuz eti ciddi bir tüketim maddesidir ve Müslümanlar ve diğer inançların bazıları hariç büyük oranda tüketilmektedir. Özetle domuz etinin yasaklanması kültürel bir inanç oluşuyla açıklanabilir. Allah daima kültürel bir zemin bulmuş, insanların anladıkları dilden konuşmuştur. Birbiriniz üzerinde Rabb'lik iddia ederek yeter ki öldürmeyin, çalmayın, birbirinize zulmetmeyin demiştir. Ancak bunu söylerken üzerine konuştuğu kültür, dil ya da mesajı getiren kutsanmış, mesaj didik edilip süte su katar gibi arttırılmış böylece Allah sokaktan, kavgadan el çektirilmiştir. Bu nedenle başımıza gelenlerin bizim bize ettiğimiz dışında hiçbir açıklaması yoktur.
Kan veya leş; Doğrudan sağlık sorunlarına yol açan bir tehlike sözkonusudur.
İçki; Bireysel olarak sağlıklı davranış biçimlerini yok edip toplumsal sorunlara yol açar.
Şans oyunları, kumar: Emek ve alın terine dayalı hakça bir yaşamı kökten baltalayan önce sosyolojik sonra ruh sağlığı açısından korkunç bir sona götüren hastalıktır
Faiz: Toplumsal emek-değer ilişkisine dayalı sistemi bozup haksız kazanç yöntemlerinin baş müsebbibidir.
Zina: Aile kurumunun kökünü kurutur. Toplum aileden oluşan bir organizmadır. Aile çürüdüğünde tüm toplum kanserli bir dokuya dönüşür. Psikolojik olarak aldatılma duygusu da asla onarılamaz büyük bir başka sorundur. İntikam duygusunun korkunç sonuçları da cabası.
Bu saydıklarım üzerine uzun uzun şeyler yazıp meseleyi uzatmak istemiyorum. Sebebini bir türlü anlayamadığımız şu Domuz eti niçin haram ? sorusuna gelmek istiyorum. Bu meseleye ancak şu üç perspektif çerçevesinde bakıldığında doğru anlaşılabilir. Bu yasak bedensel, ruhsal ya da sosyolojik bir yasak mıdır ? buna bakmak gerek. Bu sorunun doğru cevabını verebilirsek niçin yasaklandığını anlayabiliriz.
Tarihsel olarak baktığımızda insanoğlu, göçebe hayattan yerleşik hayata bir geçiş süreci yaşamıştır. Göçebe hayatın beslenme formlarını ise kendisi ile birlikte kolay yol alabilen ve aynı zamanda beslenme kaynaklarını kendisi temin edebilen hayvanlar oluşturmuştur. Örneğin taşıma ve yük çekimi unsuru olarak at, eşek, etinden ve sütünden, deri ve yününden faydalanmak için sığır, koyun, keçi. İnsanoğlu hem göç etmiş hem de bu hayvanların beslenme güzergahlarını kendilerine yurtlar edinmiştir. Tarımın yaygınlaşması ile birlikte bu zorunluluk kısmen kalkmış, yerleşik hayata geçiş beraberinde bir takım kolaylıklarda getirmiştir. Belli başlı iş organizasyonları geliştikçe bu hayvanların bakımı ve otlatılması belli bir kesimin mesleği haline gelmiştir. Bahar ve yaz aylarında uzak yerlere götürülüp çobanlar tarafından otlatılan hayvanlar kışın ahır, ağıl gibi kapalı alanlarda tarımsal ürünlerin stoklanması yoluyla beslenebilmiştir. Şunu rahatlıkla diyebiliriz ki domuz yerleşik hayata geçişten sonra bir besin maddesi olmuştur. zira domuz otlamaz, meyve ve sebze bitkileri ile beslenir. Yerleşik hayata geçişin ilk dönemlerinde insan kendi karnını bile zor doyurmakta iken kaldı ki domuzun karnını doyurup kendi beslenme yoluna gitmesi lükstür. Birinci olasılık bu hayvanın bir süre sonra zengin zümrenin bir tüketim biçimine dönüşmesi ve toplumsal eşitliği bozması. Bu gün herkesin pastırma, sucuk yiyememesi gibi.
Allah'ın bir şeyi yasaklamasının bireysel ya da toplumsal fayda/zarar esasının sağlık sorunlarına yol açma potansiyelinin, psikolojik sonuçlarının da olduğu göz önüne alınırsa şu örnek bu bağlamda en iyi meseleyi açıklayan örnektir. Kur'an ı Kerim de İç yağlarının Yahudilere yasaklandığından söz edilir ancak bunun neden ve niçin yasaklandığı detayına girilmez. Kur'an geçmiş hataların tekrar nedenlerini iyi bilen hatalarında ısrar edenlerin tutum ve davranış özetleri ile mücadele eder, detayları pas geçer. Bu bağlamda eski Ahit kurcalandığında meselenin mabede getirelen adak ya da günah keçilerinden elde edilen yağlar ile bir servet biriktirildiği görülür. Yağ'dan ne olur demeyin zira o gün için yağ demek bu gün baraj demek/ elektrik demek, şarj aleti demek.
Bu bağlamda domuz etinin geçmiş kültürden gelen benzeri bir sömürü aracı, toplumun zenginlik göstergesi yahut tamamen boş bir inancı olduğu göz önünde bulundurularak Kur'anın polemik yaratmamak için meseleyi pas geçtiği düşünülebilir. Toplum genel kabul gördüğü ve sosylojik kavgaya çokda müdahil olmayan meseleleri kurcalamanın bir faydası olmayacağından hareketle kalkıp da şimdi domuz eti helaldir fetvası verecek değilim zira bilinç altımıza artık o hayvancağızın kendisi dahi olumsuz bir şekilde kazındı. Asıl derdi açlar ve açıktakiler olan vahyin gereksiz polemiklere girmediği, toplumun genel birlikteliğini zedemeleyen, hak ve hakikat karşısında büyük bir engel teşkil etmeyen bu gibi konuları teğet geçtiği düşünülebilir. Zira toplumlar kültürel geçmişlerine ait biriktirip getirdiklerini kolay kolay dışlamazlar. Dışlayanları da sevmezler.
Çok öncelikli bir konu olmadığı müddetçe Kur'an bu meselenin üzerinde çok fazla durmamış " sevmezseniz sevmeyin, yemezseniz yemeyin, bizim meselemiz sokaktaki kavga" dercesine olayın yalnızca "yasak" kısmını teyid edip geçmiştir. Sağlık konusunda yapılan olumsuz ve kötü tezlerin çoğu geçmişe ait bu bilinç altı nedeniyledir. Bu gün domuz eti ciddi bir tüketim maddesidir ve Müslümanlar ve diğer inançların bazıları hariç büyük oranda tüketilmektedir. Özetle domuz etinin yasaklanması kültürel bir inanç oluşuyla açıklanabilir. Allah daima kültürel bir zemin bulmuş, insanların anladıkları dilden konuşmuştur. Birbiriniz üzerinde Rabb'lik iddia ederek yeter ki öldürmeyin, çalmayın, birbirinize zulmetmeyin demiştir. Ancak bunu söylerken üzerine konuştuğu kültür, dil ya da mesajı getiren kutsanmış, mesaj didik edilip süte su katar gibi arttırılmış böylece Allah sokaktan, kavgadan el çektirilmiştir. Bu nedenle başımıza gelenlerin bizim bize ettiğimiz dışında hiçbir açıklaması yoktur.