Şeytan Kimin Gözlerinden Öper ?
İster Entropi Yasası diyin isterse Kur'an deyimiyle Sünnetullah, Kainatın bir işleyiş yasası var. Hemde muhteşem bir yasa. Kusursuz. Kur'an bu yasaların her birine "ölçü/kader", bu işleyiş sürecine de "Sünnetullah" der. Ne yasalarda ne de süreçte asla bir değişiklik olmaz. Bu yasalar ya da süreçler asla askıya alınamaz, ertelenemez, ileri ya da geri işletilemez. Allah'ın bu nedenle Sünnetullah'ında asla ama asla bir değişiklik göremezsin. Bilinen ya da bilinemeyen tüm algıların içinde sözüne güvenilebilen bu nedenle yalnızca O'dur. O sözünden asla ama asla dönmez. O'nun yasaları askıya alınamaz, ertelenemez. değiştirilemez.
Yağmurun yağması, Güneşin doğup batması, gecenin ve gündüzün birbiri ardına geliş gidişi, mevsimler, doğum, ölüm. toplumların kuruluş ve yok oluş sebep ve sonuçları, iyiliğin kötülükle kovulması, kötülüğün iyilikle yer değiştirmesi. Bu nedenle kusursuz olan bu yasalara güvenmek Allah'a da güvenmektir. Sebepsiz bir sonuç, sonuçsuz bir sebep düşünülemez. İnsan bu bakımdan bu yasaların içerisinde sürdürdüğü hayatında "kendi kaderini kendi yazan" bir varlıktır. Attığı adımın ya da atmadığı adımın sonuçlarından bu nedenle sorumludur. Bu bağlamda her bir insan kendi kaderinin hem figüranı, hem başrol oyuncusu, hem de yönetmenidir.
Yani Sen neye adım atmaya hazırsan o da senin için sonuçta mutlaka hazırdır !
Bu nedenle Şeytan bizim KÖTÜ sonuca vardığımız SONUÇ'un adıdır. Kur'an da yer alan adıyla İblis ise kötülük fenomeninin adı. Şeytan, İblis/Kötülüğün bize fısıltılarının kendi elimizle ürettiğimiz sonuçlarıdır. ŞEY-TAN; İçimizde ki Tin'in fısıldadığı "Şey"ler.
Allah insanın algılarına indirgenmiş bir biçimde Bakara Suresi'nde (30 dan 33'e kadar ki bölüm. Sonrasında ki ise Adem'in fonksiyon kazanmış halidir. Artık İblis değil, Şeytan sahnede yer alır) Adem'in yaradılış sürecinde yeryüzünde daima İYİLİK/KÖTÜLÜK fenomeni girdabına dalan aklı teskin etmek için bu İTKİ leri kişileştirerek değinir...
İyiliği MELEK ile Kötülüğü İBLİS olarak karakterize eder.
Sonra her iki hammaddeyi alıp Adem ambalajında yeni bir ÜRÜN yapar. İblis özelinde itirazlar bu hammaddelerin bir araya gelmek istemeyişi şeklinde aktarılır. Suyun ve ateşin bir arada olmak istemeyişi gibi. Algıları zorlayan bu durum böylesi teatral düzlemde algılanabilir hale indirgenir. Başka türlü izah, anlamsız ve insanın anlam dünyasında karşılıksız kalacaktır.
Kur'an da bu ve benzeri konulara az ve öz değiniliyor olmasının çok önemli bir nedeni var. İnsanın merak duygusunu tatmin değil bu konuda gelmiş geçmiş tüm inanç sistemlerinde bu konuda herkesin bir şeyler UYDURMUŞ olmasıdır. Allah "gelin şu algılarınızda ki gereksiz ve yanlış bilgileri bi düzeltelim demeye kalkıp kitap gönderse Kur'an ın yanında ciltler dolusu yardımcı bir kaynak daha göndermek zorunda kalırdı.
Meseleye geliyorum tamam;
Kur'an da bu tür konulara yer veriliyor oluşunun nedeninin İnsanın merak duygusunu tatmin, kişisel gelişimin tamamlanması yahut "aranızda hiç bilmediğini bu ve benzer konular hakkında bol bol geyik muhabbeti yapın" diye değildir. PATRON BENİM !
demek ve asıl meseleye girmek içindir. Zaten sonrasında gelen ayetler ıskalandığı için Ümmet ayetlerin bitişini okumaz giriş ve gelişme kısmında daima bir girdabın içine düşer.
Hadi şimdi bi daha yeniden oku bu ayetleri.
Sonuç odaklı oku !
Hadi yaparsın...
Yağmurun yağması, Güneşin doğup batması, gecenin ve gündüzün birbiri ardına geliş gidişi, mevsimler, doğum, ölüm. toplumların kuruluş ve yok oluş sebep ve sonuçları, iyiliğin kötülükle kovulması, kötülüğün iyilikle yer değiştirmesi. Bu nedenle kusursuz olan bu yasalara güvenmek Allah'a da güvenmektir. Sebepsiz bir sonuç, sonuçsuz bir sebep düşünülemez. İnsan bu bakımdan bu yasaların içerisinde sürdürdüğü hayatında "kendi kaderini kendi yazan" bir varlıktır. Attığı adımın ya da atmadığı adımın sonuçlarından bu nedenle sorumludur. Bu bağlamda her bir insan kendi kaderinin hem figüranı, hem başrol oyuncusu, hem de yönetmenidir.
Yani Sen neye adım atmaya hazırsan o da senin için sonuçta mutlaka hazırdır !
Bu nedenle Şeytan bizim KÖTÜ sonuca vardığımız SONUÇ'un adıdır. Kur'an da yer alan adıyla İblis ise kötülük fenomeninin adı. Şeytan, İblis/Kötülüğün bize fısıltılarının kendi elimizle ürettiğimiz sonuçlarıdır. ŞEY-TAN; İçimizde ki Tin'in fısıldadığı "Şey"ler.
Allah insanın algılarına indirgenmiş bir biçimde Bakara Suresi'nde (30 dan 33'e kadar ki bölüm. Sonrasında ki ise Adem'in fonksiyon kazanmış halidir. Artık İblis değil, Şeytan sahnede yer alır) Adem'in yaradılış sürecinde yeryüzünde daima İYİLİK/KÖTÜLÜK fenomeni girdabına dalan aklı teskin etmek için bu İTKİ leri kişileştirerek değinir...
İyiliği MELEK ile Kötülüğü İBLİS olarak karakterize eder.
Sonra her iki hammaddeyi alıp Adem ambalajında yeni bir ÜRÜN yapar. İblis özelinde itirazlar bu hammaddelerin bir araya gelmek istemeyişi şeklinde aktarılır. Suyun ve ateşin bir arada olmak istemeyişi gibi. Algıları zorlayan bu durum böylesi teatral düzlemde algılanabilir hale indirgenir. Başka türlü izah, anlamsız ve insanın anlam dünyasında karşılıksız kalacaktır.
Kur'an da bu ve benzeri konulara az ve öz değiniliyor olmasının çok önemli bir nedeni var. İnsanın merak duygusunu tatmin değil bu konuda gelmiş geçmiş tüm inanç sistemlerinde bu konuda herkesin bir şeyler UYDURMUŞ olmasıdır. Allah "gelin şu algılarınızda ki gereksiz ve yanlış bilgileri bi düzeltelim demeye kalkıp kitap gönderse Kur'an ın yanında ciltler dolusu yardımcı bir kaynak daha göndermek zorunda kalırdı.
Meseleye geliyorum tamam;
Kur'an da bu tür konulara yer veriliyor oluşunun nedeninin İnsanın merak duygusunu tatmin, kişisel gelişimin tamamlanması yahut "aranızda hiç bilmediğini bu ve benzer konular hakkında bol bol geyik muhabbeti yapın" diye değildir. PATRON BENİM !
demek ve asıl meseleye girmek içindir. Zaten sonrasında gelen ayetler ıskalandığı için Ümmet ayetlerin bitişini okumaz giriş ve gelişme kısmında daima bir girdabın içine düşer.
Hadi şimdi bi daha yeniden oku bu ayetleri.
Sonuç odaklı oku !
Hadi yaparsın...