Tarih olma Tarih Yaz...
- Şu taşı kaldırabilir misin ?
- Hangisi, şu mu ?
- Evet, evet o.
- Abi ne var bunda tabi ki, hopp işte bu kadar.
- Ya şu taşı ?
- Biraz zorlanıcam ama hallederiz.
- Valla helal olsun kardeşim, ya bir davayı omuzlayabilir misin ?
- Allah hiç kimseye kaldıramayacağı bir taşı yük etmez abi o kadar da değil.
- Hım, sanırım Bakara Suresi 286. ayete atıf yaptın.
-Evet abi aynen o.
- Güzel, bak bu hafta biz arkadaşlarla tam da bu Bakara 286. ayeti konuştuk. Erdem kardeş bu hafta konuya "Mümin şahsiyetin gayret ve çabasının Allah nazarında değeri"nden bahsederek başladı ve tam da bu ayet üzerinden fikir alış verişi yaptık. Ayeti "ben bunu yapamam, cürmüm yetmez" bağlamından aldı " senin bunu yapmaya cürmün yeter" bağlamına getirdi. Allah razı olsun bende bu ayete bu bağlamda bakıyordum. Ayetin kelimelerini bi inceleyelim;
لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَا اِنْ نَسٖينَا اَوْ اَخْطَاْنَا رَبَّنَا وَلَا تَحْمِلْ عَلَيْنَا اِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذٖينَ مِنْ قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلْنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِهٖ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا اَنْتَ مَوْلٰینَا فَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرٖينَ
Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus'ahâ, lehâ mâ kesebet ve aleyha mektesebet, rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahtaé'nâ, rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehû alellezîne min gablinâ, rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâgate lenâ bih, vağfu annâ, vağfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ alel gavmil kâfirîn. (2.286 - Kuranı Kerim Türkçe okunuş)
Ayette "Lâ yukellifullâhu" olarak geçen kısım aslında ayetin can damarı. Mükellefiyet ancak sorumlukların yerine getirilmesi sonucunda ortaya çıkan bir fiili durum. Yükümlülük yapılabileceklerden sorumlu olmak demek. Yapılamayacak olanın istenmesine Mükellefiyet denmez. Yani bu ayet bize "Sen bu taşı kaldıramazsın demiyor" aksine "Sen bu taşı kaldırabilecek güçtesin, Hadi aslanım, Hadi yiğidim" diyor adeta. Ancak biz bu ayeti genelde potansiyel sorumluluklarımızı azaltmak için referans noktası olarak aldık. Oysa ayet Allah yolunda gayret ve çabanın, elinden geleni ardına koymamanın mihenk taşı gibi dimdik duruyor. "Allah'ın hiç bir kimseyi gücünün yetmeceği bir şeyden dolayı sorumlu tutmaması bu işin doğasının insan güç ve kuvvetine oranla gayret faktörünce bir ivme kazanacağı şartına bağlanmış. Konuyu irdelerken herkesin aynı şekillerde davayı omuzlamasından ziyade herkesin her yolu deneyerek farklı farklı yollarla bu davaya katkı sunması daha sosyal bir dengeye uygun hale getirilmiş. Her birimizin lider olması istenmediği gibi hepimizin de mürid olması istenmiyor. Allah'ın davasına kim ne kadar ve ne ölçüde katkı sunuyorsa onun mükafatının verileceği ve bu konuda gösterilecek gayret unsuru övülmektedir.
- Yani abi kalkıp ben şimdi abede'ye tek başıma kafa tutabilir miyim ? Bunu mu anlamalıyım !
- Yok abi tek başına değil, her bir bireyin yani her bir Mü'minin çaba ve gayreti ile başarılamayacak şey yoktur demenin manifestosudur bu ayet. Mü'minler potansiyel olarak limitlerini zorladıklarında ancak ortaya çıkan bir güç ve kudret bu. Ortaya çıkan bu güç ve kudretten dolayı da şımarmamak, asıl davanın sahibinin Allah olduğu da hatırlatılıyor. "Kavga edeceksen kenarda durma adam gibi dal" demenin bir başka biçimi.
ALLAH BÜYÜK FOTOĞRAFA BAKMAMIZI İSTİYOR. BÜYÜK FOTOĞRAFI GÖREMEDİKÇE kendi küçük fotoğraf albümümüze bakıp bakıp duruyoruz. Böylece bu ayet bizim potansiyelimizi alabildiğine genişletecekken daraltıyor. Oysa ayet bizi davanın içine, kavganın ortasına çekiyor. Gücün yettiğince ve elinden geldiğince. NE kadarına girebilirsin Vicdanına sor !!!
Cesur ol Tarih yaz Tarih olma... Bu hayat SEN'den ibaret. Kapat gözünü hiç bir şey YOK. Bu hayatın KAHRAMANI SENSİN. Kur'an sana hitap ediyor ve SENİ harekete geçirmeye çalışıyor. Eskileri hatırlatmak bu yüzden. Onlar başardı SENDE BAŞARABİLİRSİN demek için...
Kur'ana değerli kağıt, değerli papağan veya dünyaya hitap etmeyen anayasa kitabı muamelesi yapıyoruz. Asıl mesele Kitabın hedeflediği kimlik inşasını sağlamak. O kitap da SENSİN. Kitabın muhatabı SENSİN Sende ortalarda yoksun.
Şimdi tarihi yaz,
zamanı güncelle,
hayatı kuşat,
savaşları durdur,
adaleti sağla.
Duvarda duran kitaba, yüzyıllar önce başarmış peygambere işi paslamak kolay
Hadi aslanım harekete geç, yaparsın...
- Hangisi, şu mu ?
- Evet, evet o.
- Abi ne var bunda tabi ki, hopp işte bu kadar.
- Ya şu taşı ?
- Biraz zorlanıcam ama hallederiz.
- Valla helal olsun kardeşim, ya bir davayı omuzlayabilir misin ?
- Allah hiç kimseye kaldıramayacağı bir taşı yük etmez abi o kadar da değil.
- Hım, sanırım Bakara Suresi 286. ayete atıf yaptın.
-Evet abi aynen o.
- Güzel, bak bu hafta biz arkadaşlarla tam da bu Bakara 286. ayeti konuştuk. Erdem kardeş bu hafta konuya "Mümin şahsiyetin gayret ve çabasının Allah nazarında değeri"nden bahsederek başladı ve tam da bu ayet üzerinden fikir alış verişi yaptık. Ayeti "ben bunu yapamam, cürmüm yetmez" bağlamından aldı " senin bunu yapmaya cürmün yeter" bağlamına getirdi. Allah razı olsun bende bu ayete bu bağlamda bakıyordum. Ayetin kelimelerini bi inceleyelim;
لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَا اِنْ نَسٖينَا اَوْ اَخْطَاْنَا رَبَّنَا وَلَا تَحْمِلْ عَلَيْنَا اِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذٖينَ مِنْ قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلْنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِهٖ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا اَنْتَ مَوْلٰینَا فَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرٖينَ
Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus'ahâ, lehâ mâ kesebet ve aleyha mektesebet, rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahtaé'nâ, rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehû alellezîne min gablinâ, rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâgate lenâ bih, vağfu annâ, vağfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ alel gavmil kâfirîn. (2.286 - Kuranı Kerim Türkçe okunuş)
Ayette "Lâ yukellifullâhu" olarak geçen kısım aslında ayetin can damarı. Mükellefiyet ancak sorumlukların yerine getirilmesi sonucunda ortaya çıkan bir fiili durum. Yükümlülük yapılabileceklerden sorumlu olmak demek. Yapılamayacak olanın istenmesine Mükellefiyet denmez. Yani bu ayet bize "Sen bu taşı kaldıramazsın demiyor" aksine "Sen bu taşı kaldırabilecek güçtesin, Hadi aslanım, Hadi yiğidim" diyor adeta. Ancak biz bu ayeti genelde potansiyel sorumluluklarımızı azaltmak için referans noktası olarak aldık. Oysa ayet Allah yolunda gayret ve çabanın, elinden geleni ardına koymamanın mihenk taşı gibi dimdik duruyor. "Allah'ın hiç bir kimseyi gücünün yetmeceği bir şeyden dolayı sorumlu tutmaması bu işin doğasının insan güç ve kuvvetine oranla gayret faktörünce bir ivme kazanacağı şartına bağlanmış. Konuyu irdelerken herkesin aynı şekillerde davayı omuzlamasından ziyade herkesin her yolu deneyerek farklı farklı yollarla bu davaya katkı sunması daha sosyal bir dengeye uygun hale getirilmiş. Her birimizin lider olması istenmediği gibi hepimizin de mürid olması istenmiyor. Allah'ın davasına kim ne kadar ve ne ölçüde katkı sunuyorsa onun mükafatının verileceği ve bu konuda gösterilecek gayret unsuru övülmektedir.
- Yani abi kalkıp ben şimdi abede'ye tek başıma kafa tutabilir miyim ? Bunu mu anlamalıyım !
- Yok abi tek başına değil, her bir bireyin yani her bir Mü'minin çaba ve gayreti ile başarılamayacak şey yoktur demenin manifestosudur bu ayet. Mü'minler potansiyel olarak limitlerini zorladıklarında ancak ortaya çıkan bir güç ve kudret bu. Ortaya çıkan bu güç ve kudretten dolayı da şımarmamak, asıl davanın sahibinin Allah olduğu da hatırlatılıyor. "Kavga edeceksen kenarda durma adam gibi dal" demenin bir başka biçimi.
ALLAH BÜYÜK FOTOĞRAFA BAKMAMIZI İSTİYOR. BÜYÜK FOTOĞRAFI GÖREMEDİKÇE kendi küçük fotoğraf albümümüze bakıp bakıp duruyoruz. Böylece bu ayet bizim potansiyelimizi alabildiğine genişletecekken daraltıyor. Oysa ayet bizi davanın içine, kavganın ortasına çekiyor. Gücün yettiğince ve elinden geldiğince. NE kadarına girebilirsin Vicdanına sor !!!
Cesur ol Tarih yaz Tarih olma... Bu hayat SEN'den ibaret. Kapat gözünü hiç bir şey YOK. Bu hayatın KAHRAMANI SENSİN. Kur'an sana hitap ediyor ve SENİ harekete geçirmeye çalışıyor. Eskileri hatırlatmak bu yüzden. Onlar başardı SENDE BAŞARABİLİRSİN demek için...
Kur'ana değerli kağıt, değerli papağan veya dünyaya hitap etmeyen anayasa kitabı muamelesi yapıyoruz. Asıl mesele Kitabın hedeflediği kimlik inşasını sağlamak. O kitap da SENSİN. Kitabın muhatabı SENSİN Sende ortalarda yoksun.
Şimdi tarihi yaz,
zamanı güncelle,
hayatı kuşat,
savaşları durdur,
adaleti sağla.
Duvarda duran kitaba, yüzyıllar önce başarmış peygambere işi paslamak kolay
Hadi aslanım harekete geç, yaparsın...
