Yeter ki yeter...
İnsanlık tarihinde vahyin tarihsel süreci şöyle işliyor; Bir yerde büyük bir kavga var. Allah kavga edenlerin arasını ayırmak, mazlum olanı kolundan tutup kaldırmak, zalim olanınsa haddini bildirmek için vahiy gönderiyor.
Önce Peygamber ya kutsanıyor ya da kulsal-dışı kabul ettirilip itibarı sıfırlanıyor veya Allah ile denk tutulup ister fiili ister manen öldürülüyor.
Kitap iki kapak arasına sıkıştırılıyor, vermek istediği bilinç dışında ne varsa üzerinde kavga ettiriliyor. Bu kavga ümmetin vahdetini katlediyor ve inananlar mezhep bataklığına sürükleniyor. Önemli olan bölünmek için sanal FARK(fırkalaşma) yaratmak;
Akıl-Nakil, Zahir-Batın, Müteşabih-Muhkem gibi gibi, günceli de; Tarihsel-Evrensel.
Önce Peygamber ya kutsanıyor ya da kulsal-dışı kabul ettirilip itibarı sıfırlanıyor veya Allah ile denk tutulup ister fiili ister manen öldürülüyor.
Kitap iki kapak arasına sıkıştırılıyor, vermek istediği bilinç dışında ne varsa üzerinde kavga ettiriliyor. Bu kavga ümmetin vahdetini katlediyor ve inananlar mezhep bataklığına sürükleniyor. Önemli olan bölünmek için sanal FARK(fırkalaşma) yaratmak;
Akıl-Nakil, Zahir-Batın, Müteşabih-Muhkem gibi gibi, günceli de; Tarihsel-Evrensel.
Kitabı (Kur'anda kastedilen KİTAP Vahiy'dir iki kapak arasındaki bizim isimlendirdiğimiz kitap değil...) mushaflaştırdık, ezberledik, duvara astık, gramerini, etimolojisini, zahir anlamdı batın anlamdı gir altına çık üstüne, böl çarp çıkar, peygamberi ya kutsal ya da kutsal dışı kılıp öldürdük, Allah'ı da ya en uzağa (Felsefe) ya en içimiz (Tasavvuf) balına buladık. Sonra bal saçımıza yapıştı, oramıza buramıza yapıştı, temizlemekten ayıklamaktan yorulduk ve şimdi cıscıbıl ballı ballı geziyoruz. Ortada Felsefe de var Tasavvuf da var ama İslam yok...
Vahyin ve Elçinin kültürel bir zeminde bulunmuşluğu, hitap ettiği coğrafi çerçeve DİN'in aslı, astarı, cetveli kabul edilip sonraki gelen kuşaklarında
ya Yahudi,
ya Hıristiyan
ya Mecusi
ya Sabii
ya Hindu,
ya Taoist
Ya Budist
ya da Müslüman (Arap form ve kültürünün dogmalarını içeren form) olmayı şart koşarak Cennetin anahtarının da giden yolun gizemli ve şifreli yolununda sırrının kendinden geçtiğine şartlandırıyor. Vahyin basitliği (belih, fasih, beyan) oluşu Felsefe ya da Tasavvuf zenginliğinde(!) anlaşılmıyor
Vahyin BİLİNÇ eksenli yapmak istediği ISLAH toplumların kendi kültürel formlarına hapsedilip donuklaştılıyor. Bilinç eksenli ana gündem Adalet, Hukuk, Barış, Kardeşlik, Paylaşım, Diğergamlık, Sorumluluk gibi değerler hödük gündemlerin altında eziliyor.
Sonrası mı ! Daha traji komik, bekle Mehdi gelecek(miş,miş de miş miş) !
Allah hepimizi MEHDİ yapmak istiyor bize beklettirdikleri ise süperman...
Allah'ın bir gündemi var Kur'an da bu gündemi canlı tutmak için ne kadar argüman varsa kullanıyor, tarihsel olsun mitolojik olsun darb-mesel olsun hepsine girip çıkıyor. Derdi yeter ki insanın kılına zarar gelmesinde uluhhiyetini bile gerektiğinde askıya alıyor.
Yeter ki aranızda kan dökmeyin, savaşları durdurun,
yeter ki kardeşlerinizi yerlerinden yurtlarından sürmeyin,
yeter ki elde ettiğiniz kazançlarınız sizi kibre sürükleyip birbirinize zulmettirmesin, birbirinize sizi tanrılaştırmasın, tüm dünyanın sahibi benim yanılgısına sizi düşürmesin,
yeter ki bir birinizin hakkını gaspetmeyin,
yeter ki şu kadınlara da azıcık mirastan pay verin,
yeter ki şu gariban Suriyeli kızlar yerlerinde yurtlarından sürülmüş ve hazır kapınıza gelmişken kırklık karınızı yedeğe alıp on beşlik on sekizlik kızları kendinize cariye edinmeyin,
Vahyin ve Elçinin kültürel bir zeminde bulunmuşluğu, hitap ettiği coğrafi çerçeve DİN'in aslı, astarı, cetveli kabul edilip sonraki gelen kuşaklarında
ya Yahudi,
ya Hıristiyan
ya Mecusi
ya Sabii
ya Hindu,
ya Taoist
Ya Budist
ya da Müslüman (Arap form ve kültürünün dogmalarını içeren form) olmayı şart koşarak Cennetin anahtarının da giden yolun gizemli ve şifreli yolununda sırrının kendinden geçtiğine şartlandırıyor. Vahyin basitliği (belih, fasih, beyan) oluşu Felsefe ya da Tasavvuf zenginliğinde(!) anlaşılmıyor
Vahyin BİLİNÇ eksenli yapmak istediği ISLAH toplumların kendi kültürel formlarına hapsedilip donuklaştılıyor. Bilinç eksenli ana gündem Adalet, Hukuk, Barış, Kardeşlik, Paylaşım, Diğergamlık, Sorumluluk gibi değerler hödük gündemlerin altında eziliyor.
Sonrası mı ! Daha traji komik, bekle Mehdi gelecek(miş,miş de miş miş) !
Allah hepimizi MEHDİ yapmak istiyor bize beklettirdikleri ise süperman...
Allah'ın bir gündemi var Kur'an da bu gündemi canlı tutmak için ne kadar argüman varsa kullanıyor, tarihsel olsun mitolojik olsun darb-mesel olsun hepsine girip çıkıyor. Derdi yeter ki insanın kılına zarar gelmesinde uluhhiyetini bile gerektiğinde askıya alıyor.
Yeter ki aranızda kan dökmeyin, savaşları durdurun,
yeter ki kardeşlerinizi yerlerinden yurtlarından sürmeyin,
yeter ki elde ettiğiniz kazançlarınız sizi kibre sürükleyip birbirinize zulmettirmesin, birbirinize sizi tanrılaştırmasın, tüm dünyanın sahibi benim yanılgısına sizi düşürmesin,
yeter ki bir birinizin hakkını gaspetmeyin,
yeter ki şu kadınlara da azıcık mirastan pay verin,
yeter ki şu gariban Suriyeli kızlar yerlerinde yurtlarından sürülmüş ve hazır kapınıza gelmişken kırklık karınızı yedeğe alıp on beşlik on sekizlik kızları kendinize cariye edinmeyin,
yeter ki kafayı çekip toplumsal düzeni bozmayın, kişisel nefsi ve arzularını put edinip diğer insanlara da bunları taptırmayın.
yeter ki
yeter ki
yeter ki
olmadı,
olmadı,
olmuyor,
olmuyor...
Şimdi Allah bir daha bir daha vahyedip bize YENİ ! ne desin ki !
yeter ki
yeter ki
yeter ki
olmadı,
olmadı,
olmuyor,
olmuyor...
Şimdi Allah bir daha bir daha vahyedip bize YENİ ! ne desin ki !