Ne çektin bizden be SALAT !

Kur'anın bazı joker kelimeleri olduğu gibi bazı joker kavramları da mevcuttur. Bu joker kelime ve kavramlara canınız nasıl istiyorsa öyle anlam yüklemek mümkündür. Kaynanana kızdınsa al tevhid kavramını evde tek benim sözüm geçere yor, kelimeler dünyasında her şey mümkün. Çekin mi ödenmedi, senedin mi geri döndü, patrona mı kızdın, manitana mı küstün, ayetler emrinde. Metnin altıyüzlü yıllarda değindiği şey başka bugün başka nasıl olsa ! Ne de olsa Kur'an tüm çağlarda canımızın istediği her şeye hitap ediyor öyle değil mi ! Köle Bilal'i özgür kılmak isteyen ayetleri kendi hedonik prangaların için birer maske yapabilirsin, Metin buna müsait

Kur'an kelime ve kavramları, ancak bir metnin içinde ve ilgili olduğu bağlamda anlam kazanırlar. Bazı kelimeler ilgili olduğu bağlamda farklı, diğer bir bağlamda farklı anlamlara gelebilir. Bunun dilimizde de onlarca örneği mevcut

Sana yüz verdim, şımartmak
Sana yüz verdim, para verdim
Sana yüz verdim, sana yüz tane kalem verdim
Sana yüz verdim, şu cepheyi boyayacaktın
Sana yüz verdim, kimlik kişilik sahibi yaptım
gibi
gibi

Kur'an da geçen SALAT kelimesi de kavramsal anlamda en çok üzerinde herkesin canının çektiği yere sündürülen lastik bir kelime gibidir, maalesef...

Bu kelimenin etimolojisi ile ilgili bir çok çalışma yazıp konuyu uzatmadan kavramsal anlamda şunu söyleyip meseleyi kapatıcam.

SALAT Kur'an da bir çatı kavram olarak kullanılır ve içine;
Kur'anın hayatta pratiği yapılacak tüm uygulamalarını alır. Yani kimi yerde o bir yetimi doyurmak iken başka yerde o bildiğimiz namaz anlamına da gelir. Kimi yerde adaleti ayağa kaldırmak iken kimi yerde farklı bir erdemli davranışı teşviktir. Zalime haddini bildirmek, bunu bir kimlik ve kişilik davranış biçimi olarak her yere yaymakta "salat"ın kendisidir. İyiliği, barışı, kardeşliği, hukuka bağlılığı sağlamak salatın ağababası, Din'in tam ortasından konuşmaktır. Yani bir kelime asla yalnızca tek bir anlama gelmez. "Salat namaz demek değildir" diyenlerle "Salat her zaman namazdır" diyenlerin birbirinden pek farkı yoktur. Birisi camiye girmek istemez diğeri camiden çıkmak istemez.

Gelenek olarak yapageldiğimiz şey aslında diğer kitap verilmişlerle daima aynıdır. Metnin içindeki her bir harf ya da heceyi bağlamından kopararak ona yeni bir anlam ya da yorum katmak. Oysa bir metnin içindeki hece, kelime, cümle, paragraf, sayfa veya cüz mutlaka ve mutlaka kendi bağlamı içinde anlamlıdır. İlgili bağlamdan koparıldığında artık o malzeme ya bir hamurdur ya bir lastik. Ya istediğin gibi şekil verip yeni bir kap yapar içine canının istediğini doldurursun ya da lastik gibi canının istediği yere çekersin. "Salat" da bundan yeterince nasibini almış bir kelime ve kavramdır.

Kur'an ayetlerinin yorumlanmasında en çok yapılan hata/kasıt işte budur. Herhangi bir kelimeyi, cümleyi hatta koskoca kıssayı bağlamından, indiği toplumun kültürel zemininden ve sosyolojisinden, Muhammed a.s'ın içinde bulunduğu mücadele ve ruh hali arka planından, tüm insanlık tarihi boyunca sürgit bir kavga olan ed-dini el-İslam'dan bağımsız yorumlamak !

Bu tam da Yahudilerin Kur'an deyimiyle "ağızlarını eğip büküyorlar" dediği şey. İşte bu yöntemle yapılan her türlü aşırı yorum (Anakronizm) her türlü çağrışım yoluyla metinde derinlik arama (hermenötik) aslında ağız eğip bükmekten başka bir şey değildir. Her ikisi de sorunlu bir düşünce hastalığıdır. Metnin muradı dışında yorumlanması ya da çağrışım yoluyla metnin zorlanması bir süre sonra metni ameliyat etmeye, gerçekliğini, vurgusunu yok saymaya, muradı hafife almaya kadar gider. Kur'an'ın kendi içindeki hedef edindiği maksatlılık dışında her ağız oynatma aslında yeni bir ekol, yeni bir zaviye, yeni bir düşünce derinliğinde anlamı, dolayısıyla Allah'ın mesajını boğmaktır.

Tekrar etmek gerekirse SALAT; Kur'anın tüm geneli içinde tarifi yapılmış, teşvik edilmiş tüm pratiklerinin hayata aktarılmasıdır. Sadece kelimenin bir tek anlamını bağlamsız alıp çekmek, bu anlamında bir ucunu açık bırakıp içine canının istediğini tıkıştırmak o kelimeyi maksadı dışında kullanmaya kapı aralar. Hiç bir zaman unutulmamalıdır ki bir kelimenin kendisi maksadın tamamı değil ancak parçalarının birer izdüşümüdür. Hiç bir iz ne daima maksadın tam kendisi ne de sadece bir parçasıdır. Harfler, ancak metnin içine yedirilmiş ses, mimik, tonlama, vurgu imgeleri olmaksızın matbuat bir ifadedir. Maksadı, hedeflenen anlamı, muradı, ortaya çıkaran harflere anlamlılık katan bağlamın kendisidir.

Bu zaviyeden bakıldığında, "Salat" ne tek başına yalnızca DESTEK ne de tek başına salt NAMAZ olarak alınıp kullanılamaz. İlgili olduğu bağlamda içeren kavramın derinlemesine işlenmesinde bu bir sorun teşkil etmez ancak bunu daima aynı anlama gelecek şekilde kavramlaştırmak metinsel bir cinayettir. Kelimenin kapsayıcılığını daraltmak da maksadın ıskalanmasına giden süreçleri işletmeye yeter de artar bile. Bunun en güzel örneğini kelimenin ya da kavramlaştırılan anlamıyla DESTEK tarafını alıp Camiye gitmek istemeyenlerle, İslam'ın sadece bir ritüel dini olduğunu sanıp Camiden hiçbir hayır için dışarı çıkmayanlar olarak verebiliriz.
Oysa Din; Hem Cami'nin içi hem Cami'nin dışıdır. Din, Hayattır.
Madem ki Okunan Kuran ayetlerinin hayata tatbikine salat denir öyleyse bütünsellik içinde Kur'an'ı okumak ve hayata tatbik etmek dileğiyle yeniden bismillah diyelim.
Açı doyurmaya, çıplağı giydirmeye, mazluma kol kanat gerip, zalime diş bilemeye,
Euzübillahimineşşeytanirracim bismillahirrahmanirrahim...



Bu blogdaki popüler yayınlar

Kur'an ışığında ebelik !

Koşun Kavga Var !

Kadir Gecesi Bulundu !

"Kitapsız"lık Yapma !

Ben, Biz, O. Allah Kur'anda neden farklı zamirler kullanır ?

Allah'ın Kahramanı Sensin e-kitap olarak çıktı !.

Kuyruğu Kopartan Tilki Masalı

Musa, Ekmek ve Özgürlük - ÇIKTI

Hoş geldin On bir ayın sultanı Gastronomi

Sünnilik bir Din midir ?