Tatildeyiz, ne zaman döneriz Allah Bilir !

Çocukluğum ve gençliğim metropolün kenar mahallesinde geçti, anlatırlardı abiler, ordan bilirim.

Tatile gitmiş bir kurban bulunur, tornistan kamyonetin arkasına bir çekyat atılır, kurbanın kapısına gidilir. Yan komşulara tatile gitmiş daire sahibinin çekyat sipariş ettiğini ama kapılarının kapalı olduğu, söylenir. Yardımsever komşulardan göz kulak olsunlar diye anahtar bırakılanlardan birine denk gelinirse, kapıyı açmaları ve çekyatı içeriye onların gözetiminde bırakmalarının mümkün olup olmadığı sorulur. Eski zaman, mobil tutsaklığın olmadığı zamanlar, nerde millette cep telefonu, uydu, internet, sosyal medya girdapları.

Eğer kazara biri çıkıp ev sahibini ararsa bahane hazır, yanlış geldik !

Yok eğer komşu tufaya düştüyse çekyat içeri bırakılır ve hemen çıkılır. İkram edilen çay, piskevit arası lokum geri çevrilmez, hoş beş muhabbet sonra, işimiz çok, ayağına arazi.

Aradan bir saat geçince tekrar aynı kapı ve aynı komşuyu ziyaret. Kusura bakmayın yanlış adrese sipariş bırakmışız, diyerek çekyatın geri alınması.

Anlatırlardı, çelik çomak oynadığımız, kav vasati kırk çöp, pempo turbo sakız çıkartması biriktirdiğimiz zamanlar, anlamazdım. İşimiz gücümüz çivi saplamaca, misket, gazoz kapağı, kuka patlatmaca, uzun eşşek, torpil füze kızkaçıran..

Ee ? N'noldu ki şimdi ben anlamadım bi şey!
N'olcak, ev sahibi ancak tatilden döndüğünde anlar soyulduğunu.

Nası ya ?
İçeri bırakılan çekyatın içinde saklanan zıpır, içerde ne var ne yok değerli eşyayı çekyatın içine doldurduktan sonra kendi de tekrar çekyatın içine girer ve nitelikli dolandırıcı yoldaşlarının gelmesini beklerdi, çaktın ?

obaaaaa !

yaaaa !

Şimdi sen diceksin ki niye anlattın bu hikayeyi ?

Hee, niye ?

Çok uzatmadan özetleyeyim canım kardeşim;
İslam Ümmeti yüzyıllardır tatilde !

Nası yani ?

Şöyle;

Ul'ul Emr Ömer zamanında fethedilen İran, yirmi yıl gibi kısa bir sürede sözde İslam dairesi içine girmiş gibi yaparak aslında ilerleyen süreçte tüm kontrolü eline almıştır. Fars ekolü Kur'an zuhur ettiğinde binbeşyüz yıllık bir yazılı geleneğe ve olağanüstü kapsamlı zengin sözlü bir kültüre sahipti. Kendisini devirmeye çalışan güce karşı çıkmayıp gücün ivmesinden yararlanarak onu rayından çıkarmayı başarmıştır.

İslam'ın mezhepleşme sürecine girmesinin başlıca nedeni; gerek dini gerek siyasi olarak, Emevi ve Abbasi Halifelikleri döneminin biriktirdiği sorunlardır. Bu dönemler içinde ve sonrasında yapılan telifat çalışmalarında İran ekolü tüm İslam'ın yorumlarına itici bir güç olarak sızdı.

Farsi/İrani ekolünün çoğunlukla Tevrat'ı araç olarak kullanarak, Kur'an yorumlarına sızması, Tefsir (Mişna), Hadis (Talmud), Kelam (Antik Yunan Felsefesi ve Tasavvuf) Fıkıh ve Akaid altyapısını oluşturarak o gün Nebatça olan Arapça'nın gramerini yazmış olmalarıyladır. Bir dilin gramerinin yeniden yazılması demek bir toplumun da tarih ve kültür birikiminin istenilen ölçüde kontrol altına alınmasının bir yoludur. Yüzyıllık Cumhuriyet Tarihimiz bunun en güzel örneğidir. Bügün üzerinde tartışılan yapay İslami gibi görünen tartışmalar, gerek metin okuma(Kur'an) kaynaklı gerek yorum (Tefsir) kaynaklıdır ve sorunların çıkışının tamamı bu ilksel dejenerasyon sürecine dayanır.

Uzatmayalım, bu konuda kaynak isteyen, araştırmak isteyen, merak edip neler olmuş, niye olmuş peşine düşmek isteyenler için bu kadar örnek ve ipucu yeter.
Hikayemize geri dönelim, İslam Ümmeti yüzyıllardır tatilde,
bir türlü dönmek bilmediği için de
neyi çalındı neyi çalınmadı hala haberi yok !

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kur'an ışığında ebelik !

Koşun Kavga Var !

Kadir Gecesi Bulundu !

"Kitapsız"lık Yapma !

Ben, Biz, O. Allah Kur'anda neden farklı zamirler kullanır ?

Allah'ın Kahramanı Sensin e-kitap olarak çıktı !.

Kuyruğu Kopartan Tilki Masalı

Musa, Ekmek ve Özgürlük - ÇIKTI

Hoş geldin On bir ayın sultanı Gastronomi

Sünnilik bir Din midir ?