Açlık, Tokluk ve Sahte Kurtuluş Reçeteleri

Eskiçağ dinlerinde oruç, özellikle rahip ve rahibeleri tanrılarla yakınlaştırmaya hazırlamanın bir yoluydu. Antik dönemin gizemli dinlerindeki inanışa göre tanrılar, kutsal öğretilerini ancak belli bir süre eksiksiz oruç tutan kişilere düşler ve görüntüler yoluyla açıklarlardı. Birçok kültürde oruç, öfkelenen bir tanrıyı yatıştırma ya da ölmüş bir tanrıyı (örneğin bereket tanrısını) diriltme amacına yönelikti. Dünyanın bütün dinlerinde, belirli kutsal zamanlar sırasında ya da öncesinde, ya da özel sebeplerle oruç tutulur.

Oruç, kendini her bir şey den uzak tutmanın en genel adıdır. Örneğin;

- Yiyecek ve içeceklerden uzak durma ya da genişletilmiş sağlık perhizleri ( Et yememek bu kökene dayanan bir perhizdir)

- kadın ve erkeklerin birbirlerine yaklaşmaması (Rahipler, Rahibeler, keşişler ve din adamlarının evlenmemesi)

- Yıkanmama (Hindistan da Sadhular asla yıkanmazlar.)

Sibirya’daki Tunguzlar’ın (Evenkler) şamanları ilk düşlerinden sonra, başka düşler görmek ve ruhlarla ilişki kurmak amacıyla oruç tutarlardı. Şaman adayları, oruç tutmak suretiyle şamanlığa geçerler. Örneğin Joseph Campell’in yazdığı “ İlkel Mitoloji” isimli kitabın “ Şaman” uygulamaları bölümünde ruhlarla irtibat kurmak için oruç tutulduğunu anlatır “…Kutsal insan tek başına tipiye gider ve oruç tutup dua eder. Veya tek başına ıssız tepelere gider. İnsanların arasına döndüğünde onlara Büyük Giz’in söylemesini emrettiklerini söyleyip öğretir. Öğütler verir, hastayı sağaltır(Tedavi) ve insanları kötülüklerden koruyan büyüler yapar. Onun gücü büyüktür ve çok saygı görür.”

Hindistan’da, Hindu ermişleri, çeşitli vesilelerle sık sık tek başlarına oruç tutarlar. Hinduizm’de oruç nefsi terbiye için yılın belirli aylarında ve günlerinde oruç tutulur. İbadet amacıyla duaların okunduğu günlerde oruç tutulması gerekir.
Hinduizm'de oruç genellikle belirli bazı besinleri yememe, yani bir çeşit perhiz seklindedir.

Brahmanizm'de her ayin 12 ve 13'üncü günlerinde oruç tutmak gelenektir. Brahmanizm'de yaşlılar hastalar ve çocuklar dahi oruçtan muaf değildir. Bazıları insani isteklerini yenmek için 15 gün boyunca oruç tutar. Bu süre içinde bir yudum sudan başka bir şey yiyip içmeleri orucu bozar.

Budizm'in kurucusu Buda'ya göre, ne dünyaya bağlanmak ne de dünyadan vazgeçmez gerekir. Bu amaca ulaşmak için koyduğu kuralların birincisi ise, her iki ayda bir oruç tutmak ve bu süre içinde de toplum içinde tüm günahlarını itiraf etmektir. Buda'ya göre sonsuz kurtuluşa, yani Nirvana'ya engel olan tek şey arzulardır. Kurtuluş ancak arzuları terk etmekle sağlanır. Ve arzulardan kurtulmanın birinci yolu da oruç tutmaktır. Budacı keşişler, belirli günlerde oruç tutup günahlarını fısıltılarla itiraf ederler. Budizm oruca en fazla önem veren dinlerdendir.

Caynacılık’ta kişilerin belirli kurallara göre oruç tutması ve belirli meditasyon yöntemlerini uygulaması, dünyadan koparak aşkın bir duruma geçmesini sağlar. Jainizm'de orucun kuralları daha serttir. Jainistler kesintisiz olarak 40 gün oruç tutarlar. Bu dinin kurucusu Mahavira'nin kendisine işkence yaparak dinde yüksek dereceye ulaşmaya çalıştığı, et ve yumurta yemediği ve hatta ölünceye kadar da oruç tuttuğu söylenmektedir.

Maniheizm'de oruç, ışığı gönderen güneş ve aya dua etmek amacıyla tutulur. Babil ve Asurluların da orucu büyük önem verdiği bilinir. Eski Mısır’da ise oruç genellikle dini bayramlarda tutulur.

ABD’nin Ovalar Bölgesi’nde ve Kuzey- Batı kesiminde yaşayan yerli kabilelerde düş beklerken ya da öncesinde oruç tutulurdu. ABD’nin Güney- Batı kesiminde yaşayan Pueblo yerlilerinin rahipleri, mevsim değişiklikleriyle ilgili büyük törenlerden evvel inzivaya çekilerek oruç tutarlardı. Yine Amerikan yerlilerinde, çocukluktan yetişkinliğe geçiş döneminde tutulan bir oruç vardı.

Çin’de, göksel Yang’ın yeni çevrimine başlayacağı kış gündönümünden önce, belirli bir süre oruç tutulur. Taoizm de oruç geniş bir anlamda ele alınmıştır. Burada oruç, sağlığı koruma ve böylece yaşlanmayı geciktirme özelliğine dönüşmüştür. Çinliler ayrıca, büyük bayram günleri ile kötülüklerin arttığı dönemlerde de, kendilerini korumak için oruç tutarlar.

Yahudiler, Allah'ın kendilerine felaketler verdiğine inandıkları dönemlerde sürekli oruç tutardı. Babil döneminde matem ve üzüntü sembolü olarak oruç tutulurdu. Yahudilikte Yom Kippur'da oruç tutmak şarttır. İmsak önceki akşam güneş batarken başlar. O gece ve ertesi gün ilk iki yıldız görününceye kadar da yemek içmek yasaktır. Bu süre yaklaşık 25 saattir. Yom Kippur orucunun Hz. Musa'nın Allah'tan buyruklarını almak üzere Tur Dağı'na gittiğinde Yahudilerin altın bir buzağıya tapınmalarından ötürü tutulduğu anlaşılmaktadır. Yahudiler Babil dönüşünden sonra Kudüs'ün tahrip edilmesi ve diğer felaketler nedeniyle dört ayrı oruç daha ortaya çıkarmışlardır. Bazı Talmud yorumcuları bu 4 orucun, başka devletlerin himayesi altındaki Yahudiler tarafından tutulması gerektiğini aksi takdirde gerekli olmadığını belirtir. Yahudilik, beslenmeyle ilgili birçok kural ve gelenek geliştirmiş, yılda birkaç kez, özellikle Yom Kippur’da oruç tutulmasını öngörmüştür.

Hristiyanlıkta özellikle Katolikler ve Ortodokslar, 40 günlük Büyük Perhiz ile Noel’den önceki dönemlerde oruç tutarlar. Katolikler, Cuma günleri et ve yağlı yemek yemezler. Protestan kiliseleri oruç tutmayı üyelerin vicdanlarına bırakmıştır. Süryaniler’in ibadetleri içinde namaz kılmak olduğu gibi, oruç tutmak da vardır. Süryaniler’in oruç ve perhizleri şunlardır: Büyük Oruç (48 gün), Ninova Orucu ( 3 gün), Haziran Başı Perhizi ( 3 gün), Ağustos Perhizi ( 15 gün), Meryemana Orucu, Aralık Perhizi…

Avrupa yerel dinleri: Keltler'in oruç tuttuğu, eski Roma ve Yunanlıların da orucu felaketlerden kurtulmak için bir yol olarak kabul ettiği bilinir.

Aslında Oruç'un açlıkla değil toklukla bir ilişkisi var, zira, insanlara sahte kurtuluş reçetesi sunan ruhbanlar, bizden aç kalarak elimizde avucumuzda ne varsa çalarak tok kalıyorlardı.

Tüm diğer dinlerin geçmişlerinde özel bir zümre (ruhbanlar) özel perhizler ve riyazet ritüelleri uygulayarak, aç kalarak, belirli yiyecekleri yemeyerek, evlenmeyerek yahut yıkanmayarak toplumdan ayrışırlardı. Buradaki hedeflenen amaç şudur;
"ben Tanrıya sizden daha yakınım" 
"benim sözüm Tanrı katında daha muteberdir"
"Tanrıya giden yol bizim kapımızdan geçer, çık bakalım biraz arpa"

İslam, bu kurnazlığa bir son vermek için 
hepimizin eşit sürede 
eşit şartlarda
İnsan fıtratına aykırı olmayan serbestlikte “savm” yapmasını istiyor aç kalmasını değil! Zira Oruç tüm eski dinlerde böylesi perhiz ve riyazetlerden oluşan dinsel bir terbiye metodudur. Kısacası Oruç eski İrani inançların İslama sızıntısıdır. Zaten Kur'an da “oruç” kelimesi bir kez olsun geçmez. Kur'an da hedeflenen ise “savm”dır. Açların toklara kafa tutması, açların ne için aç kalması gerektiğini bilmesi. İnsan ihtiyaçlarının, zaruretleri doğrultusunda temin etmesi gerekliliği, İnsanın insan kalması ve insanın insan olduğunun hatırlatılmasıdır savm. İlla ki nefsimizi de terbiye edelim ona bişi dediğimiz yok ancak;

Kur'an da savm nedir? bari bu sene gelin onu araştıralım, konuşalım ki aç kalacak isek ne için aç kalacağımızı öğrenelim. Zira biz aç kalışımızın faturasını daima Allah'a kesiyoruz oysa O, tokları sarsmak, açları hatırlatmak ve hepimizi EŞİTLEMEK için aynı şeyi, aynı biçimde, aynı sürede yapmamızı istiyor. Allah'ın muradı MUHTEŞEMDİR, HAYRANLIK UYANDIRICI ve ACİZ BIRAKICIDIR.

Şimdi gelin insanların uydurduğu arınma reçeteleri yerine Allah'ın önerdiği gerçek kurtuluş reçetesini okuyalım;

Bakara 183 Ey iman edenler! Oruç sizden evvelkilerin üzerine farz olduğu gibi sizin üzerinize de farz olmuştur. Umulur ki Allah'ın öğütlediği bu oruç Sizi, temelsiz ve uydurulmuş arınma yollarına sapmaktan korur.

Bakara 184 Orucu, sayısı belirlenmiş günlerde tutun. Hastalık ve zaruri nedenlerden dolayı tutulamayan gün kadar, başka günlerde telafi etmek için oruç tutsun. Bu kişiler ve zaruri nedenlerden dolayı oruç tutamayacak durumda olanlar, gönül rızası ile yoksul ve ihtiyaç sahibi bir kişinin sıkıntısını gidermeye yarayacak bir bedel ya da karşılık verebilir ise çok hayırlı bir iş yapmış olurlar. Oruç tutarak da bunu yapabilenler için bu daha da hayırlıdır

Bakara 185 Temelsiz ve asılsız tüm iddiaların üzerine gerçeği hakim kılarak tek gerçek kurtuluşa götüren Kur-an, apaçık bir delil olarak size ilk defa Ramazan ayında indirilmeye başlandı. Sizden kim bu aya ulaşır ise bu ayı oruçlu geçirsin. Hastalık ve zaruri nedenlerden dolayı tutamayanlar, tutamadığı gün kadar başka günlerde telafi etmek için tutsun. Eksik günleri böylece tamamlasın. Allah işte böyle kolaylaştırır ve size de zorluk çıkarmak istemez. Kurtuluşun kendilerinde olduğunu ileri sürenlerin uydurduğu yollara sapmayasınız diye, yalnızca böyle bir nefis teskiyesinde bulunun. Yalnızca böyle bir nefis terbiyesi tüm insanları bir biri karşısında eşit yapar. Ancak böyle bir eşitlik ile Allah'ı tekbir ederek şükretmiş olursunuz.

Bakara 186 Sana kullarım beni sorduğu zaman; onlara, içlerinden geçeni bilecek kadar yakın olduğumu söyle. Yakarışlarını duyacak, dualarını kabul edecek kadar yakın. O halde onlar da yalnızca benim kurtuluş yoluma yakın dursunlar ve gayret göstersinler ki dualarına icabet edelim. Gerçek kurtuluş ancak budur.

Bakara 187 Oruçlu günlerin gecelerinde eşler arasında yakınlaşma yasak değildir. Çünkü eşler, bir başkasına yönelmeye engel, karşılıklı rıza ile de ihtiyaçların helal yoldan giderilmesi içindir. Allah, sizi sıkıntıya sokmak istemez ve böyle bir yasağın elbette size zor geleceğini bildiği için oruçlu iken eşlerinize yaklaşmanızı affedip, tevbelerinizi de kabul etti. Oruçlu günlerin gecelerinde eşler arasında yakınlaşma yasak değildir. Sağlık kurallarına uygun olarak birbirinize yakınlaşabilir, gece ile gündüzün birbirinden ayrıldığına tam kanaat ettiğiniz zamana kadar yiyip içebilirsiniz de. Akşam olduğuna kanaat getirdiğiniz zamana kadar oruca devam edin. Mescitlerde, gerçek ve batıl arasındaki farkı görebilmek için inzivaya çekildiğinizde ise; oruçlu ya da oruçsuz, gece ya da gündüz, eşlerinizle yakınlaşmayın. Ayetleri böyle açıklıyoruz ki bu sınırlar, sorumluluk bilincinizi sürekli Allah'a yakın tutsun

Bakara 188 Allah'ın koyduğu bu sınırlara rağmen kolay yoldan cenneti kazanmak için batıl yollara sapmayın. Oruç ve benzeri arınma yöntemlerini geçim kapısına çeviren, delilsiz ve mesnetsiz kurtuluş reçeteleri sunarak sömürü düzenleri kurarak geçim kapısı yapanlara emeğinizi ve alın terinizi kaptırmayın. Siz de hiç kimsenin emeğine ve alın terine bu ve benzeri yollarla göz dikmeyin ve hiç kimse için aracılık etmeyin.

Bakara 189 Sana vakitleri belli olsun diye seçtiğimiz ayın evrelerini sorarlarsa de ki; "O, yalnızca bir takvimdir. O oruç için kullanıldığı gibi Hacc içinde kullanılır." Allah'ın rehberliği ortadayken, kendinize göre arınma yöntemleri ve zamanları icat etmeniz, kapısı açık olan eve pencereden girmekten farksızdır. Artık dolambaçlı ve çarpık yollardan dönün ve yalnızca Allah'ın rehberliğine uyun. Ancak böyle bir duyarlılık sizi bu güç durumdan kurtarıp Allah'ın sonsuz rahmetine eriştirebilir.


Bu blogdaki popüler yayınlar

Kur'an ışığında ebelik !

Koşun Kavga Var !

Kadir Gecesi Bulundu !

"Kitapsız"lık Yapma !

Ben, Biz, O. Allah Kur'anda neden farklı zamirler kullanır ?

Allah'ın Kahramanı Sensin e-kitap olarak çıktı !.

Kuyruğu Kopartan Tilki Masalı

Musa, Ekmek ve Özgürlük - ÇIKTI

Hoş geldin On bir ayın sultanı Gastronomi

Sünnilik bir Din midir ?