Karıncaca
Hey gidi günler hey.
İki gözüm Muhammedim henüz yoktu. Şimdi size karıncaca bilir misiniz karıncalarla konuşan Süleymanı anlatacağım.
Babası Davud, keferenin tepesine binmiş İsrailoğullarını Babil zulmünden kurtarmıştı. Babası Kral Davut ile annesi Batşeba ona Şlomo adını koydular. Kelime anlamıyla "Barış Yapan" demekti. Arapça selim, selamet ve islam sözcükleriyle kökdeştir. Genç Süleyman kapısında mersedesler, audiler ve grand çeroki lerle denendi. Allah ona "dört lastik mi, yoksa ebedi Cennet mi?" diye sorunca Süleyman tereddütsüz lastiklerin hepsini patlattı ve "ben sana yürüyerek de gelirim ey rabbim" dedi. Süleyman imtihanı geçmiş ve Allah'ın elçisi olmaya hak kazanmıştı. O artık babasının malları üstüne değil davası üzerine mirasçı olmuştu. İki gözüm benim ne güzel adammış Süleyman.
Süleyman kendisine ve kendisinin temsil ettiği tüm evrensel değerlere boyun eğen Asurlu karıncaları, Denizaşırı en uzun mesafeye gidebilmek için yelken ve zift ile modernize ettileri rüzgarları arkasına alan Fenikelileri, Babil den gelen cin gibi mevsimlik işçileri ve kuşlar kadar hızlı Hititliler den bir ordu kurmuş ve Hititli bir cevvali de dış işleri müsteşarı yapmıştı. Kudüs Ortadoğunun barış ve esenlik yurdu oldu ve İslam ile Kudüs eşleşti. Süleyman bir keresinde sefere giderken ihtişamından Sebeliler'in hakimiyetindeki karınca şehrinden geçmiş, halkın "kaçın' Süleyman'ın gücü önünde durulmaz korkusuna rağmen kendilerine hiç bir zarar verilmemişti."
Bir gün Süleyman Hitit öncü birliklerini teftiş ederken dış işleri müsteşarını göremedi hemen yanına çağırttı. O sırada Yemende Sebe ülkesinde konsolosluk açılışında olan Hüdhüd haberi alır almaz Kral Süleyman'ın yanına geldi ve yokluğunda öfkelenen Süleymanı yatıştırdı ve ona;
"Ben, dedi, senin görmediğin bir şey gördüm ve Sebe den sana gerçek bir haber getirdim.
Ben onlara hükümdarlık eden bir kadın buldum, kendisine (kralların muhtaç olduğu) her şey verilmiş ve onun büyük bir tahtı var."
Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, onlara işlerini süslemiş de onları doğru yoldan çevirmiş, bu yüzden yola gelemiyorlar."
"Göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilen Allah'a secde etmeleri gerekmez miydi?
Allah ki O'ndan başka Tanrı yoktur, büyük Arş'ın sahibidir." (Neml 22-26)
Süleyman etrafında yalaka ve koltuk sevdalısı olma ithimalini test etmek için bakalım göreceğiz deyip Mit müsteşarını ve beraberinde bir ajan şebekesini Sebe Melikesi nin ülkesine gönderdi. Doğruydu, Hüdhüd doğruyu söylemişti. Diplomatlarına bir mektup verdi içinde evrensel ilkelerin olduğu insan hak ve hürriyetlerinin temellerini alın ve bunu hemen oraya götürün. "Halkı zarflayın bakalım halk ne düşünüyor" dedi.
Sebe Melikesi ülkesine gelen bu özgürlük ve adalet özelindeki muvahhid dini danışmanlarına sordu.
"Bizim uzun menzilli balistik füzelerimiz, tankımız tüfeğimiz var ancak Süleyman adeta yürekleri fethediyor ne yapalım? " dedi.
Danışmanları da ona dedi ki: "Gerçekten hükümdarlar, bir ülkeye girdikleri zaman, orasını bozguna uğratırlar ve halkından onur sahibi olanları hor ve aşağılık kılarlar, sulh ile halledelim, ona hediyeler gönderip gönlünü edelim. Süleyman'ı Süleyman yapan dinidir. Seni de seni de bu dinde görmekten memnunniyet duyarız. İstersen bi çay iç" dediler.
Süleyman'a bir kaç hereke halısı, diyarbakır ibriği ve kütahya çinisinin de içinde olduğu son model mercedesler gönderiler. Süleyman gelen hediyelere baktı ve ne demek istediklerini anladı. Beni dünya malına mal katmatma sevdalısı mı sandınız diyerek tersledi. Elçileri gönderdi ve danışmanlarını çağırttı.
"Halkı kendisine kul köle etmiş bu kadını tahtından nasıl indiririz" dedi. "Bana onun tahtını kim getirebilir" dedi
Sırtını yalnızca Allah'a dayamış güzel bir insan dedi ki; "Kadının tahtını ancak halkın gönlünü kazanırsak alaşağı edebiliriz" ve Süleyman o toprakları da kendi topraklarına kattı
bakma öyle devamını sen yaz...
İki gözüm Muhammedim henüz yoktu. Şimdi size karıncaca bilir misiniz karıncalarla konuşan Süleymanı anlatacağım.
Babası Davud, keferenin tepesine binmiş İsrailoğullarını Babil zulmünden kurtarmıştı. Babası Kral Davut ile annesi Batşeba ona Şlomo adını koydular. Kelime anlamıyla "Barış Yapan" demekti. Arapça selim, selamet ve islam sözcükleriyle kökdeştir. Genç Süleyman kapısında mersedesler, audiler ve grand çeroki lerle denendi. Allah ona "dört lastik mi, yoksa ebedi Cennet mi?" diye sorunca Süleyman tereddütsüz lastiklerin hepsini patlattı ve "ben sana yürüyerek de gelirim ey rabbim" dedi. Süleyman imtihanı geçmiş ve Allah'ın elçisi olmaya hak kazanmıştı. O artık babasının malları üstüne değil davası üzerine mirasçı olmuştu. İki gözüm benim ne güzel adammış Süleyman.
Süleyman kendisine ve kendisinin temsil ettiği tüm evrensel değerlere boyun eğen Asurlu karıncaları, Denizaşırı en uzun mesafeye gidebilmek için yelken ve zift ile modernize ettileri rüzgarları arkasına alan Fenikelileri, Babil den gelen cin gibi mevsimlik işçileri ve kuşlar kadar hızlı Hititliler den bir ordu kurmuş ve Hititli bir cevvali de dış işleri müsteşarı yapmıştı. Kudüs Ortadoğunun barış ve esenlik yurdu oldu ve İslam ile Kudüs eşleşti. Süleyman bir keresinde sefere giderken ihtişamından Sebeliler'in hakimiyetindeki karınca şehrinden geçmiş, halkın "kaçın' Süleyman'ın gücü önünde durulmaz korkusuna rağmen kendilerine hiç bir zarar verilmemişti."
Bir gün Süleyman Hitit öncü birliklerini teftiş ederken dış işleri müsteşarını göremedi hemen yanına çağırttı. O sırada Yemende Sebe ülkesinde konsolosluk açılışında olan Hüdhüd haberi alır almaz Kral Süleyman'ın yanına geldi ve yokluğunda öfkelenen Süleymanı yatıştırdı ve ona;
"Ben, dedi, senin görmediğin bir şey gördüm ve Sebe den sana gerçek bir haber getirdim.
Ben onlara hükümdarlık eden bir kadın buldum, kendisine (kralların muhtaç olduğu) her şey verilmiş ve onun büyük bir tahtı var."
Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, onlara işlerini süslemiş de onları doğru yoldan çevirmiş, bu yüzden yola gelemiyorlar."
"Göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilen Allah'a secde etmeleri gerekmez miydi?
Allah ki O'ndan başka Tanrı yoktur, büyük Arş'ın sahibidir." (Neml 22-26)
Süleyman etrafında yalaka ve koltuk sevdalısı olma ithimalini test etmek için bakalım göreceğiz deyip Mit müsteşarını ve beraberinde bir ajan şebekesini Sebe Melikesi nin ülkesine gönderdi. Doğruydu, Hüdhüd doğruyu söylemişti. Diplomatlarına bir mektup verdi içinde evrensel ilkelerin olduğu insan hak ve hürriyetlerinin temellerini alın ve bunu hemen oraya götürün. "Halkı zarflayın bakalım halk ne düşünüyor" dedi.
Sebe Melikesi ülkesine gelen bu özgürlük ve adalet özelindeki muvahhid dini danışmanlarına sordu.
"Bizim uzun menzilli balistik füzelerimiz, tankımız tüfeğimiz var ancak Süleyman adeta yürekleri fethediyor ne yapalım? " dedi.
Danışmanları da ona dedi ki: "Gerçekten hükümdarlar, bir ülkeye girdikleri zaman, orasını bozguna uğratırlar ve halkından onur sahibi olanları hor ve aşağılık kılarlar, sulh ile halledelim, ona hediyeler gönderip gönlünü edelim. Süleyman'ı Süleyman yapan dinidir. Seni de seni de bu dinde görmekten memnunniyet duyarız. İstersen bi çay iç" dediler.
Süleyman'a bir kaç hereke halısı, diyarbakır ibriği ve kütahya çinisinin de içinde olduğu son model mercedesler gönderiler. Süleyman gelen hediyelere baktı ve ne demek istediklerini anladı. Beni dünya malına mal katmatma sevdalısı mı sandınız diyerek tersledi. Elçileri gönderdi ve danışmanlarını çağırttı.
"Halkı kendisine kul köle etmiş bu kadını tahtından nasıl indiririz" dedi. "Bana onun tahtını kim getirebilir" dedi
Sırtını yalnızca Allah'a dayamış güzel bir insan dedi ki; "Kadının tahtını ancak halkın gönlünü kazanırsak alaşağı edebiliriz" ve Süleyman o toprakları da kendi topraklarına kattı
bakma öyle devamını sen yaz...
