Seni acele ettiren nedir Ey Erdoğan

Recep Tayyip Erdoğan Küresel emperyalizmin yerli işbirlikçilerinin sihirlerini Millet İradesi Ejderhasıyla gün be gün yuttu. Öyle ki yerel sorunlarla birlikte uğraşmaya devam ederken "Dünya beşten büyüktür" artık Ortadoğu da BİZ DE VARIZ ! demeye başladık. Küresel güçlerin emperyal çıkarlarına çomak sokunca Rus'un bir kuşunu bile vurur olduk. Abd tanrısına safını belli et, boynuna her an baltayı asarım demeye getirdik.

Lakin...

Erdoğan yıllarca sömürülmeye alışmış bu halkı, Allah'ın Adalet ve Merhameti ile buluşturmak için acele etti. Başbakanlık koltuğuna Harun'u oturttu ve kendi Rabbinin hoşnutluğunu kazanmak için; Barış süreci ve toplumsal mutakabakat gibi sorunları altyapısı hazır olmayan projeleri öncelledi. Toplumsal mutabakat henüz Allah ile sağlanmış bir toplumda yaşamıyoruz ve hala Kemalist rejimin Apis Öküzleri böğürmeye devam ediyor. Belli ki görmediğimiz arka planda da sürekli kendisine madik atılıyor ve Samiriler hiç boş durmuyor.

Kitapta bu süreci şöyle okuyoruz; Bismillah Ve Allah doğruyu Söyler.
- Ey Musa! seni halkını bırakıp da bu kadar aceleyle buraya getiren nedir ?
- Rabbim sana kavuşmayı araç bildiğim Adalet ve Merhamet artık halkımın arasında yaygınlaştı. O yüzden sana çarçabuk ulaşmayı diledim.
- Senin geride bıraktığın halkın her gün Televizyonlarda masal anlatan hocaların, zikir çeken mutasavvıfların, peygamber sakalı diye suyunu şişeleyip satanların oyuncağı oldu. Sabah akşam acunlu, evcilikli, klipli hedonik bir gençlik önlerine atılan her zokayı yutup büyük fotoğrafı göremez hale geldi. Sürekli epistomolojik şiddete uğrayan bu kör, sağır ve dilsiz ümmetle sen bu denizi geçtin ama derelerde boğulacaksın. Git kavmini adam et öyle gel! dedi.

Bizde şimdi oturalım "yaw bu Yahudiler ne gulyabani ne lanetli bir kavimmiş" diye tefsir yapalım ve rahatlayalım öyle mi ?