İçten yanmalı Ümmet!
İslam, evrensel çapta, siyasi, idari, hukuki, sosyal ve kültürel, bir yaşam ve medeniyet nizamını hedefler. Çünkü İnsan ve İnsana dair sorun nerede ise İslam oradadır. Bu sorunların Vahiy kökenli çözümleri mutlak surette zaruridir. Bunun farkında olarak her fert bu medeniyetin inşasından ve sürdürülebilir olmasından sorumludur.
Bu medeniyetin 1400 yıllık etüde dayanan sistemleştirilmiş ve kemikleştirilmiş yalnızca bir inanç sistemi haline dönüşmüş mezarlığından dünyaya Adalet ve Barış getirmesi şimdilik zor görünüyor. Tüm kurumları batı tarafından işgal edilmiş tüm değerleri ideolojilere bölünmüş parçalanmış ve elden gitmiş durumda. Her bir ideoloji bu g ün yeryüzünde İslamın temel ahlak öğretileri üzerinde yükselir ancak beşeri oldukları için yamulmaya hatta yıkılmaya mahkum hale gelir. İslamın tüm kavramları salt kavram olarak yalnızca analiz edilir hale gelmiş ve günlük yaşamın hiç bir sorununa çözüm üretemeyerek kıyısından bile geçememektedir.
Bireysel formel ibadetlerin ön plana çıkmasının toplumsal ve sosyolojik sebepleri üzerinde durmadan söylenmesi gereken şey şudur;
İSLAM MABEDİN İÇİNDEN ÇOK DIŞIYLA İLGİLENİR. Çünkü sorun daima dışarıdadır. Bir ümmet organizasyonu olmamız, topyekün birlikte ve tek vücud hareket edebilmemiz, Kur'an-ı Kerim i
BASİT,
ANLAŞILIR ve
HER FERDİN SORUMLULUĞUNU HAREKETE GEÇİRİCİ nitelikte okumaya ve okutmaya bağlıdır. Bu nedenle her fert, fahri olarak hem amir, hem memurdur. Yalnızca amir, yada memur olunan bir organizasyonun başarıya ulaşması düşünülemez. İslamı mabedin içinden ibaret hale getirenlerin mutlak surette bu işten çıkarları vardır. Maddi yada manevi. İslam'ı mabed dışına ve yaşanabilir kılmaya önce Kur'an-ı anlamakla başlamalı, anladığını zannederek değil !
Bu medeniyetin 1400 yıllık etüde dayanan sistemleştirilmiş ve kemikleştirilmiş yalnızca bir inanç sistemi haline dönüşmüş mezarlığından dünyaya Adalet ve Barış getirmesi şimdilik zor görünüyor. Tüm kurumları batı tarafından işgal edilmiş tüm değerleri ideolojilere bölünmüş parçalanmış ve elden gitmiş durumda. Her bir ideoloji bu g ün yeryüzünde İslamın temel ahlak öğretileri üzerinde yükselir ancak beşeri oldukları için yamulmaya hatta yıkılmaya mahkum hale gelir. İslamın tüm kavramları salt kavram olarak yalnızca analiz edilir hale gelmiş ve günlük yaşamın hiç bir sorununa çözüm üretemeyerek kıyısından bile geçememektedir.
Bireysel formel ibadetlerin ön plana çıkmasının toplumsal ve sosyolojik sebepleri üzerinde durmadan söylenmesi gereken şey şudur;
İSLAM MABEDİN İÇİNDEN ÇOK DIŞIYLA İLGİLENİR. Çünkü sorun daima dışarıdadır. Bir ümmet organizasyonu olmamız, topyekün birlikte ve tek vücud hareket edebilmemiz, Kur'an-ı Kerim i
BASİT,
ANLAŞILIR ve
HER FERDİN SORUMLULUĞUNU HAREKETE GEÇİRİCİ nitelikte okumaya ve okutmaya bağlıdır. Bu nedenle her fert, fahri olarak hem amir, hem memurdur. Yalnızca amir, yada memur olunan bir organizasyonun başarıya ulaşması düşünülemez. İslamı mabedin içinden ibaret hale getirenlerin mutlak surette bu işten çıkarları vardır. Maddi yada manevi. İslam'ı mabed dışına ve yaşanabilir kılmaya önce Kur'an-ı anlamakla başlamalı, anladığını zannederek değil !
