Kayıtlar

Mayıs, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dijital Tartışmaların Sığlığında Din ve Akıl Arasında Kaybolan Hakikat

Resim
     Günümüz dijital çağında bilgiye erişim kolaylaşırken, tartışma kültürü de buna paralel olarak daha görünür, ancak bir o kadar yüzeysel bir forma bürünmüştür. Sosyal medya mecralarında özellikle dini meseleler üzerinden yapılan tartışmalar, artık entelektüel derinliğin değil, takipçi kazanmanın, “like” ve “izlenme” sayılarının belirlediği performatif arenalara dönüşmüş durumda. Özellikle bazı içerik üreticileri; yaygın deyimle “yutuberlar” kendilerine tartışma muhatabı olarak genellikle dini, özellikle de İslam’ı henüz yüzeysel olarak tanımış ya da siyasal nedenlerle mesafeli, kavramsal altyapısı zayıf genç ateist ya da agnostikleri seçmekte ve bunun üzerinden bir tür sözde entelektüel gösteri sunmaktadır. Bu tartışmaların neredeyse tamamı, muhatapların birbirini tanımadığı, yüz yüze hiç gelmediği, hatta insani bir temasla çay bile içmediği ilişkiler üzerinden yürütülmektedir.      Bu yüzeysel tartışma zemini yalnızca sosyal medya figürleriyle sınırlı ...

Çamurdan Kuş, Üflenen Ruh ve Kur'an Sayfalarına Sarılan Tost

Resim
Çayı kahveyi hazırladın mı ? Dur dur koltuğa yerleşme hemen, işi gücü olan var, herkes senin benim gibi işsiz güçsüz mü ! Gerçi ben de çalışıyorum şimdi ama bunu akşam yazmıştım, yeni nasip oldu buraya iliştirmek. Neyse hadi gelin şimdi kağıdın üzerindeki Ruhu konuşalım biraz. Hangi Ruh? Hani İsa'nın çamurdan kuş yapıp içine üflediğinde onlara hayat veren ruh. Ya da bugün hayatımızdan uçup giden ruh ve harfe duyulan saygı ile manaya olan yabancılığın hikayesini.. Gaziantep’te bir okul kantininde yaşanan ve duyulduğu anda infial uyandıran hadise, sadece basit bir dikkatsizlik ya da "tost kağıdı" seçimi değil, çok daha derinlerde yankılanan bir ruh buhranının işaret fişeğidir. Kur’an-ı Kerim sayfalarının bir gıda ambalajı gibi kullanılması, elbette zahirde bir edep, bir kutsal metin terbiyesi ihlalidir. Fakat bu olayın yankısı sadece sayfaların yırtılmasında ya da mürekkebin tost yağıyla lekelenmesinde değil, mananın hayatlarımızdan silinmesinde de gizlidir. Bu ülkede, yüzy...

Lafzi Okumaların Egemenliğinde Fıkhi Yaklaşımlara Eleştirel bir Bakış. Fıkıhta; Kız Çocuklarının Erken Yaşta Evlenebilirliliği Sorunsalı

Resim
     Erken yaşta evlilik, günümüz dünyasında yalnızca sosyal bir sorun değil, aynı zamanda ahlaki ve insani bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu konuya İslam fıkhı çerçevesinden yaklaşan bazı din alimleri evlilikte yaş sınırının olmadığını, Kur’an’ın evlilik için sadece "buluğ çağı"nı esas aldığını öne sürmektedir.      Bu görüş, özellikle Kur’an’daki "buluğa erme" ifadesinden yola çıkılarak, kız çocuklarının erken yaşta evlenebileceği sonucuna ulaşılmasına neden olmaktadır. Ancak bu yorum, hem Kur’an’ın genel maksatlarını hem de indiği tarihsel ve toplumsal bağlamı göz ardı eden ciddi sorunlu bir -indirgemecilik- taşımaktadır.      Klasik fıkıh eserlerinde evliliğin yaşı genellikle -biyolojik ergenlik- le sınırlandırılmıştır. Bu, dönemin toplum yapısı ve kadının hukuki statüsüne göre anlaşılabilir bir durumdur. O dönemlerde kız çocuklarının erken yaşta evlenmesi toplumsal olarak yaygındı ve bu durum fıkıh kitaplarına da yansımıştı. Ni...

Cin Kavramının Kur’an'i Bağlamda Anlam Katmanları ve Semantik Serüveni

Resim
       Kur’an’da geçen "cinn" terimi, ancak Arap folklorunun kalıtsal tahayyüllerinden arınmış bir zihinle anlamlandırıldığında, kendi derinliğinde kavranabilir. Zira bu kavram, geleneksel halk anlatılarında çoğu zaman tüm “kötücül güçleri” temsilen kullanılan genelleştirilmiş bir sembole indirgenmiş; böylece kelimenin kökensel anlamı ile Kur’an’daki bağlamsal kullanımı arasında bir bulanıklık meydana gelmiştir.      "Cin" kelimesi, Arapçada "c-n-n" kök fiilinden türetilmiş olup, “örtmek”, “gizlemek” yahut “karanlığa boğmak” anlamlarını taşır. Bu bağlamda, En‘am Suresi'nin 76. ayetinde geçen “gece onu karanlığı ile örttüğü zaman” ifadesi (cenne aleyhi), hem fiziksel hem de metafizik bir gizliliğe işaret eder. Bu kök, dilbilimsel açıdan, duyularla algılanması mümkün olmayan; ancak yine de varlığı inkar edilemeyen gerçeklik alanlarını işaret eden terimlere kaynaklık eder. Nitekim klasik dilciler, “cinn” kelimesinin yalnızca şeytani varlıkları değil, mel...