Koşun Kavga Var !

Hikayemiz biraz eski, dört bin yıllık. İki bini İsa'dan önce, iki bini İsa'dan sonra...

Atamız İbrahim Ur şehrinden çıkıp babası Azer ve Nimrod'a posta koyup çiti çubuğu satıp yerini yurdunu Allah için terk ettiğinde başladı her şey hatırlarsın. Oraya gitti olmadı, buraya gitti olmadı, Mezopotamya'nın altını üstüne getirdi hiç bir yerde barınamadı. Çünkü İbrahim o zamana kadar hayatın dışına itilen Tanrıyı yeryüzüne yani hayatın tam ortasına indirmek istiyordu. Dindarlar onu zındık, iktidarlar da düzen bozucu ilan edip ona çamur atmakta yarıştılar ancak O tüm Orta Doğuya tek başına yetti...

İsa'ya gelinceye kadar İsrailoğulları İbrahim mirasına sahip çıktılar mı? yook, çıkamadılar. Peygamberlerini ya kutsal ya da kutsal dışı kılarak öldürdüler. Her iki durumda da vahyin sesi kısıldı geriye aralarında sürdürdükleri gereksiz teolojik geyikler kaldı. Kur'an bu geyiklere sırtta taşınan ağır yük olarak bakar ve onu "eşek yükü" mesabesinde taşınması ağır ve bir o kadar faydasız bularak eleştirir. Dinlerini de millileştirip tüm yeryüzünü seçkinci bir gözle babalarının malı parselleyip, her yere barbarca çöküp "burası bizim babamızın malı, bize vaad edildi, kimseye vermeyiz" diyerek anarşiye boğdular kaos'u körüklediler. Musa onları Firavun zulmünden kurtarıp Kenan (Kudüs) kapısına getirdiğinde daha düne kadar uğradıkları zulmü hemen unutup özgürlük kavgasını peygamber Musa'ya ve onun Allah'ına bıraktılar. Sanki Allah'ın terk derdi sümüklü İsrailoğullarını Firavundan kurtarıp onlar kendilerini çite çubuğa versinler, on onbeş çocuk yapıp mal biriktirip evlatlarıyla aşiret kursunlar yeryüzünde barbarca ve zorbaca har vurup harman savursunlar diye çıkarmıştı zulüm diyarından. Sanki töbe haşa Allah'ın derdi tıka basa yedikleriyle yeryüzünde göbeklerini hangi ağacın altında kaşıyacaklarmış gibi.

Yok yok öyle değil !Allah'ın derdi mazluma arka çıkmaktı, zalime haddini bildirmekti. İbrahim bunun yegane örneğiydi ki Tevrat da öve öve bitirememişti ki Kur'a da onun mirasına sahip çıkılsın istiyordu. Allah gökten inmez, melekleri gönderip kafilerleri kılıçtan geçirmez İnsan'ı kullanırdı, dertli, yürekli, gözü kara. Böylelerini seçer emeğini, çabasını, gayretini arttırıp, sırtını sıvazlayıp onları motive eder onlara vahiyle rehberlik ederdi. onlarca peygamber gönderdi İsrailoğularına,

takmadılar...

Geldik İsa'ya. Buraya gelinceye kadar İsrailoğulları itilip kakıldılar, mezhepleştikçe, fırkalaştıkça paramparça oldular ki "Allah bizi cezalandırıyor" galiba diyerek bir an farkına vardılar ama akıllanmadılar. Milleti de "Bir Mesih (İslami Literatüre Mehdi olarak geçti.) çıkıp gelecek ve bizi bu zilletten kurtaracak diye yine topu gökten gelecek bir kahraman mitosu umuduna bağladılar. Millet de bu arada hem mabede hem devlete sadakatle bağlı kalıp bir lokma bir hırka geçinip gidiyorlardı.

İbrahim'den Musa'ya, Musa'dan Davut ve Süleyman'a ver elini ordan Babil Sürgünü, Hezekiel, Ezra derken Ahh ahhh ! İki gözüm çiçeğim İsa çıkageldi. Annesi onu kucağında getip Kudüs'ün ortasına bir bomba gibi bıraktı. İşte ! dedi beklediğiniz kişi bu. Hani millete "bakireden doğacak, Harun soyundan olacak" diyordunuz ya hah işte anası Ben bakire, atası da Harun'a dayanıyor. Alın size işte Mesh dedi.

Cıngar çıktı. hemi de büyük cıngar. Tezgah çöktü, plan bozuldu. Yahu Mesih'in gelmemesi gerekiyordu ! Gelmemeli ki milleti uyutabilmeliydiler. O zamana kadar halkı uyutan ruhbanlar hemen Vali'ye koşup bu düzen bozucu senin iktidarına göz dikiyor diye onu astırdılar. Oradaki teolojik kaos da Hıristiyanlığı doğurdu. İsa öldü mü? ölmedi mi? O Tanrı'nın oğlu mu? değil mi? derken Hıristiyanlık da nasibini binlerce yıllık ahmaklığımızdan geri durmadan aldı ve Yahudilere rahmet okuttu. Cinayetler, işkenceler, sürgünler, katliamlar, aforozlar, varoğlu varlar. Konunun geçtiği yer kahramanlar değiştikçe hep aynı kaldı, Kudüs.

Bir sabah bu hengamenin biraz uzağında büyük ticaret kervanların geçiş güzergahında ama kendi halinde Mekkede bir yiğit doğdu, tarih onu Muhammed diye tanıdı. İki gözüm ne yiğit ama. Atası İbrahim'den geri mi durdu ki ! O da Darun Nedve'ye kafa tutup Medine'ye Hicrete kadar gün yüzü görmedi. Orada da ihanetler, ümmetin yamuklukları derken bir hasır, bir hırka ve kocaman bir dava bırakıp gitti. O da ataları İbrahim'den beri gelen Tevhidi ayağa kaldırdım kaldıramadım derken; dört halife sonrası başlayan bölünme süreci Ehli Beyt, Ehli Sünnet derken bizim de akıbetimiz değişmedi. Değişmedi de herkes sırtını Kudüs'e yaslamaktan geri durmadı. Kudüs'ü alan çünkü dünyayı alacaktı. Kudüs demek teolojik üstünlük demek, tüm dinler ortak giriş ve çıkış kapısı demekti. Ancak unutulan bir şey var ki o da Kudüs tüm tarihsel süreçte daima ÖZGÜRLÜĞÜN sembolüydü. Kudüs tutsak ve sürgün olduğunda aslında İNSANLIK tutsak ve sürgündü. Kudüs özgür ise İNSAN özgürdü.

Kudüs, Kuddüs yani KUTSAL ise toprağı, taşı ya da suyu için değil, içinde yaşayan seçkinler hiç değil içinde yaşattığı havayla KUTSAL ya da KUTSAL DIŞI dır.

İşte biz bunu unuttuk. Kudüs'ün topraklarını kutsal kılmak istiyorsak özgür kılmak zorundayız ve Allah'ın davasına ortak olmalıyız.

İşte bu bağlamda Erdoğan, tam da bugün tüm Küresel Şeytanların gözünün içine baka baka Doğu Kudüs'ü Filistin'in başkenti ilan etti. Küresel Şeytanların Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan ettiğinin hemen ertesinde. Göze göz, dişe diş. Allah'ın kavgasına da herkesi şahit tutarak. "Dünya beşten büyüktür" dediği için severdim kendisine de bu gün bir kez daha sevdim seni ERdoğan.

Şimdi dal denize, korkma ! Biz de seninle birlikte dalacağız.

Dal, korkma, vaktidir. AZ'ın ÇOĞ'a galabe çalma vaktidir. Şimdi Bedir vaktidir. Sayımız, topumuz, tüfeğimiz az ama kaybedecek şeyimiz yok. Topları, tüfekleri, tankları var ama kaybedecek ÇOKları var. Dal, korkma. At, At ki Allah da atsın.

Unutma ki Biz Musa'nın kavmi gibi yapmayacağız.

Korkma ve dal ! Allah'ın kavgasında bizde varız artık. Kudüs Özgür olursa biz de özgür, tutsak kalırsa bizde tutsak kalacağız. Kudüs bizim babamızın öz malıdır.

Atamız İbrahim'in yadigarı. Musa'nın emaneti, özgürlüğün ve Tevhid'in sembolü.

Yoksa yemişim taşını, toprağını, suyunu. Kudüs bizim babamızın miras malıdır, sahip çık, korkma!

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kur'an ışığında ebelik !

Kadir Gecesi Bulundu !

"Kitapsız"lık Yapma !

Ben, Biz, O. Allah Kur'anda neden farklı zamirler kullanır ?

Allah'ın Kahramanı Sensin e-kitap olarak çıktı !.

Kuyruğu Kopartan Tilki Masalı

Musa, Ekmek ve Özgürlük - ÇIKTI

Hoş geldin On bir ayın sultanı Gastronomi

Sünnilik bir Din midir ?