Kur'anın gündemi, Allah'ın muradı.

Kur'anın indiriliş gayesi Muhammed a.s'ı desteklemektir. Kitabın bu konuda bir ana teması vardır ve bu tema sürekli işlenir. Kur'anın neredeyse yarısı kadarını teşkil eden kıssalarda bu desteğin daha öncede yapıldığı, diğer elçilerin desteklendiği ve o toplumların bu duruma olan tepkileri çeşitlendirilerek ama özetle "laftan anlamadıkları" minvalde nihayetlendirilir. Bu çerçevede bakıldığında ister yarısı kadar yekünu tutan kıssalar olsun ister diğer yarısı kadarında olsun Allah'ın mutlaka, bir "gündemi" ayrıca Allah'ın bir "muradı" vardır. Kur'an bu çerçevede Muhammed a.s ile örtüştüğü için onu desteklemiş ve ona rehberlik etmiştir. Biz biliyoruz ki o daha vahiy gelmeden önce haksızlık yapanın kapısına dayanıyor, kız çocukları diri diri toprağa gömülmesin diye hamile kadınların çetelesini tutuyor, yetimi kolluyor, açı doyuruyor, çıplağı giydiriyor ve mazluma arka çıkıyordu. Ona gelmeyecekti de vahiy bana mı gelecekti Allaşkına !
Tam isabet.
Allah işini asla şansa bırakmaz ki O'nu seçti. O'nun ihtiyacı olan şey doğru rehberlik, kalıcı bir çözüm ve nasıl gündem oluşturacağıydı. Ayrıca her yerde rastlanan genel sorunların yerel prototipiydi O. Ahh iki gözüm, ne güzel adammış Muhammed.

Gelelim bize ve günümüze. Kur'an bir teolojik malzeme olarak sokaktan masa başına getirildi ve kitapta gündem; açlar, açıktakiler, mazlumlar sahipsiz arkasızlar iken konu kitabın kendisi ve tedrisatı oldu. Hal böyle olunca da gelsin çaylar, yansın cigaralar, başlasın tartışmalar. Kavga unutuldu ve Allah'ın gündemi de muradı da masada kaldı. Elimizde cimcik cimcik edip, ezüş büzüş çekiştirdiğimiz Kur'an, dertli bir adamın gözüyle ve Allah'ın gündemi ile muradıyla okunmadıkça masada kalmaya, masa başında kaybetmeye devam edeceğiz. Kur'an iki kapak arasında elimizde topyekün bir Gündem kitabı ve Allah'ın Muradının içeriği olmaktan çıkıp ayetleri kurşunlaştırıp bir birimize sıktığımız bir silaha döndü. Her hangi bir ayeti hem bağlamından koparıyor hem anlam kaymasına uğratıyor ve masa başında oturarak açların, açıktakiler ve mazlumların gece gündüz damarını yapıp duruyoruz. Her yanımız teolojik kepazelik...

Bana kalırsa Allah'ın niçin vahyettiğini biz de ıskaladık. Tüm daha önce ıskalayan İnsanoğlu gibi. Eğer birbirimizi yerlerimizden yurtlarımızdan sürmeseydik, yetimin malına çökmeseydik, kadınları cariyeleştirip alıp satılan metaa yapmasaydık, üstelik mirastan hiç zırnık koklatmayıp bir de boşasak da köle kalmasını sürdürmeseydik, başkasının malını rızasız ve zorla kendi malımız gibi yemesek, başkasının topraklarına "Size demokrasi getirdik, Sizi ıslah etmeye geldik" diyerek girmeseydik, "Bizim oyumuz Çobanın oyundan daha muteberdir" diye halkı aşağılamasak onları köleleştirmesek, Aylan bebekleri diri diri denizde boğmasak, mülteci ölümlerine sebep olmasak yine de Allah bize vahyeder miydi ?
Hiç sanmıyorum !...

Allah durduk yere; "Hadi gelin galaksilerden, dünyanın nasıl döndüğünden, insanın psikolojik ve psikanalitik derinliklerinden, coğrafi keşifler ve kainatın muhteşemliği hakkında sizi bilgilendireyim" demek için vahiy göndermedi. Bunu görmek, buna şahit olmak ve bu muhteşemliğin sahibine hayran olmak için vahyin kendisine ihtiyaç da yok zaten. Kainat her zerresi ve kürresi ile bas bas hakikati bağırıyor ama sorunumuz bunları gereği gibi bilip bilmemek değil. Allah'ın gündemini ve niçin vahyederek neyi murad ettiğini daima ıskaladık.

Elimizde duran Kur'an bir gramer kitabı olarak okunmaktan bir türlü öteye gitmiyor. Sorunumuz daima "Allah ne diyor" özelinde kalıyor, bunun ötesine geçerek "Allah ne yapmak istiyor" muradını anlamaya geçmiyor. Bu durum da sürekli hem gündemin hem de muradın ıskalanmasına neden oluyor. Allah, Muhammed a.s.a niye vahyetti ? Bir kavganın içinde çaresiz kaldığı için mi yoksa "Hadi size hiç bilmediğiniz şeylerden bahsedeyim ve benim ne kadar Muhteşem olduğumu takdir edin" diye mi ?
Haşa, ne mümkün, tüm noksanlıklardan O'nu tenzih ederim, Süphandır O !
Darda kaldık, yolda kaldık, çaresiz ve amansız kaldık. Karanlıklardan Aydınlığa, Yoldan çıkmışı yolda tutmaya, Çaresize çare için vahyetti anlamadık. Oysa Muhammed a.s. ve arkadaşları Allah'ın gündemine sadık kalarak muradını anladılar ve imtihanı bitirip göçüp gittiler, ardından hiç bitmeyen destansı hikayeleri kaldı. Ya bizim hikayemiz !


Bu blogdaki popüler yayınlar

Kur'an ışığında ebelik !

Koşun Kavga Var !

Kadir Gecesi Bulundu !

"Kitapsız"lık Yapma !

Ben, Biz, O. Allah Kur'anda neden farklı zamirler kullanır ?

Allah'ın Kahramanı Sensin e-kitap olarak çıktı !.

Kuyruğu Kopartan Tilki Masalı

Musa, Ekmek ve Özgürlük - ÇIKTI

Hoş geldin On bir ayın sultanı Gastronomi

Sünnilik bir Din midir ?